GONCAGÜL KONAŞ
Kurban Bayramı sonrası Türkiye’de şap hastalığı gündeme oturdu. Özellikle büyükbaş ve küçükbaş hayvanlarda görülen bu son derece bulaşıcı hastalığın yeni bir serotipinin tespit edilmesiyle birlikte, Tarım ve Orman Bakanlığı tüm hayvan pazarlarını süresiz kapatma kararı aldı. Bu gelişme üreticilerde endişe yaratırken, veteriner hekimler hızlı ve bütüncül bir mücadele çağrısı yapıyor. Türk Veteriner Hekimler Birliği Genel Başkanı Ali Eroğlu, alınan önlemlerin yetersiz kalmaması için sahada koordinasyonun ve aşılama çalışmalarının titizlikle yürütülmesi gerektiğini vurguladı. Eroğlu, hastalığın hızla yayılabildiğine dikkat çekerek, “Geç kalınan her müdahale ekonomik kayıpları artırır, hastalığın yayılım alanını genişletir.” dedi.
“SON DERECE BULAŞICI BİR HAYVAN HASTALIĞI”
Şap hastalığına dair bilgi veren Eroğlu, “Şap hastalığı (Foot and Mouth Disease - FMD), çift tırnaklı hayvanlarda görülen, son derece bulaşıcı, viral bir hastalıktır.” diyerek etkenin Aphthovirus türünden bir RNA virüsü olduğunu belirtti. Hastalığın en çok büyükbaş ve küçükbaş hayvanları etkilediğini, ağız içi ve tırnak çevresinde veziküller, salya akıntısı, topallık ve süt veriminde ani düşüşle kendini gösterdiğini aktardı. Genç hayvanlarda ise ölümcül kalp tutulumlarının görülebildiğini ifade etti.
“HAYVAN PAZARLARININ KAPATILMASI BİLİMSEL BİR TEDBİRDİR”
Hastalığın tespit edilmesinin ardından hayvan pazarlarının kapatılmasını değerlendiren Eroğlu, “Bu karar yerinde ve bilimsel temele dayalı bir halk sağlığı ve hayvan sağlığı tedbiridir.” diyerek, önlemlerin zamanında alınmasının kritik önemde olduğunu söyledi. TVHB olarak karantina, sürü hareketliliğinin durdurulması ve acil aşılama gibi önlemlerin eş zamanlı uygulanması gerektiğini vurguladı.
“RİSK BÜTÜN ÜLKEYE YAYILABİLİR”
Hastalığın en çok büyükbaş hayvancılığın yaygın olduğu İç Anadolu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde tespit edildiğini belirten Eroğlu, “Hayvan hareketliliği ve kontrolsüz nakiller nedeniyle hastalık riskinin ülke geneline yayılma potansiyeli bulunmaktadır.” dedi. Yerel otoritelerle veteriner hekimlerin eşgüdüm içinde sahada aktif görev yapması gerektiğini de ekledi.
“ZOONOTİK DEĞİL AMA EKONOMİK ETKİLERİ ÇOK CİDDİ”
Şap virüsünün insana bulaşmadığını hatırlatan Eroğlu, “Ancak hayvanlar üzerindeki etkisi ciddi ekonomik sonuçlar doğurur.” uyarısında bulundu. Et ve süt veriminde azalma, hayvan kayıpları, ihracat kısıtlamaları ve üretim zincirinde aksamaların sektörü tehdit ettiğini belirtti.
“KAÇAK HAYVAN TİCARETİ EN BÜYÜK RİSK”
Hastalığın çıkış noktalarına değinen Eroğlu, “Kontrolsüz hayvan hareketliliği ve kaçak hayvan ticareti büyük bir risk unsurudur.” dedi. Ayrıca, yetersiz aşılama, denetim eksikliği, biyogüvenlik zafiyetleri ve veteriner sağlık hizmetlerindeki bölgesel farklılıkların da yayılımı hızlandırdığını ifade etti.
“ANKARA’DAKİ ÖNLEYİCİ HİZMETLERDE UYGULAMA SORUNU VAR”
Başkentteki önleyici veterinerlik uygulamaları hakkında değerlendirmede bulunan Eroğlu, “Teorik olarak güçlü bir mevzuat altyapısı mevcut, ancak uygulamada eksiklikler var.” diyerek veteriner hekim sayısının yetersizliğine, iş yüküne ve koordinasyon problemlerine dikkat çekti.
