Mustafa Ertekin’in “YEMLİHA ABİ/Yarpuz’un Tarihi ve Kültürü Işığında” isimli kitabını okudum. Bazı değerler zamanında derlenmeli ki...
Mustafa Ertekin’in “YEMLİHA ABİ/Yarpuz’un Tarihi ve Kültürü Işığında” isimli kitabını okudum. Bazı değerler zamanında derlenmeli ki yarınki kuşaklara eksiksiz ve değerinde aktarılsın. Bugüne kadar pek çok değer derlenerek aktarılmıştır bundan asla şüphem yok. Şüphemin olmadığı bir şey de aktarılamayanlar, belki bir mezrada, bir köyde, kasabada ya da ulaşılamayan herhangi bir yerde. “Örneğin benim babaannemin pek çok Yergi/Hiciv türünde demeleri vardı. O yıllar benim çocukluk, daha sonra da gurbette olduğum yıllarımdı. Hala pişmanlığını duyarım. Bugün duyanlardan ve akıllarında kalanlardan derlemeye çalışsam da ele avuca gelir bir şey yok denecek kadar az.”
“Akasyalar doğduğum ve yaşadığım yerlerde Mayıs sonlarında çıkardı, yani doğduğum ayda. Mayıs ayı baharın hoşça kal dediği günleri temsil eder. Akasya, iğde ağacına el verir…
İğde çiçekleri ise yazın geldiğini duyurur, mayıs sonu haziran başı gibi ortaya çıkardı. Babamı iğde çiçekleriyle anmamın nedeni eve her gelişinde iğde çiçekleriyle gelmesi miydi, yoksa çok sevdiği iğde kokuları arasında Haziran’da toprağa yürümesi miydi, bilemiyorum…
İşte hayat doğumla ölüm arasında, akasya çiçeğinin iğde çiçeğine el uzatma süresi kadar kısa ama bir o kadar da değerli…”
Tam da bu nedenle; belki de! Yaşadığımız deprem felaketinde birçoğunu kaybettiğimizi de hesaba katarsak; “Göksun-Sarız-Yarpuz-Elbistan” çanağındaki ozanların ve tanıkların birikimlerini, izlenimlerini ve deneyimlerini, Mustafa Ertekin’in derlemesine kendi tanıklığını ve değerlendirmelerini de katarak “YEMLİHA ABİ”’ye aktarması, dolayısıyla yazılı hale getirmesi gerek zamanlama gerekse edebiyat adına çok ama çok değerli bir çalışma.
Sevgili dostum, Mustafa Ertekin YEMLİHA ABİ’yi adıma imzalarken, imzasının üst kısmına şu dizeleri taşımış Yemliha’dan.
“Gerçeklere yalan katma düz olsun
Yalpa yapma sevenlerin az olsun
Yemliha’dan yaradana naz olsun
Müslüman olmadan gitti desinler”
Bu dizeleri buraya almamın nedeni biraz da günümüzde mezhep ayrılıklarını ranta ve Oy’a dönüştürmek için insanları ayrıştırmaya çalışanların “Göksun-Sarız-Yarpuz-Elbistan” çanağından ve Anadolu’nun pek çok yerinde yaşayan halkların kardeşliğinden ders çıkarsınlar diyedir. Kitabın giriş kısmından, Ozanlık geleneğinin ve hoşgörüsünün gereği/gerçeği olan bir bölüm aktarmak istiyorum.
…
“Bu topraklar Pınarbaşı-Göksun aksından, Sarız-Kırkısrak-Tanır’dan ve Gürün’den Afşin’e; Darende Yeniköy’den Elbistan ve Afşin’e, Akçadağ Kürecik’ten Elbistan’a, Nurhaklar’dan Ekinözü’ne ticari, kültürel ve göç yollarıyla beslenen bir havzadır. Avşarlar, Çerkeşler ve Kürtlerin yoğun olarak göçüp yerleştiği köylerle doludur, dağların vadilerle ovaya uzanan kolları. Ermenilerin her yerde izleri de cabası. Nakşilerle, Alevi ve Bektaşilik’in farklı renkleriyle boyanmış bu çanak. Genellikle orman köylerinde Çerkeşler; dağlık ve nispeten merkezi otoriteden uzak bölgelerde Alevi Kürtler; ovalık bölgelerde Türkler mesken tutmuştur. Arada hepsinin bir arada olduğu köyler de yok değil, Berçenek gibi.
…
Afşin’in Alemdar Köyü’nden dini şiirleriyle tanınan Kul Hamit’in Alevileri yeren şiiri Sarız-Kırkısrak’ta İbreti’de, Erzincan’da Davut Sulari’de yankı bulmuştur. Sözlü-sazlı edebiyat bu kadar da etkileşimli ve güçlüdür bu topraklarda. Akşam toprağa diktiğin dalın, serptiğin suyun saza deyişe dönüştüğü bir iklimi barındırır bu bölge…
Babai ve Kalender Çelebi İsyanlarına komuta merkezliği yapmış toprakların mekanıdır. Şah İsmail’le Hacı Bektaşi Veli’nin, Nesimi’nin ayak izlerinin birbirine karıştığı topraklardır. Yavuz Selim’in bu ayak izlerine kılıç çaldığı yerdir bu bölge.
