GONCAGÜL KONAŞ


Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Orhan Yıldırım, belediyelere kayyum atanması uygulamasına sert sözlerle tepki gösterdi. Kayyumların, milyonlarca seçmenin iradesini hiçe sayan ve demokrasiye müdahale niteliği taşıyan bir süreç olduğunu belirten Yıldırım, “Seçilmiş belediye başkanının yerine hükümetin atadığı bir kişinin gelmesi, demokratik temsil hakkını ortadan kaldırıyor” dedi. Yıldırım, kayyum politikalarının yalnızca siyasal sonuçlar doğurmadığını, yatırımcı güvenini zedeleyerek Türkiye’nin milyarlarca dolar rezerv kaybına uğramasına yol açtığını da ifade etti.

“DEMOKRASİYE MÜDAHALE”

Yıldırım, belediye başkanlarının hukuki muameleye tabi tutulması gerektiğini vurguladı: “Belediye başkanlarının suç işleme özgürlüğü mü olmalı? Tabii ki olmamalı.” Ancak uygulamanın Türkiye’de farklı yürütüldüğünü belirterek, “Belediye başkanı bireysel olarak suç işleyebilir ama… yerine yine meclisten bir belediye başkanı seçilmeli. Bizdeki kayyum atamalarında belediye başkanı direkt görevden alınıyor ve onun yerine hükümet tarafından bir başka kişi, dışarıdan bir kişi kayyuma tanıyor. İşte demokrasiye müdahale dediğimiz tam da bu.” dedi.

“MİLYONLARCA SEÇMENİN SEÇTİĞİ BAŞKANINI YÖNETME HAKKINI ELİNDEN ALIYORSUNUZ”

Yıldırım, yargı uygulamalarının süreci tersine çevirdiğini iddia ederek “Kişi kendisinin masum olduğunu ispat etmesi değil de… onu içeri atan ya da şüpheli sıfatıyla içeri koyan kişilerin suçunu ispat etmesi lazım. Bizde sistem biraz ters işliyor ya da işletilmeye çalışılıyor.” ifadelerini kullandı.

Seçmen iradesinin hedef alındığını vurgulayan Yıldırım, kayyum uygulamalarının seçmen ve siyasi partilerin yönetme hakkını ellerinden aldığını söyledi: “Oradaki binlerce, on binlerce, yüz binlerce… bazen milyonlarca seçmenin seçtiği bir belediye başkanını… ve o siyasi partinin o beş yıl boyunca yönetme hakkını… sizin bu yöntemle elinden alıyorsunuz. Ve o partinin ya da o meclis üyelerinin seçmesini engelliyorsunuz.”

“KAYYUM ATAMALARINDA TÜRKİYE MİLYARLARCA DOLAR REZERVİNİ HARCAMAK ZORUNDA KALMIŞTIR”

Ekonomik yansımalara da dikkat çeken Yıldırım, kayyum uygulamalarının yatırımcı güvenini sarstığını belirtti: “Yabancı kuruluşlar, paralarını getirecekleri ülkenin hukuk sistemine dikkat eder. Eğer ben buraya 1 milyar dolar para getireceksem… bu paramı geri alabilir miyim, bu ülke güvenilir mi sorusunun cevabına göre o ülkeye para geliyor. Şu an Türkiye'de yapılan kayyumla ilgili… bu kayyum atamalarında Türkiye milyarlarca dolar rezervini harcamak ve kullanmak zorunda kalmıştır. Bu da hem dövizi arttırmıştır, hem Türkiye'deki enflasyonu arttırmıştır.”

Toplumun tepkisini değerlendiren Yıldırım, sokak düzeyinde kitlesel isyan olmadığını; ancak anketler ve mikrofon uzatıldığında vatandaşların kaygılarını dile getirdiğini söyledi: “Halk doğal olarak şimdi sokağa çıkıp herkes sokakta isyana katılmıyor… ama mikrofon uzattığınızda pazarlarda, semt pazarlarında ya da herhangi bir markette… vatandaş bunu açıkça ifade edebiliyor.”

“TÜİK’İN İNANDIRICILIĞINI SARSTILAR, EMEKLİLER AÇLIKLA KARŞI KARŞIYA”

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Orhan Yıldırım, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı enflasyon rakamlarını da sert bir dille eleştirdi. Yıldırım, hem memurlar hem de emekliler için maaş artışlarının “gerçek enflasyonu yansıtmayan veriler” üzerinden yapıldığını söyledi. Yıldırım, TÜİK’in geçmişte daha şeffaf olduğunu belirterek, “TÜİK çünkü Türkiye İstatistik Kurumu olarak, Türkiye'nin farklı illerinde ve ilçelerinde kurumu olan binlerce çalışanının resmi bir kurumu. Yaptığı şey de belli aslında. Her ay hatta ay içerisinde gün gün ürünlerin… enflasyonu hesaplamak için kullanacağı bir sepet var. Sanırım 400'ün üzerinde, 410 değişik ürün var şu anda” dedi.

