CHP seçmen ve üyelerinin çoğu partiyi “sosyal demokrat” bir parti sanıyor.
İşin aslı öyle değildir.
Partinin ana tüzüğüne ve parti programına bakın göreceksiniz.
CHP’nin amblemi olan 6 okundan biri de devletçiliktir.
Daha ileriye gitmeyin!
Ne önceki Genel Başkan Deniz Baykal ne de sonraki Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu hiçbir şekilde “devletçilik” lafını ağızlarına almadı.
AKP, rejimi değiştirmek, Atatürk, İnönü ve arkadaşlarının kurduğu Türkiye Cumhuriyetinin mallarını özelleştirme adı altında satıp kurumları yok ettiklerinde hiç CHP’yi yönetenlerin ağzından “devletçilik” ilkesini hatırlatan olmadı.
Ne Baykal ne de Kılıçdaroğlu özelleştirme adı altından yabancı kumpanyalar ve onların ülke içindeki işbirlikçilerine halkın ödemiş olduğu vergilerle kurulmuş olan kurum ve kuruluşların talan edilerek ortadan kaldırılmasına baş kaldırmadılar.
Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları devleti kuran CHP’nin ana ilkelerinden birinin “devletçilik” olduğunu ana tüzüğüne koymalarının nedeni anamalcılara halkın mallarının teslim edilmesini önlemekti.
Anamalcılar yerli işbirlikçilerle bir olup, CHP’nin 6 ana ilkesini “öcü” ilan ederken, en çok “devletçilik” ilkesine saldırdılar.
Oysa CHP’yi yönetenler anamalcı ve onların yerli işbirlikçilerine 6 oku kullanarak karşı saldırı yapmaları gerekirdi.
Bülent Ecevit’in CHP’nin genel başkanı olduğu dönemde Bethol Brecht’in “Toprak işleyenin, su kullananın olacaktır!” sözü hem Atatürk ilke ve devrimlerini savunanlara hem de sosyalizme giden yolu savunanlara ışık tutuyordu.
Ecevit, dağı taşı dolaştı.
O zamanın Seçim Yasası ile yüzde 44’e varan bir oyu almıştı.
Kenan Evren 1980 askeri darbesiyle erke el koyup siyasi partileri kapattıktan sonra Rabıta Örgütünün desteğinde teokratik devlet düzencilerinin örgütlenmelerine göz yumdu. Komünistleri, sosyalistleri, fraksiyonlara bölünmüş gençleri toplayıp zindanlara doldu.
Sendikaları, ilerci, toplumsal ilerlemeden yana olan aydınları, yazarları, gazetecileri, bilim insanlarını aynen AKP’nin yaptığı gibi zindanlara doldurdu.
Kenan Evren darbesinden ve AKP iktidarı döneminden de birçok diğer insanlar gibi birçok CHP’li de ya yaşamını yitirdi ya da zindanlara dolduruldu.
Öyle bir gün geldi ki Bülent Ecevit-Deniz Baykal çekişmesi CHP saflarında yolların ayrılmasını geri dönüşü olmayacak biçimde ayrıştırdı.
Erdal İnönü Sosyal Demokrasi Partisi’ni (SODEP) kurduğunda Bülent Ecevit’de Demokratik Sol Parti’yi (DSP) kurmuştu.
Kenan Evren’in siyasi faaliyetlere izin verdiği dönemde Nejdet Çalp’ın kurduğu Halkçı Parti (HP) Aydın Güven Gürkan’ın genel başkanlığı döneminde SODEP ile birleşti.
Bu partinin yeni adı Sosyal Demokrat Halkçı parti (SHP) oldu. SHP’nin genel başkanlığına kurultaya kadar Aydın Güven Gürkan getirildi.
Artık HP’nin milletvekilleri de SHP’nin milletvekilleri olmuştu.
SHP, TBMM’inde güçlü bir muhalefet olarak yerini almıştı.
SHP’nin yapılan ilk büyük kurultayında Erdal İnönü Genel Başkanlığa Aydın Güven Gürkan da partinin Genel Sekreterliğine seçilmişti.
Sanılıyordu ki HP-SODEP birleşmesiyle yapılacak seçimlerde oy patlaması olacaktı. Ama Turgut Özal’ın kurduğu ANAP, Kenan Evren’in “Siyasi Partiler Emirnamesi” ile seçimi kazanmış, tek başına iktidar olmuştu.
Türkiye’de 24 Ocak Kararları yürürlüğe girdi. (Sürecek)