Hacı Bektaşi Veli’nin Sulucakarahöyük’e gelmeden göç yolunda kırk gün kalıp erbain çaldığı yeri, Eshab-ı Keyf’i içinde barındırır bu bölge. Eshab-ı Keyf ki, Hıristiyanlık ve Müslümanlık öncesinden beri kendini Tanrı yerine koyan iktidarlara itiraz edenlerin temsilidir. Yemlihaların diyarıdır.”
YEMLİHA ABİ’de kimler yok ki; “Aynı iklimlerde farklı biçimlere, kokulara bürünmüş farklı çiçeklerin aynı evlekte ve uyumda durması, iklim değiştikçe her birinin yeni formlara ulaşması ama aynı zamanda o uyumu sürdürmeye çalışması. Nasıl anlatılır ki, sürekli iklimi değişen bu ülkede bir Yemliha. Yemliha’daki Maluli, Cırık Baba, Şakir Baba, Perişan Güzel, Mahzuni, Maksudi, Serabi, Aladeli, Afe Ana, Umut Hüseyin, Kul Hasan ve diğerleri… Ya da onlardaki Yemliha.”
Ozanların anlatıldığı, özellikle de adını Yemliha’dan alan bu kitaptan söz ederken bir Yemlih şiirini de okuyanlarımla paylaşarak yazımı bitirmek isterim.
“Gel sevdiğim şair Şerif bir olak
Bir olmayan ikilikten çıkamaz
Kışın kahrı çekilmezse burada
Baharda kokuşan güle bakamaz”
“Ey sevdiğim seven Şerif ve Arif
Sevgiler ölçülmez naz olmayınca
Yetişilmez bu sevginin peşinden
Çoğunun elinden az olmayınca
Karga değil miydi o necis yiyen
Hacı olamaz ki benliğe uyan
İçini dinleyip Nun sesi duyan
Duyup bülbül sesi haz olmayınca
Mazi oldu Berçeneğin sabanı
Sorar mısın Cırıklar’dan obanı
Bence herkes sever sefil babanı
Sert anandan gelin söz olmayınca
Yemliha Şerif’e bende ol yeter
Karışsan sellere istersen tutar
Sözden değil seni özden de satar
Yakmaz cehennemden köz olmayınca
Şimd de kısaca, Mustafa Ertekin’i kendi kaleminden tanıyalım;
DTCF İngiliz Edebiyatı mezunu olan Mustafa Ertekin, fotoğraf yolculuğuna 1993’te AFSAD’da başladı. 30 yıldır AFSAD üyesidir. AFSAD içinde GAP proje sorumlulukları, YK üyeliği, eğitmenlik, danışma kurulu üyeliği yaptı. 2011-15 arası 4 yıl da AFSAD Yönetim Kurulu Başkanlığı yaptı. Çeşitli belgesel fotoğraf çalışmalarında proje sorumlulukları ve fotoğrafçı olarak yer almış, Ölüdeniz Fotoğrafçılar Buluşmalarında organizasyon sorumluluğu görevini üstlenmiştir. 5 yıl Uluslararası Malatya Fotokamp Genel Koordinatörlüğü yaptı. 2021 ve 2022’de de Afşin 1. Ve 2. Ulusal Fotokampları’nın genel koordinatörlüğünü yapmıştır. 2022’de oluşturulan BİNFOT’un (Binboğalar Fotoğraf Yolcuları Topluluğu) kurucu üyelerindendir.
“Fotoğrafça” fotoğrafın kendine özgü yapısının öne çıkarıldığı bir sunumudur. “Duvar Dediğin Yaşamın Kaydıdır”, “Kayaköy’ün Ruhu”, “Yașamdan; Ağaçça” adlı fotoğraf çalışmaları ve “Aladağlar’ın Işığında” adlı TRT belgeselinin metin yazarlığı önemsediği işleri arasındadır.
Yayınlanmış üç kitabı bulunmaktadır. “Yemliha Abi” ve “ALADELİ-Kimim Ben Hatırlat Bana” yazarın imzasını taşırken, “Maraş Katliamı” kitabının ortak yazarları arasındadır. Fotoğraf eğitmenliği, fotoğraf gezi rehberliği yapan Ertekin, fotoğrafın görsel bir şiir olduğuna inanmakta, bu yaklaşımla fotoğraf üretmeye çalışmaktadır. “Anlam bulmak” için doğrudan fotoğraf yaptığı gibi “Anlam yaratmak” için deneysel fotoğraf da yapmayı sürdürmektedir.