EBRU APALAK
Ankara Ticaret Odası (ATO), 29 Nisan’da sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda iş dünyasının yeşil dönüşüm sürecine uyumunu desteklemek amacıyla “Karbon Fiyatlandırması ve Emisyon Ticaret Sistemi Paneli” düzenledi.
ATO Meclis Salonu’nda düzenlenen panelin açılış konuşmalarını ATO Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran, Ticaret Bakan Yardımcısı Mustafa Tuzcu, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu Başkanı Dr. Hasan Özçelik, İklim Değişikliği Başkanı Prof. Dr. Halil Hasar ve Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Nevzat Saygılıoğlu yaptı.
“ADİL, KADEMELİ VE DESTEKLEYİCİ BİR YAKLAŞIM BENİMSENMELİ”
Başkan Baran, karbon fiyatlandırma ve Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) gibi mekanizmaların uygulanmasının KOBİ’lere yük getirmesiyle üretim kapasitesinde daralma, rekabet gücünde azalma ve istihdamda gerileme gibi olumsuz sonuçlar ortaya çıkabileceğini belirtti. “Çevresel hedeflere ulaşırken ekonomik istikrar da gözetilmeli.” dedi.
Paris İklim Anlaşması’yla ülkelerin sera gazı emisyonlarını azaltma hedeflerini ortaya koyduğunu kaydetti. Karbon fiyatlandırma ve ETS’lerin “Kirleten öder” ilkesiyle uygulandığını vurguladı. Türkiye’nin 2024’te Avrupa Birliği’ne (AB) 108,5 milyar dolarlık ihracat yaptığını söyledi. Baran, 1 Ocak 2026’da yürürlüğe girecek Sınırda Karbon Düzenlemesinin özellikle demir-çelik, çimento, tekstil gibi sektörleri derinden etkileyeceğini ifade etti. Düzenlemenin mevcut ekonomik zorluklar altında işletmelere ek mali yükler getirilmesinin ciddi riskler doğurabileceğine dikkat çekti. “Yeni düzenlemelerin tasarlanmasında mutlaka adil, kademeli ve destekleyici bir yaklaşım benimsenmelidir.” dedi.
“KARAR VERİCİLERİN HAZIRLIK YAPMADIĞI AÇIKTI”
Panelin her iki oturumunun yürütücülüğünü Yeminli Mali Müşavir, Gedik Üniversitesi Öğretim Görevlisi Nazmi Karyağdı üstlendi. Karyağdı, 15 Nisan’da geri çekilen İklim Yasası ile ilgili konuştu. Meclis’teki tartışmaları izleyen Karyağdı, “Karar vericilerin hazırlık yapmadığı açıktı. Geri çekilmesi olumlu bir gelişme oldu.” dedi.
Panele Ticaret Bakanlığı AB Tek Pazar ve Yeşil Mutabakat Dairesi Başkanı Gülizar Yavaş, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu Sürdürülebilirlik Standartları Dairesi Başkanı Gülşah Günay, Vergi Konseyi Başkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Emre Akın, Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı Vergi Müfettişi Hasan Kiraz konuşmacı olarak katkıda bulundu.
“ABD İLE ÇİN, MUTLAKA DEVREYE GİRMELİ”
Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Dr. Hakan Üzeltürk, “Karbonun Dünyaya Yıldızlararası Yolculuğu: Karbon Vergisi” başlıklı bir sunum yaptı. Maliye Hesap Uzmanları Vakfı üyesi Prof. Üzeltürk, ABD, Çin ve Hindistan’ın dünyada en fazla karbon emisyonuna yol açan ülkeler olduğunu söyledi. Dünyada söz sahibi olan ABD ile Çin’in öncülüğünde karbon emisyonunun önlenmesi için bir şeyler yapılması gerektiğini, AB’nin idealist olduğunu belirtti.
“Karbon salınımının önlenmesi konusunda sadece AB bünyesinde yapılan birtakım çalışmalar yeterli olmayacak. ABD ile Çin’in mutlaka devreye girmesi lazım” diye konuştu. Çin’in Karbon Vergisi (fosil yakıtların yakılması sonucunda ortaya çıkan karbondioksit ve diğer sera gazı emisyonlarını azaltmak amacıyla uygulanan bir çevresel vergi türü) gibi vergilere sıcak baktığını, ihracattaki pazar payını kaybetmemek için dengeleri gözettiğini kaydetti.
