Gündem

“İş sağlığı ve güvenliği kâğıt üzerinde kaldı”

İş Sağlığı ve Güvenliği Federasyonu (İSAF) Başkanı Mehmet Şeyhmus Ensari, iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin kâğıt üzerinde kaldığını belirterek, “İSG bir angarya değil, yaşam hakkıdır.” dedi. Denetim yetersizliğine, kültür eksikliğine ve sistemsel sorunlara dikkat çeken Ensari, “Bu mücadele topyekûn olmalı.” çağrısında bulundu.

GONCAGÜL KONAŞ

İş Sağlığı ve Güvenliği Federasyonu (İSAF) Başkanı Mehmet Şeyhmus Ensari, iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin Türkiye'de kâğıt üzerinde kaldığını belirterek denetimsizlik ve hazırlıksızlık konularına dikkat çekti. Ensari, “İki bin on üçte yürürlüğe girdi. Dolayısıyla iki bin on üç yılını baz alırsak, aşağı yukarı on iki sene. On iki sene kamu ve az tehlikeli, elinde az çalışanı olan iş yerleriyle kamu da hep ötelenmişti bu yasa. Ama artık 2025 yılında ötelenmemeli.” dedi.

Ensari, küçük esnafın bu sürece hazırlıksız yakalandığını ifade ederek, “Küçük esnaf tepki gösteriyor. 'Ben kırtasiyeciyim, iki tane koli kafama düşse ne olur?' diyor. Ya da 'Muhasebeciyim, avukatım' gibi söylemler oluyor. Bakanlık da bu konuda bazı çalışmalar başlattı.” diye konuştu.

“İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ ANGARYA OLARAK GÖRÜLÜYOR”

İşverenlerin ve çalışanların iş güvenliği eğitimlerini ciddiye almadığını vurgulayan Ensari, “İşçiler eğitimi angarya, işveren üretim kaybı olarak görüyor. Halbuki faturası çok ağır oluyor. Gayrettepe’de 29 kişi yanarak öldü, haberinin mürekkebi kurumadı. 78 kişinin öldüğü yangını affedebilir miyiz?” diye sordu.

“YASAYI UYGULAYACAK BİLGİ BİRİKİMİ YOK”

Yasa kapsamında esnafa verilen eğitimlerin yeterli olmayacağını savunan Ensari, “İş sağlığı güvenliği mevzuatımızda otuz yedi otuz sekiz yönetmelik var. Okuma yazma bilen bir esnaf bu eğitimleri alırsa iş güvenliği hizmetlerini yürütecek. Bu kişi onlarca yönetmeliğin maddelerini nasıl işletecek?” dedi.

“RİSK DEĞERLENDİRMESİ UZMANLIK İŞİDİR”

Ensari, “Acil durum planını kim yapacak orada? Risk değerlendirmesini kim yapacak? Bugün her uzman bile yapamıyor. Spesifik bilgi ve tecrübe gerektiren bir iştir bu” diyerek risk analizlerinin ehil kişilerce yapılması gerektiğini vurguladı.

“DENETİM ZATEN YETERSİZ, MİLYONLARCA İŞYERİ NASIL DENETLENECEK?”

“Bakanlık kolay kolay kaza ya da şikâyet olmazsa az tehlikeli iş yerlerine gitmez. Zaten uygulamada yetersiz olan bir bakanlık milyonlarca işyerini nasıl denetleyecek?” diyen Ensari, yerel yönetimlerin sürece dâhil edilmesi gerektiğini savundu.

“16 MİLYON İŞ YERİ, 35 MİLYON ÇALIŞAN VAR”

Ensari, Türkiye'de kayıtlı 16 milyon iş yeri ve 35 milyon çalışan olduğunu belirterek, bu sayıya stajyerlerin, göçmenlerin, kaçak çalışanların ve çocuk işçilerin dahil olmadığını söyledi. “Ocak ayında iş kazasında hayatını kaybeden 78 kişi istatistiklere bile girmedi. Otelde çıkan yangın iş kazasıdır ama iş kazası meclisi almadı.” diye konuştu.

“YASA UYGULANMIYOR, STK’LARLA İLETİŞİM SIFIR”

Ensari, “Sivil toplum kuruluşlarından en uzak bakanlık Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı. Sahadaki profesyonellerden, akademisyenlerden, STK’lardan görüş alınmıyor. İçerideki müfettişlerden görüş alınıyor ve yönetmelik çıkarılıyor.” dedi.

“OSGB’LERİ DENETLEMEYİN DİYEN MİLLETVEKİLİ VAR”

“OSGB sahibi bir milletvekili, ‘Bu yıl OSGB’leri denetlemeyin’ dedi ve gerçekten de denetlenmedi. Sebep? Rant. Ceza puanı alacaklar, askıya alınacaklar. Denetim olmayınca kültür gelişmiyor.” diyen Ensari, bu durumun sistemsel bir sorun olduğuna dikkat çekti.

