Gündem

“İnfaz kanunundaki belirsizlik caydırıcılığı zayıflatıyor”

Ceza Hukuku Uzmanı Avukat Serap Güliter, Türkiye’de suç oranlarının bölgesel farklılıklar, gençlik sorunları, sosyal medya etkisi ve uyuşturucu kullanımıyla yakından ilişkili olduğunu belirterek, “Alıcıyı kurutacaksınız” sözleriyle talebin azaltılmasına dikkat çekti.

GONCAGÜL KONAŞ

Türkiye’de artan suç oranları, gençler arasında şiddet ve uyuşturucu kullanımı tartışmaları gündemdeki yerini koruyor. Ceza Hukuku Uzmanı ve S&Z Hukuk’un Kurucusu Avukat Serap Güliter, suç tiplerinden ceza politikalarına kadar pek çok konuda önemli değerlendirmeler yaptı. Güliter, istatistiklerin önemine vurgu yaparken, gündelik asayiş suçlarının toplumda büyük huzursuzluk yarattığını, sosyal medya ve televizyon programlarının da suç eğilimlerini beslediğini söyledi. Özellikle uyuşturucu kullanımına karşı caydırıcı ve etkili tedavi-denetim modellerinin geliştirilmesi gerektiğini vurguladı.

GİRİŞ VE İSTATİSTİK İHTİYACI

Avukat Güliter, suç oranlarına dair kesin değerlendirme yapabilmek için resmi "istatistik olarak hani son şeylerine bakmak lazım" ifadelerini kullanarak başladı. Güliter, suç tipleri ve bölgesel farklılıkların önemine vurgu yaparak, "Diyarbakır'da çalıştığımızda gördüğünüz dava türüyle atıyorum Kütahya'da çalıştığınızda gördüğünüz türler de farklı olabiliyor." dedi.

GÜNDELİK ASAYİŞ SUÇLARI VE GENÇLİK

Güliter'e göre ülke genelinde en yaygın suçlar, "beş yılın altındaki ceza miktarlarını gerektiren gündelik asayiş kısmında meydana gelen huzursuzluklar" bağlamında ortaya çıkıyor. Konuşmasından: "Çok fazla sokakta meydana gelen kavgalar. Bıçaklı, silahlı, kovalamalar, hakaretler, dövmeler, gençler arasında zorbalık." Güliter, bu tabloyu "biraz gençlerin açıkçası yetiştirilmesiyle ilgili ve içinde olunan dönemle ilgili bazı sorunlara” bağlıyor.

Ayrıca, gündelik yaşamı en çok zorlayan suçların "ufak tefek" gibi görünse de toplumda rahatsızlık yarattığını belirterek, "Büyük olaylar zaten nadir meydana gelir. Ve onlar da meydana geldiğinde mutlaka o işte yapar kişi yakalanır bir şekilde çok uzun süre toplumdan izole edilir." dedi.

İNTERNET VE SOSYAL MEDYANIN ETKİSİ

Sosyal medyanın suç türleri üzerindeki etkisine dikkat çeken Güliter, "Aynı şekilde bunu tabii internet kanalıyla işte Instagram'dan WhatsApp'tan Facebook'tan ve başka şeylerden yaptıkları ya da paylaştıkları fotoğraflar, verdikleri mesajlar... yorumlarla da insanlar... bu iç içlerinde olan bir şiddet ve öfkeyi bir kusuyorlar." ifadelerini kullandı.

MEDYA PROGRAMLARININ ROLÜ

Söyleşi sırasında bir soru üzerine Güliter, magazin/iletişim programlarının suç eğilimleri üzerindeki etkisine şöyle yanıt verdi: "Müge Anlı ile Esra Erol'un sunduğu programlarda bu suç oranlarının artmasına sebebiyet verdi mi? Yani şöyle hem veriyor hem aynı zamanda yol öğretiyor. En kötü kısmı o.” Bu tür programların bazı davranış modellerini görünür hale getirip, ‘‘yol öğretmesi’’ nedeniyle olumsuz etkiler doğurabileceğini söyledi.

UYUŞTURUCU SORUNU: KULLANIM MI, TİCARET Mİ?

Uyuşturucuya dair değerlendirmesinde Güliter, geçmişteki düzenlemelere de atıf yaparak "daha önceden uyuşturucu kullanmaktan... kullanımın cezası bir yıl hapis cezasıyla başlıyordu" diyerek kanuni düzenlemelerin tarihselliğine değindi. Kullananlar ile satanlar arasındaki farkı vurgulayan Güliter, "satanlar için hiç az değil ama kullanıcı kısmının boş bırakılmaması gerektiğini düşünüyorum." ifadesini kullandı.

Güliter, uyuşturucu ticaretinin coğrafi akışını tarif ederken şu tespitleri paylaştı: "Doğudan ve güneydoğudan batıya yönelik bir akış var... bir de limanlar üzerinden... dışarıdan içeri girme kısmı var." Ayrıca, kişisel gözlemi olarak "bireysel olarak... uyuşturucu satmak olarak... İstanbul"un en fazla görülen merkezlerden biri olduğuna işaret etti.

CEZA VE İNFAZ POLİTİKALARI

Ceza uygulamalarının caydırıcılığı ve infaz kanunlarındaki değişikliklerin etkisine dair Güliter şu eleştiriyi yöneltti: "İnfaz kanununda bir şey olur belki çıkarsın vesaire gibi bir şey oluyor. Bu da insanların yaptığının karşılığını yatacağı ve bunun da şu kadar olacağı gibi bir öngörüsünü bulanıklaştırdığı için etkisi de ona göre bana düşük oluyor diye düşünüyorum."

Ayrıca tedavi ve denetim modellerinin yeterli işlemediğini belirterek, "Türkiye'de tedavi sistemi işlemiyor... gidip orada bir imza atıyorlar ya da bir beş dakika doktora gözüküyor, bakıyor, geçiyor, gidiyor. Bunlarla bu işler kurtulacak işler değil" değerlendirmesini yaptı.