Yaşam

KESK alternatif “TİS Masası” kurdu

Grev hakkı talebiyle alternatif toplu sözleşme masası kuran KESK, yoksulluğa karşı ortak mücadele çağrısını yineledi.

EBRU APALAK

2026-2027 yıllarını kapsayan toplu sözleşme görüşmeleri sürerken Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) 4 Ağustos’ta Ankara’da Çankaya Belediyesi’nin önünde alternatif toplu sözleşme masası kurdu. KESK’e bağlı 11 sendikanın temsilcileri ve üyeleri burada bir araya geldi. Konfederasyon, kamu emekçilerinin özlük, sosyal ve mali haklarını geliştirmek için mücadele etmeyi sürdüreceklerini belirtti. KESK, 2001’de yürürlüğe giren 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Yasası’nda grev hakkının yer almamasına bir kez daha tepki gösterdi. Yoksulluk sınırının 86 bin TL olduğunu hatırlatan KESK, en düşük kamu emekçisi maaşının 85 bin TL olması talep etti. KESK üyeleri “Rakamlar yalan, yoksulluk gerçek”, “Devlet güdümlü sendikaya hayır”, “Sefalete teslim olmayacağız” sloganlarını attı. Tüm Emeklilerin Sendikası üyeleri de açıklamaya katılarak KESK’e destek oldu.

“İŞVEREN İLE SENDİKA ARASINDA BİR AYRIM KALMADI”

İlk konuşmayı Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) Genel Başkanı Kemal Irmak yaptı. Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi’nin verilerini aktardı. Türkiye İstatistik Kurumu ile Enflasyon Araştırma Grubu’nun verilerini karşılaştırdı. Irmak, Ocak 2013’teki ekonomik koşulları örnek göstererek 2500 TL’lik öğretmen maaşıyla 130 bin TL’ye ev aldığını ve 52 ayda ödediğini anlattı. 2025’te aynı evi 78 maaş karşılığında almanın mümkün olabileceğini kaydetti.

Ocak 2025’te en düşük memur maaşının 50 bin 503 TL olduğunu, bu maaşın yüzde 62’sinin ev kirasına gittiğini hatırlattı.

Irmak, Memur Sendikaları Konfederasyonu (Memur-Sen) ve Hakem Heyeti’nin görüşmelerdeki rolünü şu sözlerle eleştirdi:

“Ali Yalçın yüzde 88 istedi. Aslolan bunu istemek değil bunu gerçekleştirebilmek. İşin öyle oyununu bulmuşlar ki. Bu 4688 sayılı yasada grev hakkı yok. ‘Bu kadar istiyoruz ama siz ne verirseniz kabul ederiz.’ diyor. Çünkü işveren ile sendika arasında artık bir ayrım kalmamış durumda; bu nedenle mecburlar. İkisinin suyu da aynı yere akıyor. Bunlardan gerçek toplu sözleşme beklenmesi mümkün değil. 4688 sayılı Yasa, grevli, toplu sözleşmeli gerçek bir Sendika Yasası’na dönüşmediği sürece asla mümkün olmayacak. İstenmiyor. Oyun belli. Hakem Heyeti ‘Biz istedik vermediler.’ diyor. Yıllardır toplu sözleşmeyi imzalıyorsun. Madem böyle, Sendika Yasası’nın bu hâliyle bir toplu sözleşmeye oturmuyoruz.”

Irmak, emeklilerin taleplerine de değinerek, tüm yan ödemelerin emekli taban aylığına yansıtılması gerektiğini belirtti.

