Ulucanlar Sanat Sokağında Yontu Ustası Nevzat Özbay' ın eserleri geçmişte yaşadıkları ve gelecek için düşlediklerinin özeti gibi adeta; “Neyi düşünüyorsam dışavurumum odur” diyor..” Ben düşüncelerimin pratiğini yaşarım..”
Ahşaba hayat veren sanatçı Nevzat Özbay
Bu hafta, Ankara Ulucanlar Sanat Sokağındaki Yontu Atölyesinde birbirinden değerli sanat eserleri üreten adeta ahşaba hayat veren bir üstadın konuğu olduk.. Ahşap Oyma sanatçısı Nevzat Özbay.. Çocukluğundan beri ahşapla içli dışlı olmuş, hayatın birçok zorluklarını göğüslerken bile eserler vermiş bir koca çınar.
.jpg)
Kayseri – Pınarbaşı’ da ailenin onbirinci çocuğu olarak dünyaya gelen Nevzat Usta’ nın çocukluğu Uzunyayla Platosunda, geniş bozkırlarda geçti. Aslında Kafkas – Çerkes kökenli olan Nevzat Usta’ nın ataları 1864 yılında ata topraklarını terk edip Kayseri’ ye yerleşmişler.

Ahşapla tanışmasının nasıl olduğunu sorduğumda, gözleri daldı; “ Bizim çocukluğumuz kırsalda, köyde geçti, 50’ li yılların kapalı ekonomisinde herkes biraz ustadır, herkes kendi işini yapar, arabanızın tekeri kırılır, kendiniz yaparsınız, evinizin tamire gereksinimi vardır siz tamir edersiniz, keseriniz, destereniz, rendeniz daima elinizin altındadır.” Nevzat Usta’ nın babası, 1940 yılında başladığı Köy Enstitüsü eğitmenliğinden 1952 yılında ayrılarak el sanatları ve çiftçilikle uğraşmaya başladı. Ahşap oymacılığında babasından çok etkilenen Özbay ; “ Evde her türlü alet ve malzeme vardı, okuma yazmayı öğrenmeden destere, keser, çekiç kullanmayı öğrendim, okuyup yazma ve teori sonradan geldi, pratik ve teori bir araya gelince de usta olduk” diye devam etti..

Nevzat Özbay, hep özgürlük ve özgür yaşama düşüncesinde olduğundan aile desteğini reddedip liseyi ve üniversiteyi çalışarak pek çok değişik işler deneyerek kendi olanakları ve birikimleri ile okudu, kitap okumak, özellikle tarih ve siyaset, heykel ve sanatın dışında en büyük ilgi alanıydı.

Neden, çamur, metal, taş değil de ahşap çalıştığını soruyorum; “ Ağaç bizim için çok değerliydi, çünkü doğup büyüdüğüm Uzunyayla bozkırı kıraçtı, dikili ağaç olmayan bir bozkır.. Bu yüzden ağaç çok değerliydi.. Ağaç hasreti, ağaç özlemi de diyebiliriz. Bir de; çevreci ve doğa aşığı bir yönüm var, tabiat anayı, ağaçları, çayırları, kısacası yeşili seviyorum, bir de ahşap kokusu… Dünyanın en güzel kokusunu duymadan nasıl yaşanır ki…En küçük bir ağaç parçası bile benim için değerlidir..” Gerçekten de bir sanat müzesini andıran ahşap kokulu atölyesindeki eserler Nevzat Usta’ nın hem iç hem de dış dünyasını ortaya çıkarıyor.

Nevzat Usta’ nın eserleri geçmişte yaşadıkları ve gelecek için düşlediklerinin özeti gibi adeta; “Neyi düşünüyorsam dışavurumum odur” diyor..” Ben düşüncelerimin pratiğini yaşarım..”

Picasso’nun dünyaca ünlü anıtsal tablosu Guernica’ yı 19 ay gibi bir zamanda ahşap üzerine işleyerek “Ustalığını” tescilleyen Nevzat Usta’ yı kutlamadan edemiyoruz..

Yolunuz Ulucanlar Sanat Sokağı’ na düşerse, 13 numarada Nevzat Usta’ nın Yontu Atölyesini mutlaka görmelisiniz, Sanatçılara ve sanat merakı olanlara kapısı ve gönlü daima açık olan değerli üstat ile yapacağınız sohbet eminim hoşunuza gidecek zamanın nasıl geçtiğini bile anlamayacaksınız..
Sanatla Kalın…
Mustafa Taşkın



.jpg)