“İSG KÜLTÜRÜ ANAOKULDAN BAŞLAMALI”

Ensari, iş sağlığı ve güvenliğinin kültürel bir mesele olduğunun altını çizerek, “İş sağlığı ve güvenliği evlerimizde başlar. Bu bir kültürdür. Bakanlıklar yıllardır anaokulundan itibaren başlatacağız diyor ama hiçbir şey yapılmadı. Sadece proje bazlı, kısa süreli çalışmalar yapıldı. Bu topyekûn bir mücadele ile mümkün olur. Devlet örnek olmalı, lokomotif olmalı.” dedi.

“İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ YAŞAM HAKKIDIR”

İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı Ensari, Türkiye'nin iş kazaları ve meslek hastalıklarıyla mücadelesinde ciddi eksiklikler bulunduğunu söyledi. “İSG sadece işyerlerinde değil, hayatın her alanında olmalı. İş sağlığı ve güvenliği bir yaşam hakkıdır.” dedi.

Türkiye’nin bu alanda çok yol kat etmesi gerektiğine dikkat çeken Ensari, “Yangın bir kıvılcımla başlar. O ilk kıvılcım anında müdahale edilebilse, büyük felaketlerin önüne geçilebilir. Ancak işçinin bu müdahaleyi yapabilmesi için önce o eğitimi alması gerekir. Suçlu birey değil, onu eğitmeyen sistemdir.” ifadelerini kullandı.

“YILDA EN AZ 12 BİN KİŞİ MESLEK HASTALIKLARINDAN ÖLÜYOR”

İş kazalarının yanı sıra meslek hastalıklarının da Türkiye'de yeterince görünür olmadığını vurgulayan Ensari, “Eğer yılda 2 bin kişi iş kazalarından hayatını kaybediyorsa, bilin ki en az 12 bin kişi de meslek hastalıklarından ölüyor. Ama bu ölümler büyük oranda kayıtlara girmediği için görünmüyor. Türkiye'de uzun süre meslek hastalığından ölüm sıfır gösterildi. Çünkü kayıt yoktu.” dedi.

“İSİG MECLİSİ’NİN RAKAMLARINI EN AZ ALTIYLA ÇARPIN”

Devletin resmî verileri sağlıklı sunamadığını belirten Ensari, ellerindeki en somut verilerin İSİG Meclisi’nden geldiğini söyledi. Ancak bu verilerin de buzdağının sadece görünen kısmı olduğunu vurguladı: “Oradaki sayıları en az altıyla çarpmak gerekir. Çünkü birçok iş kazası bildirilmiyor, özellikle kırsalda, taşrada, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da bu olaylar yerelde çözüme kavuşturuluyor, üzeri kapatılıyor.”

“İKAM YILLARDIR KURULAMADI”

Ensari, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bünyesinde kurulması planlanan İş Kazalarını Araştırma Merkezi'nin (İKAM) halen hayata geçirilemediğini hatırlattı. “Bu merkezle iş kazalarının kök nedenleri araştırılacak, önleyici öneriler geliştirilecekti. Ancak yıllardır beklenen bu adım atılamadı.” diye konuştu.

“SADECE BELGE YETMEZ, KÜLTÜR GEREKİR”

İhracat yapan işletmelerin İSO 45001 gibi iş sağlığı ve güvenliği belgelerine sahip olduğunu ancak bunun çoğu zaman sadece formaliteden ibaret kaldığını belirten Ensari, şunları söyledi: “İş yerinde kaza olmuş mu? Yönetim sistemin nasıl? Bunlar yurtdışındaki alıcılar için önemli. Ancak sahada bu sistemlerin karşılığını görmemiz şart. Güvenlik kültürü kâğıt üzerinde değil, yaşamın içinde olmalı.”

“TOPLUM OLARAK TOPYEKÛN MÜCADELE ŞART”

İş sağlığı ve güvenliği alanındaki mücadelenin sadece çalışanların ya da uzmanların değil, tüm toplumun sorumluluğu olduğunu vurgulayan Ensari, “Bakanlığı da yalnız bırakmayacağız. Çünkü bu devlet bizim devletimiz. Bürokratlar değişir ama bu sistemin kalıcı olması gerekir. Hep birlikte topyekûn mücadele etmeliyiz.” dedi.

“İSG BİR YAŞAM KÜLTÜRÜDÜR”

Ensari son olarak, “İSG yaşamın her alanında olmalı. Evde, okulda, trafikte, iş yerinde… Yaşamamız için işimizin sağlıklı ve güvenli olması gerekir. Bir insan bin liralık emeği için hayatını kaybetmemeli. İş sağlığı ve güvenliği bir yaşam hakkıdır.” ifadelerini kullandı.