Yaza yaza kalemimde tüy bitti! Koronavirüsle mücadele günlerinde fedakarca görev yapanlar arasında özel bir yere sahip olan ‘sosyal hizmet çalışanları’nın çok önemli sorunları var. Konu, işkolunda yetki sahibi Öz Sağlık-İş Sendikası tarafından en üst makamlara kadar ulaştırılıyor, çözümü için takip ediliyor. Sendika, özellikle şiddet konusunda yaşanan sorunları üç bölümden oluşan bir rapor ile de somutlaştırdı.
Yaza yaza kalemimde tüy bitti! Koronavirüsle mücadele günlerinde fedakarca görev yapanlar arasında özel bir yere sahip olan ‘sosyal hizmet çalışanları’nın çok önemli sorunları var. Konu, işkolunda yetki sahibi Öz Sağlık-İş Sendikası tarafından en üst makamlara kadar ulaştırılıyor, çözümü için takip ediliyor. Sendika, özellikle şiddet konusunda yaşanan sorunları üç bölümden oluşan bir rapor ile de somutlaştırdı.
Bu raporda, “COVİD-19 salgınının etkisi ile ağırlaşan acil sorunlara ve çözüm önerilerine” dikkat çekiliyor. Rapor üç bölümden oluşuyor:
1-Genel Durum Tespiti…
2-Kadroya Geçiş ve Sonrasında Yaşanan Sorunlar…
3-Kurumlarda Yaşanan Sıkıntılar…
Bir garip sistem
Genel Durum Tespiti içinde yer alan, “Sabit vardiya sistemi tükenmişlik sendromu yaşatıyor” başlığının altını okuyunca görülüyor ki, “Ülkemizde Koronavirüsün (COVID-19) yayılmasıyla birlikte engellilerimizin, yaşlılarımızın, kadın ve çocuklarımızın bulunduğu sağlık ve sosyal hizmet kuruluşlarımızda, tedbir amaçlı olarak işyerinden ayrılmaksızın 7 gün, 10 gün, 14 gün, hatta bazı il ve işyerlerinde zaman zaman 30 güne varan sabit vardiyalı sisteme geçilmiştir.”
Bu giriş, vaziyete kızıp dosyanın kapağını kapatmayı gerektirecek kadar sinir bozucu olabilir ama sabredin!
İnsanlık dışı hal
“Personelin 24 saatin hiçbir diliminde ailesine/evine gitmesine imkân vermeyen sabit vardiya sistemindeki sıkıntılar sendikamız tarafından defalarca dile getirilmiş olmasına rağmen, sorunun çözümü bir yana daha da ağırlaşmış, 7 gün çalış 7 gün izin yap, 14 gün çalış 14 gün izin yap, 21 gün çalış 21 gün izin yap gibi farklı uygulamalar yüzünden hem işçiler arasında çalışma barışı bozulmuş, hem de binlerce işçi, ailesi ile birlikte mağdur olmuştur.”
(2 yaşındaki çocuğunu 10 yaşındaki bir başka çocuğuna emanet ederek aralıksız çalışan bir personelin yaşadığı durum en anlaşılabilir örneklerden birisidir.)
Görüldüğü gibi aileyi saran ve sarsan bir sıkıntı söz konusu. Uygulamanın bireysel yansımaları ise kolay göze alınıp tahammül edilecek türden değil:
“Bu süreçte işçiler, çalıştıkları kurumlarda kendileri için insan onurunu zedeleyen dinlenme mekanlarında hayatlarını idame ettirmektedir. Bu dinlenmeler, insanî yaşam koşullarından uzak, devlet güvencesinde bakım altında olan yaşlı, çocuk, engelli ve kadınların bulundukları yerlerde, yer yer koridor veya toplantı salonlarında kurulan yataklarda, yastık veya süngerler üzerinde olmaktadır.”
Vahim tespitler
Emekçiler, çoluğun/çocuğun ekmek parası diyerek gayri insani duruma katlanıyor ama bakın ne oluyor sonra:
“Sosyal hizmet çalışanlarının çalışma ve işyerinde dinlenme koşullarındaki bu olumsuzluklar, pandemi sürecinin de uzaması ile birlikte birçok sosyal hizmet işçisinin tükenmişlik sendromu yaşamasına neden olmuş, işçilerin bir kısmı antidepresan ilaçlar kullanmaya başlamışlardır…”
Tüm bunların sebebi ne derseniz: Sağlık ve sosyal hizmet kuruluşlarındaki personel yetersizliği… Bu yetersizlik bugünkü şartlarda giderilmeyecekse ne zaman giderilecek. Sanmıyorum ama bir duyarsızlık varsa hatırlatmak istiyorum:
“Psikolojik olarak kendilerini ailelerine karşı yetersiz hissettiren bu çalışma biçimi yüzünden pek çok işçi depresif davranışlar gösterdiğini, bir kısım işçi de intiharın eşiğine geldiğini ifade etmişlerdir.”
Bakanlık görmeli
Sosyal hizmet işçilerinin çalışma koşullarına ilişkin sıkıntılar, salgın sürecide daha da ağırlaşmıştır. Öyle ki: “Öz Sağlık-İş Sendikası olarak özellikle toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde defalarca gündeme getirilmesine, raporlar sunulmasına, ilgili Bakanlık ve birimlere resmi yazılar yazılmasına ve basın açıklamaları yapılmasına rağmen; Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız ısrarla 24 saatlik çalışmanın sadece 11 saatinde çalışıldığı gibi bir iddia ortaya koymuş, bu görüşünü de tüm taşraya bildirerek, işyerinde aralıksız geçirilen 24 saatlik sürenin sadece 11 saatini dikkate alarak kalan süreleri çalışmadan saymamıştır.”
Hal böyle olunca, sosyal hizmet işçileri bırakın ek ödeme almayı, yaptığı çalışmanın karşılığını ve bundan doğacak fazla mesai ücretini dahi alamıyor. Tüm bunlara rağmen işinin başında olan, fedakarca çalışmaya devam eden insanlara reva görülenler, yazılıp söylenenler Bakanlık tarafından dikkate alınmalı ve acilen çözüm bulunmalıdır.
Aksi takdirde bu tükenmişlik sendromu tehlikeli gelişmelere yol açabilir, maazallah.