Teknoloji çevrelerinde, önümüzdeki 3–4 yılın en kritik atılımının “uzayda kurulacak veri merkezleri” olacağı yorumları öne çıkıyor. Uzman görüşlerine göre, temel prensipler açısından bakıldığında uzaydaki veri merkezleri, Dünya üzerindekilere kıyasla birçok üstünlük barındırıyor.
Uzay ortamında bir uyduyu günün 24 saati Güneş ışığı altında tutmak mümkün. Güneş ışığı, Dünya’ya kıyasla yüzde 30 daha yoğun olduğundan altı kat daha fazla ışınım sağlıyor. Bu sayede batarya ihtiyacı neredeyse ortadan kalkıyor.
Dünya’daki veri merkezlerinin en büyük teknik ve mali yüklerinden biri olan soğutma sistemi ise uzayda çok daha kolay. Uzayın doğal soğuk ortamı sayesinde uydunun karanlık kısmına yerleştirilen bir radyatör, soğutmayı ücretsiz ve zahmetsiz hâle getiriyor.
İletişim hızı açısından da büyük bir avantaj söz konusu. Mutlak vakumda ilerleyen lazer ışığının, fiber optik kabloda ilerleyen ışıktan daha hızlı olduğu belirtiliyor. Uyduların lazer bağlantılarıyla birbirine bağlanması, Dünya’daki en hızlı sistemlerden bile daha hızlı ve tutarlı bir ağ altyapısı sunabilir.
Enerji verimliliği, soğutma kolaylığı ve yüksek bağlantı hızları nedeniyle uzay tabanlı veri merkezlerinin geleceğin bilgi işlem altyapısında devrim yaratabileceği değerlendiriliyor.