“MUTABAKATSIZ KONULAR SORUNLARA YOL AÇIYOR”
Üzeltürk, karbonun vergi ve ETS yoluyla fiyatlandırılacağını ifade etti. Otuz dokuz ülkede alınan Karbon Vergisi’ne dair, “Dünyada bugün en çok uygulanan vergi, Karbon Vergisi. Ülke sayısı olarak ETS’den fazla uygulanıyor” dedi. Geri çekilen İklim Yasası teklifini şöyle değerlendirdi: “İçinde eksiklikler vardı. Muhalefet başka bir şey, çevre grupları başka bir şey söylüyordu. Teklifi hazırlayan partinin grubu da istemiyor. İlginç bir şey. Her grup karşı. Tüm vergi kanunlarında olduğu gibi bunların mutabakatla geçmesi lazım. Mutabakatsız hassas konular bu tür sorunlara yol açıyor. Vergi de bunlardan bir tanesi. Mutabık olduğumuz takdirde çok kolaylıkla bir Karbon Vergisi çıkabilir.” ABD’de 27 Nobel ödüllü ekonomistin imzasıyla yayınlanan, 3500 ekonomistin desteklediği bildirgede Karbon Vergisi’nin gerekli ölçek ve hızda uygulanabilecek en uygun maliyetli yöntem olarak yer aldığını aktardı.
“ETS, KARBON VERGİSİ’NDEN DAHA ZOR”
Karbon Vergisi’nin uygulanmasının zorluğuna dikkat çeken Üzeltürk, şu ifadeleri kullandı:“ETS, Karbon Vergisi’nden daha zor. Uygulayacak makamların etki ve yetkilerini, sistematik olarak böyle bir kurumsal yapıyı hazırlamak çok kolay değil.” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2030’a kadar karbon emisyonunu yüzde 21 oranında azaltılacağı yönündeki sözlerini hatırlattı. “Bununla ilgili neler yapılıyor?” diye sordu. Yüzde 21 hedefinin yüksek bir oran olduğuna ve ulaşılabilir bir hedef olup olmadığına işaret etti.
Türkiye’nin dünyada emisyonda ilk 20 ülke arasında yer aldığını anımsattı. “Bir an önce önlem almamız lazım. Şirketlerin de bu konuda kendilerini yenilemeye başlaması lazım.”dedi. Karbonun fiyatlandırması bakımından salınan zararlı kısmın hesaplanması için bir mekanizma ve iyi denetim şartıyla beyan sistemi oluşturulması gerektiğini kaydetti. Vergi olarak konulduğunda diğer vergilerdeki hataların yapılmaması ve gelirin değil çevreningözetilmesi gerektiğinin altını çizdi.
“İKLİM YASASI, ETS’DE ANA ÇERÇEVEMİZ”
Üzeltürk’ün ardından İklim Değişikliği Başkanlığı Karbon Fiyatlandırma Dairesi Başkanı Eyüp Kaan Moralı sunum yaptı. Moralı, “Türkiye ETS ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması” başlıklı sunumunda Başkanlığın İklim Yasası taslağının teknik çalışmalarını tamamladığını, çerçeve yasa taslağı hazırladıklarını söyledi.
Dünyada Karbon Vergisi ve ETS’nin farklı şekillerde uygulandığını belirtti. Otuz sekizETS’den 373 milyar dolar gelir elde edildiğini, yüzde 24’ü fiyatlanan emisyonların yüzde 18’inin ETS’den, yüzde 6’sının ise Karbon Vergisi’nden geldiğini aktardı. Karbon fiyatlandırma sisteminin ekonomik koşullara, azaltım olanakları ve finansal olanaklara erişime göre tasarlanması gereken bir süreç olduğunu kaydetti. İklim Yasası’na ilişkin şöyle konuştu: “Ana amaç yeşil dönüşümün sağlanması. Ülkemizde İklim Yasası, ETS’de ana çerçevemiz. Çünkü tahsisatın yasal niteliği, bu piyasanın nasıl kurulacağı ve işleneceği, yaptırımların ne olacağı şu anda hiçbir kanunda yok. ETS uygulaması açısından bir kanun değişikliği ya da İklim Kanunu gerekiyor.”
“TÜM MEVZUAT, SEKTÖRÜMÜZÜ 2053 NET SIFIR EMİSYON HEDEFİNE ÇIPALIYOR”
Panelin ikinci oturumunda sektör temsilcileri konuşmacı olarak yer aldı. Türkiye Çimento Sanayicileri Birliği Çevre ve İklim Değişikliği Müdür Canan Derinöz Gencel, enerji yoğun sektörleri temsilen Bakanlığa görüşlerini sunduklarını ve Bakanlık yetkilileriyle görüştüklerini aktardı.
Türkiye’nin 2038’e dek büyümesini sürdüreceğini ancak emisyonların azaltılması gerektiğini, bunun için ellerinden geleni yapacaklarını belirtti. Gencel, “Bütün mevzuat, sektörümüzü 2053 net sıfır emisyon hedefine çıpalıyor. Öte yandan referans noktası oluşturuyor.” dedi. Türkiye'nin, ileri teknoloji yatırımlarında yüksek maliyetler nedeniyle zorlandığını belirtti. AR-GE çalışmalarının az olduğuna işaret ederek, “Bebek adımlarıyla yürüyoruz.” dedi.