Önceki ilk yazımda, Denge ve Denetleme Ağı’nın, 15 Mayıs 2024 Tarihinde Ankara’da, “Yerel Düzeyde Sivil Toplum İş Birliğinin ve Katılımının Geliştirilmesi “ konulu ve iki bölümlü panel düzenlediğini, dile getirilen görüş ve önerileri önümüzdeki yazıda paylaşmaya  ve yorumlamaya çalışacağımı belirtmiştim.

Etkinlik için iki yazının yeterli olacağına ilişkin düşüncem gerçekleşemedi. Bu nedenle bugün, bu  etkinliği 3. ve son kez  yorumlamaya çalışıyorum.

Panellerde paylaşılan önemli görüşlerden birisi sadece yerel demokrasi ile ilgili değil. Karar alınırken, demokratik kitle örgütlerinden görüş ve katkı alınmadığına yönelik sözler Türkiye demokrasisini yakından ilgilendiriyor. Çünkü, Türkiye demokrasisinin her alanında, her konuda ve başta siyasal partiler olmak üzere her örgütte inanılmaz eksiklikler var, hayret.

Onlarca yıllık deneyimlerime dayanarak söylüyorum, iktidardaki siyasetçiler veya siyasetçilerin atadıkları, halkın içinden geldikleri halde, halkın, yönetim, yürütme, denetleme, değerlendirme ve güncelleme süreçlerine katılımı konusunda çok istekli değiller ve çok yetersizler. Acaba, panellerde dile getirildiği gibi sivil toplumdan, demokratik kitle örgütlerinden korkuluyor mu? Neden kendi insanından, kendi halkından korkulur ki?

Kuşkusuz, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bulunduğu topraklar, yurdumuz çağlar boyu, yüzlerce, binlerce yıldır demokrasiden uzaktı. Demokrasi yoktu, ancak savaşlar, kalkışmalar, fetihler, kıyımlar, kısacası, silahlı şiddet, hatta vahşet çoktu.

Bu nedenle, 29 Ekim 2023 tarihinde 100. yılını tamamlayan Türkiye Cumhuriyeti’nde, demokrasiyi eksiksiz yaşamak kolay değil, çok zor. Bir ülkede demokrasi sorunu varsa, iletişim, örgütlenme, adalet, güvenlik, ekonomik yapı sorunludur. Bu sorunları, Milli Eğitim, Adalet Ekonomi  politikaları katlıyordur.

Türkiye’de katlanıyor da katlanıyor.

“İnsanlar ekmek peşinde, aç kalmamak mücadelesinde. Eşitsizlikleri ortadan kaldırmak, ekmek ve açlık sorununu yaşamamak için demokrasiyi güçlendirmeliyiz.”

Panelde dile getirilen bu görüşe katılmamak olası mı?

Sorunların çözümü demokratik toplumlarda kolay. Şiddet içermeyen her görüşün içinde yer bulduğu eksiksiz,  güçlü ve sürdürülebilir demokrasidir çözümlerin kaynağı.

Sadece adı ile yetinmememiz, içeriği de eksiksiz olması gereken Cumhuriyet ve demokrasilerde; açlık, yoksulluk, yoksunluk, yolsuzluk, cinsiyet ayırımcılığı, silahlı çatışmalar, insana, hayvana ve doğaya, çevreye yönelik şiddet olmaz, örnek ülke Finlandiya’daki gibi haklar güvence altındadır. Huzur vardır, demokrasiyi içselleştirmiş insanların yaşadığı toplumlarda, ülkelerde.

İki bölümlü panelde ortaya çıkan bazı görüşleri şöyle paylaşabilirim sizlerle.

“Belediyeler, demokratik kitle örgütleri ile (STK) iş birliği yapmalıdır. Sivil toplum kuruluşlarının; yerel yönetim anlayışının, yerel ve ulusal demokrasinin birer parçası oldukları bilinci ile hareket edilmelidir.

Belediyeler, Sivil Toplum Örgütleri ile iş birliği yapar ve düzenli iletişim içinde çalışırsa, aslında halkı yönetime daha çok ve etkili katmış olur.”

Sadece belediye başkanlıklarının  iş birliği yapması yetmez kanımca.

TBMM Başkanlığı, komisyonları, Cumhurbaşkanlığı, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu, Milli Eğitim Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı başta olmak üzere tüm bakanlıklar, genel müdürlükler ve illerdeki kamu birimleri, bu iş birliği alanında bulunmalıdır.

Yerelde ve ulusal düzeyde kurulacak böyle bir iş birliğinin, “Türkiye  ve Dünya Evimiz, Üstünde Yaşayanlar Ailemiz, Farklılıklar Doğal Zenginliğimiz” anlayışına katacağı gücü düşünebiliyor musunuz!.. Soru değil, bir tanı arayışı olarak algılamanızı dilerim bu cümleyi.

Denge ve Denetleme Ağı, davet metninde, üç yazıda paylaşmaya çalıştığım panelin amacını şöyle belirlemiştir.

”…Yerel düzeyde sivil toplum iş birliğini ve katılımını geliştirmenin yollarını belirlemek…”

Birlikte uygulanabilecek görüş ve hedeflerin ortaya çıkardığı panelden sonra şu kısa sorular önem kazanıyor.

 Daha neleri, niçin, nasıl, nerede, kimlerle ve ne kadar sürede  yapmalıyız?

(Son)