Bu hafta CHP 39. Olağan Kurultayı’nı izledik. Ankara Arena’da, “Şimdi İktidar Zamanı” sloganıyla toplanan kurultay, parti programı, tüzük değişikliği, yeni kadrolar, gençlik kotası ayarı ve gölge kabine-model adayı ofisi gibi başlıklarla gündeme oturdu. Ancak bu canlı gündem, aynı zamanda CHP’ye yönelik – belki de Türkiye sağ-sosyal demokratik hareket geleneğine dair – çok daha derin, duygusal ve stratejik bir “mükemmeliyetçilik beklentisi-iktidar hedefi” tuzağını görünür kıldı.


Kurultay Ne Getirdi?


• 17 yıl sonra parti programı yenilendi; ekonomi, sosyal devlet, dış politika, demokrasi, adalet — dört ana başlıkta “yeni CHP vizyonu” ortaya kondu.
• Tüzükte değişiklik yapıldı, Parti Meclisi (PM) 60’tan 80 kişiye çıkarıldı; gençlik kotası 18–25’ten 18–30’a genişletildi. Ayrıca “gölge kabine” ve “Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi” gibi yapılar tüzüğe eklendi.
• Özgür Özel, kurultayda “Bu kurultay muhalefetteki son kurultayımızdır, 40’ıncısı iktidardaki ilk kurultay olacak” diyerek iddialı bir kapı araladı.
• Parti Meclisi’ne giren yeni kadrolar, “mevcut kadrolar + 32 yeni isim” biçiminde oluştu. Her ne kadar kadrolar, sanki bir koalisyonu andırır bir şekilde parti meclisine alınmış olsada, iktidar olalım derken ilk siyasal darbede terk etme anlayışı yaşanmaz. Çünkü her proğram cisimleşmiş kadrolarla yapılması halkta daha inandırıcı olabilir.


Tüm bu adımlar, CHP’nin “siyasal yeniden yapılanma” ve “iktidar iddiası”nı somutlaştırma çabası olarak tanımlanabilir. Fakat bir o kadar da, parti içi beklentileri, toplumsal umutları ve “mucize bekleyen” bakış açılarını harekete geçirdi.
“Kırk Katır / Kırk Satır” Çelişkisi; CHP’ye Yüklenen Mükemmeliyetçilik
CHP’nin 39. Kurultayı, sıradan bir iç demokrasi faaliyeti değil, toplumsal beklenti, tarihsel rol ve umut projeksiyonu yüklenmiş bir “kurucu an” gibi algılandı. Bu da partiyi;
• Her alanda “hemen adım atmalı”,
• Her sorunu “çözmeliyiz”,
• Her toplumsal kesimin umudu olmalı,
• İktidara taşınmalı,
şeklinde, gerçekçi sınırları zorlayan bir beklentiyle yüz yüze bıraktı.
Oysa siyaset, bir günün, bir kurultayın veya bir tüzük değişikliğinin ötesinde, uzun vadeli mücadele, örgütlenme, toplumsal tabanla ilişki, gönül kazanma, program inşası, ekonomik-sosyal politika üretme ve kolektif karar alma süreçleri demek.
Mükemmeliyetçilik tuzağı tam da burada devreye giriyor. CHP’den “kusursuz çözüm”, “çabucak toparlanma”, “hemen iktidar” bekleyen bir algı — gerçekçi plan ve sabır gerektiren siyaseti “erteleme”, “hayal kırıklığı” veya “yetersizlik” retoriğine dönüştürüyor.
Yeni parti programı, tüzük değişiklikleri ya da yeni kadrolar, güçlü başlangıçlardır. Ama bu, mucize değil — kolektif örgütlülüğün, sabrın, stratejik planlamanın bir parçasıdır.


Aydınlar, Orta Sınıf, Miras ve Toplumsal Projeksiyon


Kurultayda ortaya konan iddia, yalnızca bir parti yönetiminin yenilenmesi değil, Türkiye’de “milli irade”, “demokrasi”, “adalet”, “yeni kalkınma”, “sosyal devlet” arayışı adına bir umut çağrısı idi. Bu çağrı, özellikle,
• Aydın kesimler,
• Seküler orta sınıf,
• Gençlik,
• Demokrasi, hak, eşitlik talep eden toplumsal gruplar
için güçlü bir anlam taşıdı.
Bu da CHP’yi sıradan bir siyasi aktör olmaktan çıkarıp, toplumsal “projeksiyon alanı”, “umut kapısı”, “tarihi görev taşıyıcısı” haline dönüştürdü. Fakat böyle bir beklenti yükü, pratik siyaset ile idealler arasına büyük bir mesafe koyar — ve bu da en küçük aksamada hayal kırıklığına yol açar.
CHP bu yükü taşıyabilir mi? Taşımaya çalışırken kaygı, savrulma, zorunlu pragmatizm ile idealizm arasında sıkışır mı? Eğer bu beklenti yükünü elinin kolunun bağlı olduğu bir “idealist yük” hâline getirirseniz — işte o zaman “mükemmeliyetçilik tuzağı” devreye girer.
Gerçekçilik, Sabır ve Kurumsal Siyaset, Alternatif Yol
CHP’nin 39. Kurultayı, bugüne dek denenen siyasetin ötesinde bir sayfa açmak arzusunu somut adımlarla gösterdi. Ancak bu adımların anlamlı olması için,
• Parti içi demokratik katılım ve taban ilişkisi güçlendirilmeli,
• Programın görünür, ulaşılabilir hedefleri olmalı — “yeni Türkiye” hayali değil, somut ekonomi, adalet, sosyal hak politikaları olmalı,
• İktidar hamaseti yerine toplumsal gerçekliklerle yüzleşme disiplinine dönülmeli,
• Mükemmeliyetçilik yerine kararlılık + kolektif sebat anlayışı benimsenmeli. Sadece Genel merkez politikaları ile değil ilçe, il örgütlerinin doğrudan halkla buluşması ve sivil toplumun değişik kesimlerini bu mücadeleye ortak etmelidir.
Eğer CHP bu anlayışla yol alırsa, “ideal değil ama inşa edilebilir bir toplumsal model” sunma potansiyeli olabilir.


39. Kurultay Bir Başlangıç — Ama Mucize Beklemek Tehlikeli


CHP 39. Olağan Kurultayı, güncel Türkiye siyasetinde “yeniden kuruluş” umudu yarattı. Tüzük değişikliği, yeni program, yeni kadrolar, gölge kabine, gençlik kotası gibi somut adımlar atıldı. Ama bu adımlar, mucize değil — kolektif örgütlülük, siyasal sabır, toplumsal destek ve gerçekçi planlama ister.


Eğer CHP’ye yüklenen “kırk katır / kırk satır” beklentisi sabır, dayanışma, taban örgütlenmesi ve somut adımlar ile desteklenmezse — bu kurultay yalnızca bir umut kıvılcımı olarak kalır. Ardından gelen hayal kırıklıkları siyasal güveni zedeler.
O halde şimdi yapılması gereken, müthiş beklentiler yerine, mütevazı ama gerçekçi bir inşa süreci başlatmak, “müşterek yarın” inancını sabır ve siyasi disiplinle örmek…