Mart ayındaki yazılarım hep günlerle ilgiliydi. 7 Martta “Dünya Emekçi Kadınlar Günü”, 14 Martta “Tıp Bayramı”,...

Mart ayındaki yazılarım hep günlerle ilgiliydi. 7 Martta “Dünya Emekçi Kadınlar Günü”, 14 Martta “Tıp Bayramı”, 21 Martta “Dünya Şiir Günü” ve bugünkü yazımda da “Dünya Tiyatrolar Günü”.Mart ayı yazılarım oldu.

Dün 27 Mart “Dünya Tiyatrolar Günü”ydü. Ülkemizde ve dünyada çeşitli etkinliklerle kutlanan bir gündü. Ben de, çocukluk ve gençlik yıllarında sahne tozu yutmuş bir kişi olarak, tüm tiyatro emekçilerinin ve tiyatro severlerin bugününü candan kutluyorum.

Dünyada ve ülkemizde birçok tiyatro yazarı oyunlar yazmışlar ve dönemlerinde izleyiciyle buluşturmuşlardır. Ben burada sizlere ünlü olan yerli ve yabancı oyunları bir kere daha, köşemin sınırları içinde hatırlatmak istiyorum.

Dünya tiyatrosundan:

Her dönem severek izlenen William Shakespeare!in “Hamlet” oyunu ile başlamak istiyorum. Yine aynı dönemde Cristopher Marlowe’un “Dido Kartaca Kraliçesi” de unutulmaz oyunlardan biridir. Samuel Becket’in “Godot’yu Beklerken”, Henrik İbsen’in “Bir Bebek Evi”, klasik oyunlardan Sophokles’in “Kral Oidipus”, Fransız tiyatrosunun unutulmaz oyun yazarı Moliere’den “Kibarlık Budalası”, Rus tiyatrosunun en ünlü oyunlarından, Anton Çehov’un “Vişne Bahçesi”, Alman tiyatrosundan Goethe’nin “Faust” ve Amerikan tiyatrosunun Arthur Miller’den “Satıcının Ölümü” unutulmaz oyunlardır.

Türk tiyatrosundan :

Namık Kemal’den “Vatan Yahut Silistre”, Musahipzade Celal’den “İstanbul Efendisi”, Ekrem Reşit Rey’den “Lüküs Hayat”, Haldun Taner’den “Keşanlı Ali Destanı”, Cevat Fehmi Başkut’tan “Paydos”, Ahmet Kutsi Tecer’den “Köşebaşı”, Aziz Nesin’den “Toros Canavarı”, Recep Bilginer’den “İsyancılar”, Sadık Şendil’den “Kanlı Nigar” da unutulmayan oyunlarımızdandır. (Elbette buraya eklenecek yüzlerce, binlerce oyun var, ancak yerimiz sınırlı olunca bu kadarını yazabildim.)

Tiyatro için söylenmiş çok güzel sözler vardır. Gerek yazarlardan gerekse oyunculardan tiyatro ile ilgili bir demet sunmak istiyorum sizlere. Öncelikle anonim olmuş sözleri paylaşmak istiyorum.

“Tiyatro, toplum kültürünün aynasıdır.” “Tiyatro, adeta hem ahlak, hem de lisan için en büyük okuldur.” “Tiyatrosuz bir toplum yeni doğmuş bir çocuk sayılır.” “Tiyatro, söze can katar; sözü görüntüye, düşünceyi eyleme çevirir.” “Tiyatronun yaşamı sahneden seyirciye seyirciden sahneye olan kan dolaşımı ile olur ve devam eder.” “Bir milletin güzel söyleyiş kudreti edebiyatında; edebiyatında en can alıcı ifadesi tiyatrosunda belli olur.” “Tiyatro, yaşam devamlılığını ve ulusları birbirine bağlayan gücünü, her yeni olana açık olma özelliği ile sağlar.”

”Tiyatrosu olan bir ülkede kötülükler, çirkinlikler, yanlışlıklar sürüp gitmez” diyor William Hazlitt. “Dünya bir tiyatro, insan da kendine ayrılmış oyunu oynayan bir oyuncudur” diye devam ediyor Moliere. “Tiyatro bir zevk, bir asalet işidir” demiş Gogol. “Halkın hayal gücüne en çok etki eden manzara tiyatrodur” diyerek Gustave Le Bon’da katılıyor tiyatro ilgili güzel sözlere. William Shakespeare ise “Aşırılık, oyun denen şeyin özüne aykırıdır. Başlangıçta olduğu gibi bugün de tiyatronun amacı, bir anlamda doğaya ayna tutmaktır; erdeme kendi yüzünü, camdaki hayalini ve tümüyle çağın toplumuna kendi biçim ve kalıbını göstermektir.” diye tanıtıyor tiyatroyu bize.

Birkaç sözde bizim tiyatrocularımızdan ekleyerek yazımı sonlandıracağım.

Turgut Özakman, “Tiyatro; insanı, insana, insanca anlatma sanatıdır.” Genco Erkal,“Tiyatro insandan insana bir iletişimdir. Araya elektronik ya da mekanik bir aygıt girmeden yapılan bir iletişim”. Haldun Taner, “Tiyatro uygarlığı bütün yurt sathına ulaştıran çok etkin bir sanat dalı. Tiyatro elbet insanlığın ortak malı. Tiyatro tarihi her ulusa ortak ve zengin bir birikim sağlıyor. Ama her ulus da ona yüzyıllar boyu kendi özelliğinden katkılarda bulunmuş, bulunuyor. Tiyatro alanındaki yeni görünen yolların çoğu işte hep bu eski ve yeni yöresel katkılardan doğuyor.” Namık Kemal, “Tiyatro evrene benzer. İnsanı doya doya güldürür. Ama yansıttığı tuhaflıklar, gülerken ağlamak için istekler doğurur.” Haldun Dormen, “Tiyatro kendimizi görme imkânı verir. Bizim tiyatroda yapmak istediğimiz şey, insanlara kendilerini tanıtmak, göstermek. Yani tiyatro ille de bir ders vermek istemez. Farkında olmadan verirse insanlara bir şeyler öğretirse, ne âlâ.”

Mustafa Kemal Atatürk, “Sanatkar, toplumda uzun mücadele ve gayretlerden sonra alnında ışığı ilk hisseden insandır” diye sanata ve sanatçıya verdiği önemi belirtiyor.

“Dünya Tiyatrolar Günü”nüzü tekrar kutluyor, bol okumalı günler diliyorum.