Türkiye’nin dört bir yanından gelen ve edebiyat dünyasında çeşitli çalışmalara imza atan şair ve yazarlar Ankara’da imza günü ve şiir dinletisi etkinliğinde bir araya geldi.
Türkiye’nin dört bir yanından gelen ve edebiyat dünyasında çeşitli çalışmalara imza atan şair ve yazarlar Ankara’da imza günü ve şiir dinletisi etkinliğinde bir araya geldi.
ESMA ALTIN– Türkiye’nin dört bir yanından edebiyat ve sanat alanında çalışmalara imza atmış şair ve yazarlar Ankara’da düzenlenen imza günü ve şiir dinletisi etkinliğinde bir araya geldi. 8 şair ve yazarın katıldığı etkinlikte sanatçılar okuyucular ile bir araya gelerek imza töreni gerçekleştirdi. İmza töreninin ardından Ankara, Adıyaman, Diyarbakır, Van gibi farklı illerden katılan 8 şair ve yazar, şiir dinletisi ve müzik ziyafeti ile gelen okuyucu ve dinleyicilere anlar yaşattı.
‘YAZAR, ŞAİR DAYANIŞMASI ÇOK ÖNEMLİ’
Diyarbakır’dan gelen yazar-şair Rıfat Mertoğlu, edebiyat alanında yaptığı çalışmalardan kısaca söz ederek şunları dile getirdi; “Ben aslen Şanlıurfa Siverekliyim. Fırat Vadisi’nde doğdum. Çocukluk yıllarım da burada geçti. Burada nenemin, annemin masalları ile büyüdüm. Çocukluk dönemlerimde dengbejler vardı. Bunlar köylere gelip masallar anlatırlardı. Bir de anlattıkları masalları ezgili şekilde söylüyorlardı. Burada zihnime yerleşen bütün motifler sonrasında benim romanlarımın birer kahramanı oldular. Kısacası edebiyata yönelmemde yaşadığım coğrafi bölgenin etkileri çok oldu. doğuda, güneydoğuda kadınların yaşadıkları sorunlar ile empati kurmaya çalıştım ve kadın sorununa da yöneldim. İlk romanım Taşın ve Aşkın Ezgisi. İkinci romanım Ağıtsız Kadınlar, doğuda ve güneydoğuda intihar eden kadınların sorunları ve töre cinayetleri ile ilgili bir çalışmam. Üçüncü romanım Tille’nin Gelini, küçük yaşta evlendirilen kız çocuklarını anlatıyor. Dördüncü romanım Kayıp Aşklar Mevsimi, bir destan üzerinden giden ama günümüzü de içeren modern bir roman. Son romanım Dedemin Ayakkabıları da, yine Fırat Vadisi’ndeki eşkıyaları, çerçileri, dengbejleri, sofileri, şeyhleri kısacası oradaki tüm kültürü içine alan bir roman. Yaşar Kemal’in anavatanı nasıl ki Çukurova ise, Çukurova ile bütünleşmişse ben de Fırat ile bütünleşmiş bir yazarım. Bir de Sabahın Eşiğidir Gözlerin isimli bir şiir kitabım var. Bunda da tam olarak şiir diyemeyiz, daha çok romantik düz yazılar diyebiliriz.”
Türkiye’nin dört bir yanından yazar ve şairin buluşmasına vesile olan bu tarz etkinliklerin sanat dünyasının birbiri ile daha çok kaynaşması açısından önemli bulduğunu belirten Mertoğlu, şunları söyledi; “Bu tarz etkinlikler çok güzel, olması gerekiyor. Pek çok yazar ve şair kitabını okuyucuya ulaştıramıyor. Şu anda 5 tane romanım ve bunların iyi yayınevlerinden çıkmasına rağmen kitapçılara gidip sorduğunuzda bulamıyorsunuz. Çünkü dağıtım alanına giremiyorsunuz. Bu nedenle ben de değişik şehirlerde etkinlikler yapıyorum ve bu etkinliklerde birçok yazar ve şair dostumla beraber el ele vererek bu etkinlikleri gerçekleştiriyorum. Şu anki etkinliğimiz de çok anlamlı. Çünkü hem Ankara’daki yazar ve şairlerle tanışma fırsatımız oluyor hem yeni okuyuculara ulaşma fırsatımız oluyor hem de Ankara’da kitabımı arayıp da bulamayan pek çok dostum gelip imzalı kitabımı almak istediklerini söylediler. Bu anlamda yazar şair dayanışması çok önemli.”
