DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Hasan Karal, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın dünyada hiçbir kurumun sahip olmadığı bir imkana sahip olduğuna dikkat çekerek, “Diyanet, haftada bir gün milyonlarca insanı aynı saatte, aynı mekanlarda buluşturma kudretine sahiptir. Bu güç ve imkan korkutan, dışlayan ve yargılayan bir dil için değil anlayan, kuşatan ve yol gösteren bir dil için kullanılmalıdır.” dedi.
“Cuma hutbeleri iyileştirici bir dil taşımalı”
DEVA Partili Hasan Karal, TBMM Genel Kurulu’nda 2026 Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi görüşmelerinde Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesi üzerine yaptığı konuşmada, Cuma hutbelerinin insanları baskılamak yerine onaran bir anlayışla hazırlanması gerektiğini söyledi. Cuma hutbelerinin yalnızca dini bilgi aktarmakla sınırlı kalmaması gerektiğini ifade eden Karal, “Hutbeler, çağın meseleleri karşısında İslam’ın merhametini, adaletini ve hikmetini görünür kılmalı, günlük hayatta yaşanan sorunlara iyileştirici bir yaklaşımla temas etmelidir.” diye konuştu.
“Din, insanı onarmak için gönderilmiştir”
Din hizmetinin özünün sevdirerek anlatmak olduğunu vurgulayan Karal, Kur’an’ın insanı zorlamak ya da bunaltmak için değil, ona yol göstermek için gönderildiğini hatırlattı. Karal,”Taha Suresi’nde Rabbimiz: ‘Biz Kur’an’ı sana sıkıntı çekesin diye göndermedik.’ buyurmaktadır. Din adamının görevi anlatmaktır, ama sevdirerek anlatmaktır. Din hizmeti, insanlara güven vererek yürütülmelidir. İşte bu dil ve yaklaşım eksik kaldığında, toplumsal alanda ciddi boşluklar ortaya çıkmaktadır.” ifadelerine yer verdi.
“Cami merkezli sosyal hayat bir zorunluluktur”
Karal, insanların sosyalleşme ihtiyacının fıtri olduğunu belirterek, bu ihtiyacın sağlıklı zeminlerde karşılanmaması halinde dini istismara açık alanların oluştuğuna dikkat çekti. Bu nedenle cami merkezli bir sosyal hayat anlayışının tercihten öte bir zorunluluk olduğunu belirten Karal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Camiler; sadece namaz kılınıp dağılan mekânlar olmaktan çıkarılmalı, ilk kuruluş gayesine uygun şekilde birer mektep ve irfan ocağına dönüştürülmelidir. Gençlere ve kadınlara yönelik faaliyetler, sohbet ve istişare ortamları, kütüphaneler ve sosyal alanlar, cami hayatının doğal bir parçası haline getirilmelidir. Bu yaklaşım hem dini istismara karşı en güçlü koruyucu mekanizma olacak hem de toplumsal çözülmeye karşı sahici ve kalıcı bir set oluşturacaktır.”
“Cami mimarisi medeniyet tasavvuruyla uyumlu olmalı”
Milletvekili Karal, camilerin fiziki yapısına da dikkat çekerek, günümüzde birçok camide alt katların ticari alanlara dönüştürülmesinin ve ibadethanelere erişimin merdivenlerle zorlaştırılmasının, özellikle yaşlılar ve engelliler için ciddi bir sorun oluşturduğunu söyledi. Bu durumun medeniyet tasavvurumuzla açık bir çelişki yarattığını belirten Karal, cami ihtiyacının ve mimarisinin Diyanet’in bilgisi ve izniyle belirlenmesi gerektiğini vurguladı. Karal, amaçlarının hayrı sınırlamak değil; ibadethanelerin vakarını, şehir estetiğini ve kurumsal sorumluluğu korumak olduğunu ifade etti.