Avrupa Birliği’nin (AB) araştırma, yenilik ve teknoloji alanındaki en kapsamlı programı olan Horizon Europe (Ufuk Avrupa), sadece bir fonlama mekanizması değil; aynı zamanda kıtanın bilimsel gücünü, ekonomik direncini ve toplumsal refahını geleceğe taşıyan stratejik bir vizyon olarak öne çıkıyor. 2021-2027 yıllarını kapsayan bu dev program, 95,5 milyar avroluk bütçesiyle dünyanın en büyük sivil araştırma ve inovasyon finansman çerçevesi konumunda. Horizon Europe’un temel amacı; iklim değişikliğiyle mücadele, dijital dönüşüm, sağlık sistemlerinin güçlendirilmesi, sürdürülebilir ekonomi modellerinin desteklenmesi ve bilimsel mükemmeliyetin artırılması gibi öncelikler üzerinden Avrupa’nın küresel rekabet gücünü korumak ve geliştirmek.


Bilimsel Mükemmeliyet ve Yenilik Odaklı Ekonomi


Horizon Europe’un ilk ayağını “Bilimsel Mükemmeliyet” başlığı oluşturuyor. Bu kapsamda, Avrupa Araştırma Konseyi (ERC) aracılığıyla en iyi bilim insanlarına bireysel araştırma hibeleri sağlanıyor. Marie Skłodowska-Curie Eylemleri (MSCA) ise genç araştırmacıların hareketliliğini, kariyer gelişimini ve uluslararası iş birliklerini destekliyor. Böylece Avrupa, bilimsel yeteneklerini sadece kendi sınırları içinde değil, küresel düzeyde de güçlendirmeyi hedefliyor.


Bu stratejik yaklaşımın bir diğer ayağı, yenilik odaklı ekonomik büyüme. Horizon Europe, araştırma sonuçlarının sadece laboratuvarlarda kalmaması, ticarileşerek yeni ürün, süreç ve hizmetlere dönüşmesi için özel sektörle güçlü bağlar kuruyor. Özellikle KOBİ’lere (Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler) sağlanan fonlar, teknolojik girişimciliği teşvik ediyor. Avrupa İnovasyon Konseyi (EIC), bu süreçte öncü bir rol oynayarak, risk sermayesi yatırımlarına benzeyen hibelerle “yüksek etki potansiyeline sahip yenilikçi fikirleri” ticarileştirmeyi hedefliyor.
Bu yönüyle Horizon Europe, klasik bir Ar-GE fonlama programının ötesinde, Avrupa’da bilgiye dayalı bir ekonomi inşa etmenin en somut araçlarından biri haline geliyor.


Küresel Sorunlara Ortak Çözümler: Görev Odaklı Yaklaşım


Horizon Europe’un en dikkat çekici yönlerinden biri, “Missions” yani görev odaklı yaklaşım. Bu yaklaşım, toplumsal fayda sağlayacak büyük ölçekli hedeflere odaklanıyor. Beş ana görev alanı belirlenmiş durumda:
İklim Değişikliğine Uyum
Kanserle Mücadele
Sağlıklı Okyanuslar, Denizler ve Sular
İklime Dirençli Şehirler
Toprak Sağlığı ve Gıda Güvenliği
Bu görevlerin her biri, sadece bilimsel bir problem değil; aynı zamanda ekonomik, çevresel ve sosyal etkileri olan çok boyutlu bir dönüşüm sürecini temsil ediyor. Örneğin “İklime Dirençli Şehirler” misyonu, 2030 yılına kadar Avrupa’da en az 100 şehrin karbon nötr hale getirilmesini hedefliyor. Bu sadece çevre politikası değil, aynı zamanda kentsel yaşam kalitesi, enerji verimliliği ve yeşil istihdam konularında da büyük bir dönüşüm anlamına geliyor.