‘BU TARZ ORGANİZASYONLAR YAZARLAR, ŞAİRLER İÇİN BİR SOLUK OLUYOR’
Gazetemiz köşe yazarlarından yazar-şair Hikmet Dönmez, daha önce de böyle etkinlikler düzenlediklerini ve bunların devamının geleceğini ifade ederek, yapılan etkinlik ile ilgili görüşlerini şöyle anlattı; “Yapılan etkinliğimiz Türkiye’nin değişik illerinden Diyarbakır’dan, Adıyaman’dan, Ankara’dan şair ve yazar arkadaşlarımızın birlikte oluşturduğu bir etkinlik. Bunu Covid-19 pandemisinden kaynaklı, insanların içeriye kapandığı bir dönemden yavaş yavaş dışa açılımı olarak da değerlendirebiliriz. Daha önce Adıyaman’dan arkadaşımız Murat Kayış ile Zeliş Kuşçu ve ben daha önce konuştuğumuz bir düşünce üzerine bu organizasyonu gerçekleştirdik. Birlikte böyle bir karar verdik. Bu tür etkinliklerin bizim gibi toplumda çok tanınmayan, okuyucusu çok olmayan, kitapları raflarda yer almayan yazarlar, şairler için bir soluk oluyor. Hem kitapları imzalıyoruz hem insanlarla tanışıyoruz hem de yeni yazar arkadaşlarımızla tanışma fırsatımız oluyor. Aynı zamanda yapılan şiir dinletileri ile gelen arkadaşlarımızın biraz da olsa kulaklarının pasını silmiş oluyoruz.”
‘BÖYLE ETKİNLİKLERLE EDEBİYATIN IŞIĞINDA DOSTLUĞA MERHABA DİYORUZ”
Etkinlik için Adıyaman’dan gelen yazar-şair Murat Kayış, edebiyat alanındaki çalışmalarının yanında dergicilikle uğraştığını belirterek, şunları aktardı; “Edebiyat türleri içinde daha çok şiir üzerine yoğunluğum var. Aynı zamanda dergicilik kültürünü yaşatmaya çalışıyorum. Mutena Kültür, Sanat ve Edebiyat Dergisi’ni çıkarıyoruz ulusal anlamda. 2019 yılında Şiire Metfun adlı bir şiir kitabı çıkardım. Metfun Osmanlıca’da defnedilmiş, gömülmüş demek. Yalnız insanlar meftun kelimesine aşina olduğu için gönül vermiş anlamını taşıdığını zannediyorlar. Metfun defnedilmiş, gömülmüş manasını taşıdığı için benim de şiire olan alakamdan ötürü şiire gömülmüş şeklinde temsilen beni göstermiş oluyor. Aynı yıl yine Şiire Metfun isimli 10 eserlik bir albüm çıkardım. Burada 10 adet şiir seslendirdim. 2021’de ikinci şiir kitabım Seni Sevmeme Beş Dakika Kalmıştı kitabımı çıkardım. Toplumcu gerçekçi bir şairim. Toplumun içerisinde var olup kültürüne, diline, dinine, ırkına mensup olup da onlardan ayır, bağımsız yaşamak zaten mümkün değil.”