“TÜİK’E AÇILAN DAVALARA RAĞMEN SONUÇ ALINAMADI”

TÜİK’e açılan davalara rağmen sonuç alınamadığını belirten Yıldırım, “Davalar açıldı, hem kurumsal davalar hem de şahsi davalar açıldı. Ama ne yazık ki mahkemelerde belli ki dışarıda baskı var. Bu mahkemeler TÜİK'in ürün sepetindeki ürünlerin fiyatlarını açıklama zorunluluğu kısmını bir türlü karara bağlamıyor” diye konuştu.

Mabel Matiz: “Şarkı sözlerim yanlış anlaşıldı”
Mabel Matiz: “Şarkı sözlerim yanlış anlaşıldı”
İçeriği Görüntüle

Açıklanan enflasyonun halkın yaşadığı pahalılıkla örtüşmediğini söyleyen Yıldırım, “TÜİK diyor ki buna 5 lira. Ben gidiyorum kırtasiyede bunu 7 liraya alıyorum. Yani demek ki burada bir yanlışlık var. TÜİK'e biz de şunu soruyoruz: ‘Bunu 5 liraya aldığın yeri söyle, gidelim biz de oradan alalım’” dedi.

“KİRALAR %60 ARTIYOR AMA %30 ZAM VERİYOR”

Gerçek dışı rakamlarla maaş zamlarının belirlendiğini dile getiren Yıldırım, “Kiralar %60 artıyor ama sen %30 zam veriyorsun. Meyve sebze %70 artıyor, her gün meyve sebze alan kişilere %25 zam veriyorsun. Yumurtasından, ekmeğinden, pirincinden, sütünden, yoğurduna kadar her şey %60 artmış… ama işçi ve memura ondaki artışların yarısı kadar bile zam verilmiyor. Bu kabul edilebilir değil” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin diğer ülkelerle kıyaslandığında daha pahalı olduğunu vurgulayan Yıldırım, “İngiltere'de gitseniz aynı hamburgeri 3 Euro'ya alıyorsunuz. Türkiye'ye geliyorsunuz 250 lira, yani 5 Euro veriyorsunuz. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Çünkü İngiltere'deki bir kişinin asgari kazancı çok başka, Türkiye’de çok başka” diye konuştu.

“MARKETLERDE GIDA VAR AMA O GIDAYI ALACAK PARA YOK”

Yıldırım, turizmden gıdaya kadar birçok alanda vatandaşın zorluk yaşadığını belirterek, “Artık Türkiye’de kimse tatil yapmak istemiyor. Türk vatandaşı yurt dışına gidiyor çünkü daha ucuz. İnsanlar artık gıdaya ulaşamıyor. Marketlerde gıda var ama vatandaş gidip o gıdayı alacak ücreti bulamıyor. Bu çok kabul edilebilir bir şey değil” dedi.

Emeklilerin durumuna da değinen Yıldırım, 2008’de çıkarılan 5510 sayılı yasa ile emekli maaşlarının asgari ücretin altına düştüğünü hatırlattı. Yıldırım, “O tarihten itibaren… emekli maaş asgari ücretin altına düşmeye başladı. Şu anda da en düşük emekli maaşı 16 bin 800 lira, %20-30 civarında asgari ücretin altında. Bu kimin yarattığı konu? Tabii ki AKP'nin yarattığı bir süreç” ifadelerini kullandı.

“TÜİK’İN ŞEFFAFLIĞINI KAYBETTİ”

Bireysel Emeklilik Sistemi’ne (BES) yönlendirmeyi eleştiren Yıldırım, “Hem kendin bozuyorsun, hem çalışanı emekliliğinde ele güne muhtaç olmadan yaşayacak bir ortamın altına çekiyorsun. Arkasından da diyorsun ki maaşından biraz para kesin, bireysel emekliliğe yatır ki emekli olunca biraz daha destek olsun. Şimdi baktı ki o da yetmiyor” dedi.

Yıldırım, TÜİK’in şeffaflığını kaybettiğini ve hükümetin bilinçli olarak verilerle oynadığını savunarak, “Ortada bir yalan var. Bu yalanı biz kabul etmek zorunda değiliz” sözleriyle konuşmasını tamamladı.

Whatsapp Image 2025 09 23 At 17.54.22

Muhabir: Haber Merkezi