Gerçekten “Söyleye söyleye dilimizde tüy bitti” ancak sonunda Türk futbolunun üzerindeki Nihat Özdemir kâbusu kalktı. Sayısını hatırlayamadığım kadar, dilimden dökülen, “İstifa” söylemi gerçekleşti ve Türk futbolunun gelmiş geçmiş en kötü ve başarısız federasyon başkanı istifa ederek veda etti.
Gerçekten “Söyleye söyleye dilimizde tüy bitti” ancak sonunda Türk futbolunun üzerindeki Nihat Özdemir kâbusu kalktı. Sayısını hatırlayamadığım kadar, dilimden dökülen, “İstifa” söylemi gerçekleşti ve Türk futbolunun gelmiş geçmiş en kötü ve başarısız federasyon başkanı istifa ederek veda etti.
İçimden, “Verdiğiniz tüm emekler adına teşekkür ederiz” demek geliyor ancak, dönüp arkama baktığımda yapılan tek bir yararlı eylem göremediğim için, maalesef bu dilekte bulunamıyorum kendisi için.
1 Haziran 2019 tarihinde oturduğu koltuktaki saçma sapan kararları, anlamsız uygulamaları ve tarifi imkânsız beceriksizlikleri geçtiğimiz hafta içindeki istifayla sona erdi.
Dilerim ardı ardına dile getirmekten değil siz, benim de illallah ettiğim federasyon mahreçli son yazı olur.
İşte tam da bu nedenle, Nihat Özdemir faciasında bugünlere nasıl gelindiğine son bir kez daha göz atalım dilerseniz.
Üç yıllık yönetiminde, statü olarak siyasi etkilerden korunması gereken Türk futbolunu siyasetin gölgesi altında tuttu Özdemir, iktidardan aldığı her kararı aynen uyguladı. Bu durum da tabi ki yönetimin özerkliğini gölgede bıraktı.
Zaman zaman bu duruma ses çıkaranlar olsa da organize bir şekilde bu tepkiler bastırıldı. Tabi ki yaşananlar çoğu kez medyaya da yansıdı.
Liyakatın kavramının yok varsayıldığı Özdemir döneminde MHK en alt liglerden, Süper Lig’e kadar neredeyse tüm takımların hedefine oturdu. İşlevi itibarıyla genelde çokça sevilmeyen MHK, onun döneminde tamamen dibe vurdu. Özellikle son olarak göreve getirilen Ferhat Gündoğdu ve muhteşem hakem kıyımı kararı (!) tam bir akıl tutulmasıydı. Üstelik bu kıyımda, Katar’da düdük çalacak, muhtemelen de yarı final, ya da finalde düdük çalması kuvvetle muhtemel Cüneyt Çakır ismi de vardı.
Yabancı oyuncu sayısındaki kararsızlıklarından, harcama limitlerindeki çelişkilere kadar akla gelebilecek her konuda sınıfta kalan yönetiminde hiçbir şekilde birlik oluşturamaması da onun ipini çeken etkenlerdendi.
Peki, naklen yayın konusundaki kararsızlık ve beraberinde oluşan basiretsizliğinden, Katar’da gerçekleşecek olan Dünya Futbol Şampiyonası’na gidemeyişe, kadar her konu başlığında sınıfta kaldı.
Türk futbolunun kilometre taşları Fenerbahçe ve Galatasaray’la hemen her konuda ters düştü.
Kısacası tüm bunlar ve çok daha fazlası olmasına karşın, tadında bırakalım ve kendisine lütfen bir daha futbolun hiçbir yerinde olmamasını önerip güle güle diyelim ve ekleyelim. İnşallah, futbolumuzun bu dönemde dibe vuran marka değerini bir an önce olması gereken noktaya getirecek yeni bir başkan ve yönetimine kavuşuruz. Bu konuda şimdilik fısıltı gazetesinden öteye gitmeyecek isimler konuşulmaya başlasa da şimdilik bekleyip görmekte fayda var diyorum.
Kalın sağlıcakla…