Hazal Ergen/ Ankara
Yüksek sesli gürültü ve kaybı konusunda önemli bilgiler sunan Doktor Sabriye Şirin, aşırı yüksek sesli ortamlardan uzak durulması gerektiğini vurguladı. Duyma eksikliği durumunda, erken davranmanın tedavi açısından önemli olduğuna değindi.
‘Erken Dönemler Tedavi Başarı Şansını Yükseltiyor’
Şirin, işitme sorunu ile ilgili esaslardan, çözüm yöntemlerinden şöyle bahsetti: “Ses travmalarından hemen sonra oluşan işitme kaybı veya çınlamalar genellikle geçicidir. 16 ile 48 saat sonra kaybolur. Bu süreç bazen bir iki haftaya kadar uzayabilir. Bu bir-iki haftalık süreci beklemeden kişinin erken müracaatında yapılabilecek birkaç tedavi şekli olabilir. Bu tedaviler tabi ki akustik travmanın şiddetine göre değişkendir. Şayet erken dönem dışında bu bir, iki haftalık süreçte tinnitus hala devam ediyor ve şiddetinden bir şey kaybetmemişse kalıcı olabilmektedir. Erken dönemler tedavi başarı şansını çok yükseltir. Bazı bilimsel kaynaklarda ise bir aya kadar akustik travma ile oluşan tinnitusta beklenebileceğinden bahsetmektedir. Halbuki erken davranmak, tedavi açısından da çok önemlidir. İşte bu ikilem, sıkıntılı bir durumdur. ‘Bu 1 aylık süreçte geçecek mi? Yoksa kalıcı mı olacak?’ sorunu kişide kaosa neden olur. Burada erken davranmak, bizim düşüncemizle önemlidir. İşitme testinde, yüksek frekans tonlarda işitme kaybı varsa hiç beklenmemelidir. Mümkünse 1-2 haftayı pek geçirmemek gerekir. Kişi, herhangi bir sağlık kurumundan tedavi alınmadan, bu süreç bir ay süreye ulaşmış ise tinnitus kalıcı olmuş kabul edilerek daha kapsamlı tedavilere başlanmalıdır. Ancak çınlamanın seviyesi, belirgin oranda gün geçtikçe azalmakta ise o zaman bir müddet daha beklenebilir.
Bunların dışında müzisyenler, gürültülü ortamda çalışan fabrika işçileri (pres, kalıp vs. işleri), yüksek sesle uzun süre müzik dinleyenler, kulaklıkla sürekli müzik dinleyenler, bu durumda başrol oynuyor. Trafik kazalarında patlayan hava yastıkları ki bu ses şiddeti 160-180 db civarıdır. Potansiyel işitme kayıpları ve tinnitusa aday kişilerdir.
Gene dikkat edilmesi gereken hususlardan bir tanesi de ülkemizde sıklıkla görülen düğün, sünnet müzik organizasyonu gibi aktivitelerdir. Konserlerde ve düğün gibi merasimlerde yüksek volümlü hoparlörler ki watt güçleri 1000lerin üstüne çıkmaktadır. Ayrıca Düğün nişan gibi aktivitelerde silah atışları, Zurnacıların kulağın yakınında üflemeleri gibi daha pek çok yüksek sesin işitme ve çınlamaya neden olacağı akıldan çıkarılmamalıdır.”
‘İşitme Sorunu Olan Çocuklar İçine Kapanabiliyor’
Duyma organının yapısından ve çocuklardaki etkisinden bahseden Şirin, şöyle devam etti: “Kulak yapısı dış, orta ve iç kulak olarak başlıca üç bölümden oluşur. İç kulakta işitme organı olarak salyangoz ve işitme siniri dışında, denge sensörleri ve denge sinirleri bulunur. Bu yapılanmaya göre dış veya orta kulak, ya da kulak salyonguzu ve sinirlerine ait hastalıklar nedeniyle işitme kayıpları ortaya çıkabilmektedir. Bu yapılardaki çeşitli yapısal bozukluklar ve hastalıklar işitme şikayetlerine neden olur. Böylece kulak kiri probleminden, beyin sapı tümörlerine kadar geniş bir yelpazedeki hastalıklar nedeniyle geçici ya da kalıcı işitme kayıpları oluşabilmektedir.
İşitme engeli; kişinin gelişim, uyum, özellikle iletişimdeki görevlerini yerine getirmesinde en büyük engeli oluşturur. İşitme duyusunun kaybı, özellikle bebeklik döneminde konuşmanın öğrenilmesi açısından ciddi bir sorun teşkil eder ve bu bireyler iletişim açısından ciddi problemler yaşarlar. İşitme kaybı olan çocuklar; okul döneminde başarısızlık, psikolojik olarak toplumdan uzaklaşma, içine kapanıklık ve sosyal yönden başarısızlık gösterebilirler. Bunun sonucunda çocuklar eğitim ve sosyal hayatında akranlarından geri kalabilir ve psikolojik sorunları olan, uyumsuz bireylere dönüşebilirler.
Yenidoğan bebekler ve çocuklarda işitme kaybının olup olmadığının anlaşılması zor olabiliyor. Hastane ortamında doğan tüm bebeklerin, taburcu olmadan önce işitme fonksiyonlarının ölçülmesi, kanuni zorunluluktur. Hastane dışında doğum yapan ailelerin, bebeklerinin işitme fonksiyonlarını uygun merkezlerde test ettirmeleri gerekiyor. Ayrıca büyüme çağındaki çocukların işitmeleri yine aileleri tarafından kontrol edilmelidir. Çocuklarda görülen dalgınlık durumları, televizyon gibi cihazların seslerini normalden çok açma eğilimleri, konuşmalarında bazı sesleri çıkarmadaki güçlükleri, konuşmalarının zor anlaşılmasına neden olacak şekilde kelimeleri yuvarlayarak kullanmaları duyma kaybı yaşadıklarına işaret edebilir.”
Yorum yazarak Sonsöz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sonsöz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sonsöz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sonsöz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Sonsöz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sonsöz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sonsöz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sonsöz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.