Orman Mühendisleri Odasının kayıtlarına göre ülkemizde 14 bin 579 erkek, 4 bin 209’u da kadın olmak üzere 18 bin 788 kadın orman mühendisi bulunuyor. Bunlar odaya kayıtlı olanlar. Bunların dışında orman mühendisi olup da mesleğini yapmayanlarda bulunuyor.
Bunca orman mühendisine sahipken nasıl oluyor da bunca ormanımızın heba oluşuna seyirci kalıyoruz. Bu yetişmiş insan gücünün ne kadarını aktif olarak kullanıyoruz? Bunları bilmiyoruz ama şu bir gerçek ki, yanan ve halen yanmakta olanlarla birlikte 100 bin hektara yakın bir alan kül olmuş durumda.
Yaşadığımız bu yangınlar bize bir de şunu gösteriyor. Yangınlar artık mevsimsel olmaktan çıktı ve kalıcı ve ekolojik kriz haline dönüştü.
Cemiyetimizin yayın organı 24 saat gazetesinden Cemre Polat’ın haberine göre; Türkiye genelinde haziran itibarıyla başlayan orman yangınlarında küle dönen alanların yaklaşık 20 bin hektarlık kısmı İzmir’e ait olmasına dikkat çekiliyor.
Orman yangınlarının en yoğun yaşandığı yıl 2021 olmuş. 1937’den bugüne istatistikler, orman yangınlarının yıllar içinde katlanarak arttığını gösteriyor. Tarım ve Orman Bakanlığı, Ormancılar Derneği ve çeşitli uluslararası medya kuruluşlarından derlenen bilgilere göre, 1937–2024 arasında Türkiye genelinde toplam 126 bin 268 orman yangını yaşanmış. Bu yangınlar, Türkiye yüzölçümünün yüzde 2.5’ini yani toplamda 1 milyon 907 bin hektar orman alanını yok etmiş.
Hemen yukarıdaki satırlarda da belirttiğimiz gibi, 2021 yılı, Türkiye orman yangınları tarihinde kara bir yıl olarak kayıtlara geçmiş. Antalya, Muğla, Mersin ve Adana başta olmak üzere Akdeniz ve Ege kıyılarında çıkan yangınlar, yaklaşık 170 bin hektarlık orman alanını kül ederken, kayıtlara göre, bu yangınlar sırasında 1.700 kilometrekareden fazla alan etkilenmiş; köyler boşaltılmış ve çok sayıda vatandaşımız evsiz kalmış. Yangınlar sadece vatandaşlarımızı değil, tarım arazilerinde de büyük zarara neden olmuş. Ormanlarda yaşayan canlıların yanısıra orman köylülerimizin de yüzlerce baş hayvanının telef olmasına neden olmuş.
Tarım ve Orman Bakanlığı ile Ormancılar Derneği verileri, yangın sayısında ve yanan alan miktarında son on yılda belirgin bir artış olduğunu ortaya koyuyor. 2015–2024 yılları arasında yılda ortalama 2 bin 732 orman yangını yaşanmış. Bu dönemde yıllık ortalama yanan alan ise 25 bin 762 hektar olurken, 2022’de 12 bin 799 hektar, 2023’te 15 bin 520 hektar, 2024’te ise 27 bin 485 hektar orman alanı kül olmuş.
İçinde bulunduğumuz yılın Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre, 2025’in ilk yarısında, Ocak–Haziran döneminde Türkiye genelinde 778 yangın çıkmış, 687 hektar orman alanı zarar görmüş. Yaz aylarının başlamasıyla tablo hızla değişmiş ve 2025 yılı başından itibaren kaydedilen verilere göre, Türkiye’de çıkan toplam 3 bin 181 yangının yüzde 25’i 26 Haziran-6 Temmuz tarihleri arasında yalnızca 10 günde meydana gelmiş. Bu dönemde, toplam 761 yangın kaydedilmiş. Kaydedilen yangınların bin 351’i ormanlık alanda, bin 830’u ise orman dışı alanda meydana gelmiş. Temmuz ayı itibarıyla İzmir başta olmak üzere çıkan dev yangınlar, sadece birkaç hafta içinde 80 bin hektardan fazla orman alanını kül olurken binlerce kişi yaşadıkları yerlerden tahliye edilmişler, Yangınlarla mücadele aşamasında 17 vatandaşımız can vermiş.
Özetle;
Orman yangınları sadece ülkemizde yaşanmıyor elbette. Bu günlerde Avrupa’nın Akdeniz kıyısındaki ülkelerin tamamında büyüklü, küçüklü orman yangınları yaşanıyor. Yaşadığımız, iklim değişikliği, yüksek sıcaklık, düşük nem ve şiddetli rüzgârlar, yangın sezonlarını uzatıyor ve yangınların yayılma hızını artırıyor.
Uzmanlar, yangınlara karşı yalnızca müdahale değil, önleme stratejilerinin de geliştirilmesi gerektiğini vurguluyor. Yangın öncesi risk haritalarının çıkarılması, yangına dayanıklı orman yönetim planlarının hazırlanması, köylerde ve kırsal yerleşimlerde acil tahliye tatbikatlarının yapılması gibi birçok tedbir halen tartışılıyor.
Elbette ki; yangınların birçok bölgede birden bire başlaması durumunda söndürme işi adeta kaderine terkediliyor. Bu nedenle yangınlara maruz kalmamak için gerekli ön tedbirlerin belirli bir takvim içinde süratle uygulanması gerekiyor.
Ancak, bir noktaya daha temas etmekte yarar var. Yanan alanların yoğunlukla kıyı bölgelerimizde olması da dikkatlerden kaçmıyor. Vatandaşlarımızın önemli bir kısmı yangınların rant için çıkartıldığı inancında. Yanan alanların tekrar ağaçlandırılması ve buralarda yapılaşmaya izin verilmemesi uzun vadede yangınların azalmasına da neden olacağı inancındayız.