Dönüp arkamıza bakarsak ne çok şair, aşık, abdal görürüz şu topraklarda. Öyle topraklardır ki bu anadolu; tarifsiz acıların, eşsiz sevdaların, tanımsız mutlulukların yeridir. Kimi zaman zorunlu bir göç esnasında düşen yaş, bazen bereketli bir hasatın ardından sevinç naralarını en güzel burada duyarsınız. Öyle de içlidir ki insanı illa yaşamaya gerek duyulmaz. Kesinlikle bir türküyle bir, bir şiirle iletilmiştir. Unutulmasın için.

Dönüp arkamıza bakarsak ne çok şair, aşık, abdal görürüz şu topraklarda. Öyle topraklardır ki bu anadolu; tarifsiz acıların, eşsiz sevdaların, tanımsız mutlulukların yeridir. Kimi zaman zorunlu bir göç esnasında düşen yaş, bazen bereketli bir hasatın ardından sevinç naralarını en güzel burada duyarsınız. Öyle de içlidir ki insanı illa yaşamaya gerek duyulmaz. Kesinlikle bir türküyle bir, bir şiirle iletilmiştir. Unutulmasın için.

Eğer bu topraklarda yaşayan büyük ustaları saymaya kalksak bitirmemiz bile bir roman olur. Ama öyle birisi vardır ki onu da heralde önsöze yazarız.

Bugün onun hakkında yapılmış güzel bir projeyle karşılaştım. Türkiye’nin nadide rock gruplarından Duman’ın kurucularından ve aynı zamanda solisti Kaan Tangöze tam da kendisi gibi bu topraklara yürekten sözler dökmüş Mahsuni Şerif’in türkülerinden bir albüm kaydetmiş.

Her şarkı özenle seçilmiş, her şarkı duru bir şekilde karışıklığa mahal vermeden sadece duygunun odak olduğu bir biçimde kaydedilmiş. Aranjeler asla kendi yolundan şaşırmamış türküleri. Sessiz sedasız bir Mahsuni doğmuş tekrar elinde sazıyla.

Genelde bu tip işler oldukça handikaplı olsa da Kaan Tangöze yakışanı en layıkıyla yapmış. Güzel yaratmış. Yaratan ustasına saygıda kusur etmemiş.

Şimdi onun dilinden bir sürü yürekte daha Mahsuni adı çınlamak üzere. Ellerine sağlık Kaan Tangöze.