Medyada pek kendine yer bulamasa da en büyük komşularımızdan İran’da bir şeyler oluyor, yer yerinden oynuyor...
Medyada pek kendine yer bulamasa da en büyük komşularımızdan İran’da bir şeyler oluyor, yer yerinden oynuyor ve açıkça söylemek gerekirse bir devrimin ayak sesleri duyuluyor.
Arkaik molla rejiminin ahlaksızca baskısı ve yolsuzluklara bulanmış kötü yönetimi İran halkını zaten canından bezdirmişti, başörtüsünü doğru düzgün takmadığı için genç bir kadının, Masha Amini’nin hunharca öldürülmesi bardağı taşıran son damla oldu ve halkın birikmiş öfkesi patladı, İran sokaklarını, çarşı pazarını kapladı.
İran’da Şah Rıza Pehlevi’nin devrilmesi ile sonuçlanan harekete bir devrim demek mümkün değildir, bu olsa olsa bir isyandır ve neticede doğurduğu sonuç “gider eteri gelir beteri” kabilinden insan hak ve özgürlüklerine zerrece önem vermeyen eskisinden daha zorba ve baskıcı bir rejim ortaya çıkarması olmuştur.
İran’da Humeyni başkanlığında mollaları iktidara getiren isyanda bölgedeki Amerikan etkisini kırmak isteyen SSCB tarafından desteklenen sol grupların ve özgürlük arayan liberallerin dahli çok büyüktür. Fakat Mollalar iktidarı ele geçirir geçirmez sadece solcuları değil, özgürlük arayan tüm kesimleri tarumar etmiş, rejimin yaygın idam ve sindirme operasyonları sonucunda bu kesimler ya yok olmuş ve yahut da yurt dışına kaçmak zorunda kalmışlardı.
Sonuç olarak İran’da kurulan molla rejimi sadece insan haklarına ve özgürlüklerine değil tüm çağdaş değerlere savaş açmış ve kadim İran topraklarını kapkara bir gölge kaplamıştı.
İşte bu gün yanan o ateşlerden yayılan aydınlık İran’ı kaplayan o kapkara gölgenin ortadan kalkmaya başladığının işaretidir.
İran’da ayağa kalkan halk başarılı olur ve kısa sürede molla rejimini devirebilir mi yoksa İran uzun süreli bir iç savaşa mı sürüklenir?
Bunu şimdiden hiç kimse öngöremez.
Zayıf bir olasılık da olsa elbette rejim hak ve özgürlük talep eden bu devrimi bir kan gölünde boğabilir.
Hangi seçenek gerçekleşirse gerçekleşsin İran’da artık hiçbir şeyin eskiden olduğu gibi olmayacağı kesindir.
Türk milleti olarak bizler egemenlik hak ve özgürlüklerimize Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde yürütülen Türk devrimleri sayesinde kavuştuk. Türk devrimleri sayesinde vatandaşlık hak ve hukukuna sahip olduğumuz bir cumhuriyet kurabildik. Fakat ne yazık ki İran benzer bir yoldan yürüyemedi, önce monarşinin demir pençesinde ve sonra da mollaların cüppesi altında her türlü özgürlük ve haktan mahrum olarak yaşamak zorunda kaldılar.
Şimdi İran halkı Türk devrimlerini ve büyük devrimci Mustafa Kemal Atatürk’ü örnek alıyor ve umarım ki İran halkı kalkıştığı işte başarılı olur, molla rejimini yıkar ve halk egemenliği ilkesi etrafında insan hak ve özgürlüklerine saygılı bir Cumhuriyet rejimi kurabilir.
İran’da rejimin dönüşmesi ve demokratikleşmesi molla sultasının yıkılması bütün bölge ve hatta bütün dünya ölçeğinde barışın anahtarıdır. İran demokratikleşmeden demokratik bir hukuk devletine dönüşmeden bölgemize huzur, istikrar ve refahın gelmesi hiçbir şekilde mümkün değildir.
Rusya tarafından piyon olarak kullanılan ve bölgeye kendi arkaik düzenini ihraç etme hayalleri kuran bir İran diktatörlüğü ile birlikte yaşamak ve komşu olmak çok ama çok tehlikelidir.
Hele hele molla rejiminin Rusya diktatörlüğü tarafından silahlandırılması ve İran’ın hem nükleer silahlara ve hem de balistik füzelere sahip olması en başta Türkiye ve Türk demokrasisi için çok ciddi bir tehdittir.
Demedi demeyin; hem İran rejiminin oluşturduğu bu tehdit yüzünden ve hem de demokratik ilkeler doğrultusunda İran halkının insan onuruna yakışan bu isyanını desteklememiz, yanan alevlerin İran rejimi tarafından söndürülmesine ve bu halk devriminin karanlık güçlerce boğulmasına izin vermememiz gerekmektedir.