GONCAGÜL KONAŞ
Türkiye’de diş hekimliği eğitimi ve mesleği alarm veriyor. Fakülte sayısındaki kontrolsüz artış, nitelikli eğitim sorunlarını beraberinde getirirken her yıl binlerce yeni mezun istihdam kriziyle karşı karşıya kalıyor. Ankara Diş Hekimleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Serkan Er, “Bir yanda altyapısı yetersiz fakülteler, diğer yanda iş bulamayan genç diş hekimleri… Bu tablo sürdürülebilir değil. Diş hekimliği alanında yapısal bir reforma ihtiyaç var” diyerek hem eğitim hem de sağlık politikalarında köklü değişim çağrısında bulundu.
“BİR BUÇUK AY SÜREN KAPSAMLI BİR ÇALIŞMA YAPTIK”
Er, Ankara Diş Hekimleri Odası olarak Nisan ayında gerçekleştirdikleri çalışmadan bahsederek, “Yaklaşık bir buçuk ay süren, diş hekimlerinin yanı sıra tıp hekimleri, mühendisler ve hukukçuların da yer aldığı bir grupla bir analiz yürüttük. Bu çalışmaya katkı sunan tüm meslektaşlarıma ve farklı disiplinlerden katılımcılara teşekkür ediyorum.” dedi.
Söz konusu çalışmanın sonucunda diş hekimliği alanında karşılaşılan sorunların çok boyutlu olduğunun ortaya çıktığını belirten Er, “Eğitimden sahaya, geleceğe yönelik politikalarımıza kadar her alanda ortak bir sorunlar kümesiyle karşılaştık. Bu nedenle diş hekimliği alanında yapısal bir reforma ihtiyaç olduğu sonucuna vardık.” diye konuştu.
“FAKÜLTE SAYISI ARTTI, EĞİTİM NİTELİĞİ AZALDI”
2002 yılı ile bugünkü tabloyu karşılaştıran Er, “2002’de birkaç fakülte varken bugün bu sayı katbekat arttı. Şu anda Türkiye’de yaklaşık 50 bin diş hekimi var. Beş yıl sonraki projeksiyonda bu sayının 100 bine ulaşacağı öngörülüyor.” dedi.
Bu artışın ciddi nitelik sorunlarını beraberinde getirdiğini vurgulayan Er, “Bu kadar fazla fakültenin açılmasıyla birlikte eğitim kalitesi düştü. Yeterli öğretim üyesi olmayan, fiziki altyapısı yetersiz fakültelerde nitelikli eğitim verilmesi mümkün değil. Bu durum hem öğrencilerimizi hem de mesleğin geleceğini tehdit ediyor.” ifadelerini kullandı.
“YENİ MEZUNLAR İŞ BULAMIYOR”
Er, mezun sayısındaki hızlı artışın istihdam krizini derinleştirdiğine dikkat çekti: “Her yıl 7 ila 10 bin diş hekimi mezun oluyor. Ancak devlete yapılan atamalar yılda yalnızca 500 ila 1000 kişiyle sınırlı. Geri kalan meslektaşlarımız serbest çalışmak zorunda kalıyor. Bu durum hem meslektaşlarımızın gelir güvencesini sarsıyor hem de mesleki tatminlerini azaltıyor.”
Yeni mezun diş hekimlerinin iş bulma sürecinde karşılaştıkları güçlüklerin sadece sayıdan ibaret olmadığını belirten Er, “Serbest çalışmak, sermaye gerektiren bir alan. Vergi yükleri, mevzuat baskıları ve ekonomik koşullar nedeniyle birçok diş hekimi ayakta kalmakta zorlanıyor.” dedi.
“KORUYUCU SAĞLIK POLİTİKALARI ÖNCELİK HALİNE GELMELİ”
Er, Türkiye’de diş sağlığı politikalarının tedaviye dayalı yapıdan çıkarılması gerektiğini vurgulayarak, “Tedavi edici yaklaşımlardan ziyade koruyucu hekimlik anlayışı benimsenmeli. Hizmet alımı yoluyla serbest çalışan meslektaşlarımızın da bu sistemin bir parçası haline getirilmesi toplum sağlığı açısından fayda sağlar” ifadelerini kullandı.
Koruyucu diş sağlığı uygulamalarının özellikle çocuk yaş grubunda önem taşıdığını söyleyen Er, “0-12, 0-16 hatta 0-18 yaş grubu için düzenli koruyucu diş sağlığı uygulamaları bir devlet politikası haline gelmeli. Bu tür çalışmalar hükümet değişse dahi sürdürülen istikrarlı bir sağlık politikası çerçevesinde yürütülmeli. Çünkü sağlıklı bir nesil, düzenli ve sürdürülebilir politikalarla yetişir.” dedi.
