Türkiye ekonomisi, KOBİ’lerden büyük şirketlere, asgari ücretlilerden emeklilere kadar geniş bir kesimi etkileyen zorluklarla karşı karşıya. Ekonomist Alaattin Aktaş’ın 26 Mayıs tarihli değerlendirmesinde, artan maliyetler, yüksek enflasyon ve piyasalardaki belirsizliklerin yarattığı sıkışmışlık vurgulanıyor.
Türkiye ekonomisinde son dönemde özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ’ler) ve geniş halk kesimleri ekonomik sıkıntılarla karşı karşıya bulunuyor. Ekonomist Alaattin Aktaş, 26 Mayıs 2025 tarihli değerlendirmesinde, iş dünyasının büyük bölümünün ve dar gelirli vatandaşların zorlandığına dikkat çekti.
Aktaş, KOBİ’lerden gelen kötü gidişat haberlerinin artık sıradanlaştığını, bunun yanında büyük şirketlerin de benzer zorluklar yaşadığını belirtti. “Bir şeyler yapılması gerekiyor ancak bu konuda net bir yol haritası ortaya konulamıyor,” diyen Aktaş, ekonomik daralmanın etkilerinin sadece şirketlerle sınırlı kalmadığını, halkın geniş kesimlerinin de sıkıntı yaşadığını vurguladı.
Asgari Ücret ve Emeklinin Durumu
Yıl ortasına yaklaşılırken asgari ücretli ve emeklilerin ekonomik durumları gündemin önemli başlıklarından biri olmaya devam ediyor. Asgari ücretlilerin makul seviyede bir zam beklentisi içinde olduğu ifade edilirken, işletmelerin artan maliyetler karşısında yeni ücret artışlarını karşılamakta zorlanabileceği kaydedildi.
Memur ve emekli maaşlarında ise belirli oranlarda artış yapılması bekleniyor. Ancak artan enflasyon oranları karşısında reel gelirde yaşanacak kayıpların önlenmesi zor görünüyor.
Enflasyon ve Piyasa Dengesizliği
Aktaş, enflasyonun halen yüksek seviyelerde seyrettiğine dikkat çekerek, piyasalarda ciddi bir sıkışma olduğunu dile getirdi. Döviz kurlarının ihracatçılar üzerindeki etkisi ve iç piyasadaki daralma arasında bir denge arayışının sürdüğü belirtildi. Merkez Bankası’nın enflasyon tahminlerinin piyasa beklentilerinin gerisinde kaldığına vurgu yapıldı.
Fedakarlık ve Güven Arayışı
Ekonomide “fedakarlık” kavramının sıkça gündeme geldiğine değinen Aktaş, halkın uzun süredir devam eden bu sürece yorgun düştüğünü belirtti. Ekonomik reform ve güven ortamının sağlanmasının önemi vurgulanırken, çözümün sadece mali tedbirlerden değil, hukuk ve adalet gibi temel unsurlardan da geçtiği ifade edildi.