Dünya 510.100.000 km²’lik bir alanda 8 milyon 700 bin türe ev sahipliği yapan Samanyolu’nun nadide bir gezegeni. 4,54 milyar yıldır kaybolmuş olan türleri de hesaba katarsak ne büyük bir anaçlıkla kimi zaman kızarak kimi zaman koruyarak yaşatmış bunca yaratılmışı.

Dünya 510.100.000 km²’lik bir alanda 8 milyon 700 bin türe ev sahipliği yapan Samanyolu’nun nadide bir gezegeni. 4,54 milyar yıldır kaybolmuş olan türleri de hesaba katarsak ne büyük bir anaçlıkla kimi zaman kızarak kimi zaman koruyarak yaşatmış bunca yaratılmışı.

Fakat şu günlerde ülkemizde bu bilgileri hiçe sayarcasına, sanki bu topraklar kimselere yetmezmiş gibi sokak hayvanlarına zulümlerden; onları bir şekilde hiçe sayılmasından konuşuyoruz.

Bu konunun aslında iki yüzü var. Hem bu hayvanların yaşama hakkı hem de bazılarının korku saçtığı konusu iki taraf yaratmış ve çözümü de imkansız hale getirmiş durumda.

Evet bu canlıların en az senin kadar yaşama hakkı var. Evet bu canlıların en az benim kadar bu habitata ihtiyacı var. Çünkü doymak bilmez biz insan oğulları yayılımını, şehirleşmeyi durdurmadığımız sürece canlılara da yaşayacak yer kalmadığından onları evsiz bırakmış olmanın verdiği sorumlulukla onlarla yaşamanın bir yolunu bulmak zorundayız. Her şeyden önce bunların asıl muhatapları belirlenmeli. Bunların sorumluluğunu hayvan severler ya da sadece belediyeler alamaz. Hangi konu olursa olsun bilimin önemi burada da tartışılamaz.

Geçtiğimiz pandemi dönemini aklına her saniye getirmeli ve doğanın dengesini gözeterek hareket etmek zorunda olduğunun da farkında olmalı.

Evet saldırgan sokak hayvanları var fakat bir insanın neden saldırgan olduğunu gerçek manada sorguluyorsak hayvanın da neden bu şekilde olduğunu anlayacak ve bunun önüne geçecek bir sistemle, tedaviyle hareket etmek bizim görevimiz. Evinin üzerine evlerimizi kurduğumuz, onların özgürlüklerini kısıtladığımız bu şehirlerde bir de umarsızca üstten bakarak onları kovmak, dışlamak hatta ve hatta ne yazık ki onları katletmek asla ve asla mümkün değildir; kesinlikle kabul edilemez.