“DENETİMLER CEZALANDIRICI DEĞİL, DÜZENLEYİCİ OLMALI”
Diş hekimlerinin en çok zorlandığı konulardan birinin denetim süreçleri olduğunu ifade eden Er, “Denetlemelerin amacı düzen sağlamak olmalı, cezalandırmak değil. Bugün bir muayenehanede yapılan eksiklikle büyük bir hastanedeki eksikliğe aynı ceza uygulanıyor. Bu adil bir sistem değil.” dedi.
Er, “Denetlemelerde uyarı mekanizması bulunmadan doğrudan ceza verilmesi, meslektaşlarımızı ciddi anlamda zor durumda bırakıyor. Elbette denetimler Sağlık Bakanlığı eliyle yapılmalı, ancak bu sistemin felsefesi cezalandırıcı değil, geliştirici olmalı.” diye konuştu.
“NİTELİKSİZ FAKÜLTELER KAPATILMALI”
Eğitimdeki kalite sorununa dikkat çeken Er, bazı diş hekimliği fakültelerinde yalnızca birkaç öğretim üyesiyle eğitim verildiğini belirterek, “Bir fakültenin üç öğretim üyesiyle açılması nitelikli eğitim açısından mümkün değil. Hatta bir devlet üniversitesinde diş hekimliği fakültesinin dekanının diş hekimi olmadığını gördük. Bu tablo mesleğin geleceği açısından kaygı verici. YÖK’ün kontenjanları azaltması olumlu ama yeterli değil; nitelikli eğitim veremeyen fakültelerin kapatılması gerekiyor.” diye konuştu.
Er, “Bir şeyin sayısı arttıkça değeri düşer. Diş hekimliği fakültelerinin de planlaması yapılmadan açılması hem meslektaşlarımız hem de toplum sağlığı açısından riskli bir durum yaratıyor” ifadelerini kullandı.
“EKONOMİK KRİZ DİŞ HEKİMLERİNİ DE DERİNDEN ETKİLİYOR”
Er, Türkiye’deki ekonomik krizin diş hekimliği alanına da yansıdığını belirterek, “Diş hekimleri olarak bizler bilgi birikimine ve yetkinliğe sahibiz ancak teknolojiyi üretme noktasında sıkıntı yaşıyoruz. Ekipman ve teknolojiyi yurt dışından almak zorunda kalıyoruz, bu da maliyetleri ciddi şekilde artırıyor.” dedi.
Bu durumun hem özel muayenehaneler hem de kamu kurumları için büyük bir yük oluşturduğunu söyleyen Er, “Artan maliyetler doğrudan hastalara yansıyor, bu da sağlık hizmetlerine erişimi zorlaştırıyor. Ekonomik krizin olduğu her dönemde sağlık hizmetlerinde aksaklıklar kaçınılmaz hale geliyor.” diye konuştu.
“YAPAY ZEKA ARTIK MESLEĞİMİZİN BİR PARÇASI”
Yapay zekanın diş hekimliği alanındaki yükselişine değinen Er, “Son dönemde yürüttüğümüz çalıştaylardan birinde 10 kişilik bir ekiple yapay zeka üzerine çalıştık. Artık yapay zekanın mesleğimize gireceği değil, girdiği bir dönemdeyiz.” dedi.
Yapay zekanın yalnızca teknik değil, hukuki ve etik boyutlarıyla da değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Er, “Bu teknolojiyi kullanırken sürdürülebilirlik kavramını da unutmamak gerekiyor. Yapay zeka artık mesleğimizin ve gündelik yaşamın bir parçası haline geldi.” ifadelerini kullandı.
“SAĞLIK ALANININ TAMAMINDA REFORM ŞART”
Röportajın sonunda genel bir değerlendirme yapan Er, “Sadece diş hekimliği değil, sağlık alanının tamamında reforma ihtiyaç var. Halkın sağlık hizmetine daha kolay erişebilmesi için politika üretiminde meslek örgütlerinin bilgi birikiminden faydalanılmalı. Biz bu bilgiye ve tecrübeye sahibiz.” dedi. Er, “Birlikte oturup daha sağlıklı bir toplum için çalışabiliriz. Halkın sağlık hakkını koruyacak sistemleri hep birlikte oluşturabiliriz. Biz buna hazırız.” sözleriyle açıklamasını tamamladı.