Adıyaman’dan Ankara’ya gelerek böylesine bir etkinliğe katılmanın mutluluğunu yaşadığını dile getiren Kayış, şunları belirtti; “Böyle etkinliklerle öncelikle edebiyatın ışığında dostluğa merhaba diyoruz. Bütünleyicilik var. Ankara’dan arkadaşlarımızla buluştuk. Farklı şehirlerden arkadaşlarımız geldi. Ulusal bir etkinlik oldu. Birbirimiz ile kaynaşma ve tanışma fırsatımız oldu. Bu ülke veya bu dünya okursa, şiiri ve edebiyat eserlerini severse her zaman aydınlık olur. Aydınlanan toplumda da gerileme olmaz her zaman ilerleme olur. Bu nedenle bu tarz etkinliklerin hem yazar ve şairlere hem de topluma çok büyük yarar getirdiğini her zaman gördük ve karşılığını aldık.”
‘GÜNCEL OLMAMIZ AÇISINDAN BU TARZ ETKİNLİKLER ÇOK ÖNEMLİ’
Sürgüsü İnat Kapılar adlı şiir kitabı ile imza günü ve şiir dinletisi etkinliğine Ankara’dan katılan şair Zeliş Kuşçu da etkinlik ile ilgili görüşlerini aktararak şunlara dikkat çekti; “Bu tarz etkinlikler de öncelikle okuyucu kitlesi ile yüz yüze geliyoruz. Onlarla daha samimi ilişkiler kurabilmemiz açısından bu etkinliklerin çok yararlı olduğunu düşünüyorum. Ayrıca ismimiz daha çok gündemde kalıyor. Bildiğimiz mekanlarda ya da başka şehirlerde yaptığımız zaman farklı kitlelere ve farklı okuyuculara ulaşabilmemizi sağlıyor. Bizim de zinde ve gündemde kalmamızı, güncel olmamızı sağlıyor. Bu açıdan bu tarz etkinliklerin yararlı olduğunu düşünüyorum. Ayrıca farklı şehirlerden gelen şair ve yazar arkadaşlarımızla da sosyal medya ve başka mecralar dışında yüz yüze gelmediğimiz için bu etkinliklerde yüz yüze tanışma ve kaynaşma olanağını buluyoruz. Hem tanışıyoruz hem de fikir alışverişinde bulunuyoruz. Çünkü bir insanı tanıdığınız zaman ondan sonraki konuşmalarınız, ilişkileriniz çok daha sıcak ve farklı oluyor. Bu arada hepimizin kitapları var. Birbirimizle fikir alışverişinde bulunuyoruz. Sanatın her kolu hakkında rahatlıkla sohbet edebiliyoruz. Samimiyetimiz kuruluyor. Bir dahaki sefere başka bir etkinlikte karşılaştığımız zaman daha dostane, daha sıcak daha birbirimizle ilgili olabiliyoruz. Tabi bu enerjinin tutmasıyla da çok alakalı. Ancak şu an Ankara’da olmak ve Ankara dışından Van’da, Diyarbakır’dan, Adıyaman’dan misafirleri ağırlamak bizim için de bir onur kaynağı oldu. Camia içerisinde saygı duyduğumuz yazarlarla bir araya gelmek mutluluk verici.”
Kuytu Yayınlarının sahibi, edebiyatçı ve müzik sanatçısı Barış Çelimli yapılan etkinliğin toplum açısından yararına değinerek şunları dile getirdi; “Toplumda hala birtakım dinamiklerin kendini gösterdiğini görüyoruz. Bu olması gereken bir şey. Öyle bir zaman diliminde yaşıyoruz ki; kültür ve sanatın unutulduğu, şiirini edebiyatın tamamen yok sayıldığı dönemlerde bu tür etkinlikleri küçük cana kan taşıyan kılcal damarlar gibi görüyorum. Daha da fazla olması gerekiyor. Katılımcı sıkıntısı var. İnsanlar haklı olarak hem hava koşullarından hem de geçim sıkıntısından dolayı akıllarına en son gelecek şey belki de gidip bir mekanda şiir dinlemek, türkü dinlemek. Ama bunlar ısrarla ve inatla olması gereken şeyler. Çünkü bu topluma hafızalarını canlı tutmak, geçmişlerini hatırlatmak adına bir şeylerin hala var olduğunu göstermek adına bu tarz etkinlikler yapılmalı. Toplumun temeline baktığınız zaman edebiyat, şiir, kültür, sanat var. Bunların hala var olduğunu ve yarınlara bir şekilde aktarılacağını insanlara duyurmamız gerekiyor. Bu neden bu tarz etkinlikleri önemli buluyorum. Yazarlarımız açısından da şunu söyleyebilirim; üreten insanlar her dönem vardı, var olmaya da devam edecek. Yeni yeni inşalar tanıyacağız, yeni isimlerle karşılaşacağız. O insanların da kendilerini halka sunması, diğer üreten insanlarla tanışması adına bu tür etkinlikler elbette çok önemli.”