Horizon Europe bu hedefleri, üniversiteler, araştırma merkezleri, yerel yönetimler ve özel sektör arasında güçlü ortaklıklarla yürütüyor. Program, bu yönüyle Avrupa’nın bilimsel ve teknolojik kapasitesini “insan merkezli kalkınma” ilkesiyle bütünleştiriyor.


Türkiye ve Diğer Ortak Ülkelerin Katılımı


Türkiye, Horizon Europe’a “ilişkili ülke” statüsüyle tam katılım hakkına sahip. Bu sayede Türk araştırmacılar, girişimciler, üniversiteler ve kamu kurumları Avrupa’daki kurumlarla eşit şartlarda projelere başvurabiliyor. Türkiye’den birçok üniversite, sanayi kuruluşu ve teknoloji şirketi bu program kapsamında Ar-GE projeleri yürütüyor. TÜBİTAK’ın koordinasyonunda yürütülen destek mekanizmaları da Türk araştırmacıların proje başvurularını kolaylaştırmak için devrede.


Özellikle enerji verimliliği, akıllı ulaşım sistemleri, dijital sağlık, tarım teknolojileri ve yeşil dönüşüm gibi alanlarda Türk kuruluşlarının başarıyla aldığı projeler, Türkiye’nin Avrupa bilim ekosistemine entegrasyonunu güçlendiriyor. Bu iş birliği, yalnızca fon kaynaklarına erişim değil; aynı zamanda bilimsel diplomasi ve teknolojik ortaklık açısından da büyük önem taşıyor.


Avrupa’nın Geleceği: Yeşil, Dijital ve Dayanıklı Bir Kıta


Horizon Europe’un genel felsefesi, “yeşil, dijital ve kapsayıcı bir Avrupa” vizyonuna dayanıyor. Avrupa Yeşil Mutabakatı (European Green Deal) ile tam uyum içinde yürüyen bu program, karbon emisyonlarının azaltılmasından sürdürülebilir tarıma, döngüsel ekonomiden dijital dönüşüme kadar birçok politika alanına yön veriyor.


Bu kapsamda enerji dönüşümü projeleri, yapay zekâ tabanlı veri analitiği, kuantum teknolojileri, uzay araştırmaları ve biyoteknoloji gibi stratejik alanlara milyarlarca avroluk kaynak aktarılıyor. Özellikle iklim ve enerji başlıkları altında geliştirilen projeler, Avrupa’nın dışa bağımlılığını azaltırken, rekabetçi ve sürdürülebilir bir sanayi yapısı oluşturmayı hedefliyor.
Avrupa Komisyonu’na göre Horizon Europe, sadece ekonomik büyüme için değil; aynı zamanda toplumsal dayanıklılık için de bir araç. Pandemi, iklim krizi ve jeopolitik gerilimler, Avrupa’ya bilimin ve inovasyonun stratejik önemini hatırlattı. Bu nedenle program, bilimsel bilginin politika üretim süreçlerine doğrudan entegre edilmesini teşvik ediyor.


Sonuç: Bilgiye Dayalı Geleceğe Yatırım


Sonuç olarak Horizon Europe, Avrupa’nın bilimsel mirasını 21. yüzyılın gereksinimleriyle buluşturan bir vizyon projesi olarak tanımlanabilir. Bu program, yalnızca Ar-GE yatırımı değil; aynı zamanda geleceğin refah modeline yapılan bir stratejik yatırım niteliğinde.
Türkiye açısından bakıldığında ise Horizon Europe hem akademik hem de ekonomik anlamda Avrupa ile güçlü bağlar kurma fırsatı sunuyor. Üniversiteler, girişimciler ve kamu kurumları için bu program, uluslararası tanınırlık ve yenilik kapasitesini artırmanın en etkili yollarından biri.
Sonuçta Horizon Europe, bir fon programından çok daha fazlasıdır. O, Avrupa’nın bilgiye, bilime ve yeniliğe dayalı geleceğini şekillendiren büyük bir ortaklık projesidir.