“ORTAK MÜCADELE YÜRÜTMEK ZORUNDAYIZ”

Irmak’ın ardından Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası (BTS) Genel Başkanı Tonguç Özkan söz aldı. Özkan, toplu sözleşme masasındaki sendikalarla KESK’e bağlı sendikaların büyük ölçüde aynı olduğunu ancak taleplerinin karşılanmadığını ifade etti. 4688 sayılı Yasa’nın grev hakkı içermemesini eleştirdi. Memur-Sen’e 14 yıl, 7 dönemdir yetki veren kamu emekçilerine şöyle seslendi:

“Sizlere rağmen bizler bir şey yapamayız. Başta insanca yaşamak olmak üzere kendi taleplerimizi, sosyal haklarımızı kazanabilmek için birlikte mücadele etmek zorundayız. Birlikte, dayanışmayla ve cesaretle ortak bir mücadele yürütmek zorundayız. Kamu emekçileri kendi sorunlarına, kendi taleplerine sahip çıkmadığı zaman, bütün işi yetkili yandaş sendika Memur-Sen’e bırakırsa sekizinci dönemin sonunda yine büyük kayıplarla karşı karşıya kalacaktır. O yüzden tüm kamu emekçilerine ve masada bulunan tüm sendikalara çağrıda bulunmak istiyorum: Taleplerimiz karşılanmadığı zaman birlikte, ortak bir mücadele yürütmek zorundayız.”

YAPI-YOL SEN, AFAD ÇALIŞANLARI İÇİN TAZMİNAT VE ERKEN EMEKLİLİK İSTEDİ

Yol, Yapı, Altyapı, Tapu ve Kadastro Emekçileri Sendikası (Yapı-Yol Sen) Genel Başkanı Gültekin Narinli, memurların yoksullukla mücadele ettiklerini belirtti. Narinli, “Sözün bittiği bıçağın kemiğe dayandığı yerdeyiz. Kamu çalışanları ve bütün emekçiler derin bir yoksulluğun pençesinde inim inim inletiliyor.” dedi. KESK’in taleplerini iş yerleri ve meydanlarda dile getirmeye devam edeceklerini belirtti. Yapı-Yol Sen’in Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nda (AFAD) örgütlü olduğunu söyleyen Narinli, AFAD çalışanları için taleplerini şöyle sıraladı:

“AFAD, kurumsal yapısıyla adeta bir afet hâline gelmiştir. Her türlü felakette insanüstü çaba harcayan AFAD personelinin insanca yaşanacak ücrete kavuşması için AFAD tazminatı talep ediyoruz. AFAD’ın merkez ve taşra teşkilatında çalışan tüm kamu emekçilerine çalıştıkları her 360 gün için 90 gün fiili hizmet zammı yani erken emeklilik talep ediyoruz."

“GERÇEK BİR TOPLU PAZARLIK MASASI YOK”

Tarım ve Ormancılık Hizmet Kolu Kamu Emekçileri Sendikası (Tarım Orkam-Sen) Genel Başkanı Serap Baysal, 86 talepleri olduğunu açıkladı. Toplu sözleşme görüşmelerinin 25 milyon kamu emekçisi ve emeklisini etkilediğini söyleyerek, gerçek bir toplu pazarlığın olmadığını şöyle ifade etti:

“Ortada gerçek bir toplu pazarlık masası yok. Grev hakkımız gasp edilmiş, Anayasa açıkça çiğnenmiş durumda. Toplu sözleşme masasında ‘tarihi kazanımlar’ adı altında 14 yıldır kamu emekçilerine dayatmalar yapılmaya çalışılıyor.”

“YOKSULLUK, SEFALET VE İRADESİZLEŞTİRMENİN BİR PARÇASI”

Son konuşmayı KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak yaptı. Koçak, hükümetin “emekçilere sırtını döndüğünü” söyledi. Hükümetle Memur-Sen arasındaki ilişkiyi şu sözlerle eleştirdi:

“AKP iktidarının yandaşlık ilişkisiyle geliştirdiği, hormonlu büyüttüğü konfederasyonların satış sözleşmelerindeki payları itibarıyla yaşadığımız yoksulluğun, sefaletin ve iradesizleştirmenin bir parçası olduğunu söylüyoruz.”