‘EDEBİYAT DÜNYASI İÇİNDE KOLEKTİF BİR ÇALIŞMA OLMALI’
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni, aynı zamanda tiyatro oyuncusu, editör, yazar-şair Gülay Vural, edebi yönünden bahsederek şunları kaydetti; “İlk kitabım şiir kitabı, ikinci kitabım ise roman oldu. Ama genelde arka plana baktığınız zaman tiyatro metinleri de yazıyorum. Şiir kitabım Ateşim Olursun, romanım ise Özgürlük Annemi Öpmedi. Şiirde genellikle serbest yazmayı, kapalı üslup kullanmayı tercih ediyorum. Romanımda ise öğretmen olmam nedeniyle eğitimdeki anlayışı sorgulamak istedim biraz. Pedagojik olarak yaklaşıp bir çocuğun gelişiminde ufacık bir hatanın ömür boyu ne gibi sonuçlara neden olduğunu sorgulamak istedim. Bunu farklı bir yerden ele alarak yaptım. Zorunluluktan yatılı okula gönderilen bir öğrencinin disiplin anlayışı adı altında karakterinin nasıl zedelendiği ve hayata karşı nasıl bir yol izlediği, psikolojik süreci nasıl geçirdiği, insan ilişkilerini irdeledim.”
Genelde yazan insanların birbirini desteklediğini ancak asıl hedefin okuyucu kesime hitap edebilmek olduğunu söyleyen Vural, etkinlik ile ilgili görüşlerini şöyle anlattı; “Aslında bu tarz etkinliklerle asıl hedef, yazmayan, okuyucu dediğimiz kesime hitap edebilmek, onları kazanabilmek. Ne yazık ki bunu başarmakta biraz zorlanıyoruz sanırım. Tabi ki bu tarz etkinlikler çok güzel. Nispeten bazı insanlara ulaşabiliyoruz ama çok kısıtlı kalıyor. Bunun daha da yayılması için sanıyorum dijital platformlarda bu etkinliklerin ya da isimlerin çoğalması, birbirimizle dayanışmanın artması gerekiyor. Tiyatroyla da uğraştığım için kolektif iş yapmanın ne demek olduğunu biliyorum. Daha çok ses getirdiğini ve sonuç aldığımızı da biliyorum. Sanıyorum yazarların da bu kolektif dayanışma içinde olması gerekiyor ve böylelikle daha çok insana ulaşma olanağımız olacak diye düşünüyorum.”