“AŞIYA RAĞMEN HASTALIK GÖRÜLEBİLİR”
Aşılama programlarının yılda iki kez uygulandığını belirten Eroğlu, “Ancak uygulama sahada her zaman eş zamanlı ve yaygın şekilde yapılamıyor.” dedi. Aşıya rağmen hastalık görülmesinin nedenlerini ise şöyle sıraladı:
• Aşının koruyuculuğunun başlamasından önce virüsle temas,
• Soğuk zincir kurallarına uyulmaması,
• Yanlış serotip kullanımı,
• Yetersiz aşılama oranları.
“GENELGELER BİLİMSEL AMA SAHADA FARKLILIKLAR VAR”
Tarım ve Orman Bakanlığı'nın şap hastalığıyla ilgili eylem planlarına ilişkin değerlendirmede bulunan Eroğlu, “Genelgeler bilimsel ilkelere dayalıdır. Ancak uygulamanın sahada aynı şekilde yürütülmesi için meslek örgütleriyle daha fazla iş birliği gerekmektedir.” ifadelerini kullandı.
“HAYVAN HAREKETLERİ DİJİTAL TAKİP EDİLMELİ”
Hayvan pazarlarının kapatılmasının tek başına yeterli olmadığını belirten Eroğlu, “Acil aşılama kampanyaları, dijital hayvan hareket takibi ve sahada görev yapan veteriner hekimlerin desteklenmesi gerekir.” dedi. Ayrıca üreticilere yönelik bilgilendirme çalışmalarının artırılması gerektiğini de ekledi.
“SALGIN YÖNETİMİNDE AKTİF ROL ALIYORUZ”
TVHB’nin salgın yönetimindeki rolüne de değinen Eroğlu, “Meslektaşlarımızdan gelen geri bildirimleri yetkililerle paylaşıyor, bilimsel öneriler sunuyoruz. Ayrıca kamuoyunu doğru bilgilendirmek için açıklamalar yapıyoruz.” dedi.
“SAHADA ŞİDDET, YETERSİZ ARAÇ VE AŞIRI İŞ YÜKÜYLE KARŞILAŞIYORUZ”
Veteriner hekimlerin sahada karşılaştığı sorunlara dikkat çeken Eroğlu, “Yetersiz istihdam, idari koruma eksikliği, iş yükü ve zaman zaman şiddet gibi sorunlar koruyucu hekimlik hizmetlerini zorlaştırıyor.” dedi. Meslek örgütlerinin karar süreçlerine dâhil edilmesi gerektiğini vurguladı.
“TOPLUM VE ÜRETİCİLER DE SORUMLULUK ALMALI”
Salgınlarla mücadelede sadece kamu otoritelerine değil, üreticilere ve topluma da görev düştüğünü belirten Eroğlu, “Aşılamaya katılım, karantina kurallarına uyum, hayvan hareketlerini kayıt altına alma gibi uygulamalar büyük önem taşır.” dedi.
“TEK SAĞLIK YAKLAŞIMI BENİMSENMELİ”
Salgınların sürdürülebilir hayvancılığı tehdit ettiğini vurgulayan Eroğlu, sistemsel reform önerilerini şöyle sıraladı:
• “Ulusal Hayvan Sağlığı Strateji Belgesi” hazırlanmalı,
• Cumhurbaşkanlığına bağlı “Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi” kurulmalı,
• Veteriner hekim istihdamı artırılmalı,
• Hayvan hareketleri dijital sistemlerle izlenmeli,
• Aşılama hizmetleri yerel risk analizlerine göre planlanmalı,
• Meslek örgütleri salgın yönetimine kurumsal ortak olarak entegre edilmeli.
Son olarak Eroğlu, “Koruyucu hekimlik temelli, bütüncül ve yapısal bir dönüşüm şart.” diyerek, erken teşhis ve hızlı müdahale için ‘Tek Sağlık’ yaklaşımının uygulanmasının zorunlu olduğunu vurguladı.