‘İNSAN TEK DEĞİLDİR, DESTEĞE İHTİYACI VARDIR’
Çocuk kitapları ve şiir çalışmaları bulunan yazar-şair Serpil Erdoğan, eserleri ile genellikle hayvan sevgisini aşılamaya çalıştığına dikkat çekerek şunları kaydetti; “Çocuk kitaplarım doğa ve hayvan sevgisini işliyor. Evcil dostum Fındık’ın gerçek yapmış olduğu ve bazılarını da benim kurguladığım öyküleri var. Fındık ile Kardan Adam, Fındık İle Tosbağa gibi. Bunlar çocuklara doğa ve hayvan sevgisi verdiği için 2015 yılında Eskişehir Sanat Derneği’nden Çocuk Edebiyatı Ödülü aldı. Ayrıca her yıl çıkan Fındık Takvimimiz var. Bunların hepsinin kahramanı evcil dostum Fındık ile alakalı. Fındık Takvimi de benim çizdiğim resimler ve minik öykülerle kurguluyorum. Fındık takvimlerimiz sokak hayvanlarına yardım amaçlı çalışıyor. Terapi Veterinerlik, Sezen Akupunktur ve Duyum Özel Eğitim Merkezi’nin destekleriyle çıkan yayındır ve her yıl bu sene de HAYKOT aracılığıyla barınak hayvanlarına bazı okurlarımız sayesinde destekte bulunduk. İlk şiir kitabım 2016 yılında çıkan İki Yabancı isimli kitabım. 86 sayfalık tek bir şiirden oluşuyor. İkinci şiir kitabım da 2020 yılında çıkardığım Turuncu isimli kitabım.”
Sanat dünyasından insanlarla bir arada olabilme olanağı sağladığı için böyle bir etkinlikte yer almaktan dolayı çok mutlu olduğunu belirten Erdoğan, şunları söyledi; “Sanatın hangi alanından olursa olsun, bu işe gönül vermiş insanlarla bir arada olmak, onlarla gıyaben tanışıyoruz tabi ki ama bir arada olup onlarla aynı ortamın havasını koklamak ayrı bir özellik. Bu nedenle bu arkadaşlarımla bir arada olmaktan onur duyuyorum. Onların yaptıklarını takip edebilmek, kendi yaptıklarımızı da onların takip edebilmesini sağlamak güzel şeyler. Çünkü hayatın hangi alanında olursa olsun insan tek değildir, desteğe ihtiyacı vardır. Onun için de sanatseverlerin farklı şehirler de olsa Türkiye’de yer alan sanata gönül vermiş dostlarımızın desteklenmesi en büyük arzumdur.”
‘BİRBİRİNİ ISKALAMAYAN YÜREKLER BULUŞUYOR’
Yapılan etkinliğe Diyarbakır’dan katılan eğitimci ve aynı zamanda şiir alanında eserler üreten Mustafa Irgat, kaleme aldığı eserlere değinerek şunlara yer verdi; “İlk şiir kitabım Sıska Kelimeler 2018 yılında yayınlandı. 2020 yılında da ikinci şiir kitabım olan Dış Duvar Yalnızlığım yayınlandı. 2022’de de bir şiir ve bir öykü kitabı planlıyorum. Dosyalarım elimde, onların üzerinde çalışıyorum. Edebiyata, şiire, sanata dair fazlasıyla bir yönelimim ve isteğim var. Haliyle zaman içinde tiyatro, kısa film tarzında sinema çalışmaları ve özellikle edebiyata, şiire dair çalışmalarım oldu. Şiir okumayı, şiir yazmayı, şair ve yazarları takip etmeyi seviyorum. Çocuk öyküleri ile ilgili de bir çalışmam var. Onu da resimli kitaplar halinde yayınlanmayı planlıyorum. Kısacası sanatın her dalına dokunmaya çalışıyorum.”
Ankara’dan ve başka şehirlerden yazar-şair dostlarla bir araya gelmenin önemine dikkat çeken Irgat, şu ifadeleri kullandı; “Bu tarz etkinlikleri birbirini ıskalamayan yüreklerin buluştuğu etkinlikler olarak tanımlıyorum. Çünkü birçok şehirden şair ve yazar bu etkinliğe davet edildi. Haliyle farklı şehirlerde yaşamını sürdüren ama sanatla, edebiyatla da uğraşan insanlarla bir araya gelmek mutlu etti beni. Aslında heyecanlandırdı. Buna benzer çalışmaların diğer şehirlerde de olmasını diliyorum. Böylelikle hem başka şehirdeki şiir, edebiyat seven insanlarla buluşuyorsunuz hem de bu anlamda çalışma vermiş değerli insanları tanımış oluyorsunuz. Bu güzel, kaliteli bir etkinlik.”