Yaşam

İçinde bulunduğumuz an ‘geçmiş’ olduğunda anlaşılandır ‘gelecek’

"Geçmiş Gelecektir" temasıyla iki yıl önce başlayan kültürel yolculuk, sanat, edebiyat ve felsefeyi buluşturarak Avrupa’nın önemli şehirlerinde değerli düşünürlerle yapılan söyleşileri kitap ve sergiye dönüştürdü; Diyarbakır’dan Berlin’e uzanan proje, şimdi Alman Kültür Merkezi’nde sanatseverlerle buluşuyor.

“Geçmiş gelecektir.” ana temasıyla yaklaşık iki yıl önce Ulaş Bager Aldemir, Melisa Yıldırım, Ayla Aksoyoğu ve Ekin Keleş beraberliğinde Ayrıntı Yayınları desteğiyle başlayan yolculuk; sanat, edebiyat, felsefe üçgeninde geçmişin izini sürerek geleceğe varmanın çabasını sürüyor.

Paris, Strazburg, Berlin, Fulda, Londra, Cambridge, Dublin gibi sanatın önde gelen şehirlerine yapılan yolculuklarla; Alain Badiou, Etienne Balibar, Michael Löwy, Jagues Ranciere, JanetteHabel, Cathleen Lynch, Peter Burke, Maurice Godeliere, Martin Jay, Gretchen Dutschke,Francois Neudelman gibi çok değerli düşünürler (filozoflar) doğrudan yaşam alanlarında ziyaret edilerek, söyleşilerde bulunulmuş, bu söyleşiler düşünürlerin aydınlık fikirleri, tanıklıkları, gündelik yaşamları bakımından derlenerek “Geçmiş Gelecektir” adıyla Ayrıntı Yayınları tarafından kitaplaştırıldı. Aksoyoğlu’nun çizimleriyle yaşam bulan, kitapta da yer alan portrelerle beraber söyleşinin ilki Diyarbakır Büyük Şehir Belediyesi’nin desteğiyle Diyarbakır’da gösterildi.

Ardından Fransız Kültür Merkezi’nde gösterilen ve Alman Kültür Merkezi /Goethe Enstitüsü’nde 31 Temmuza kadar sürecek olan sergi ilgililerini beklemektedir.

Başından beri izlediğim bu yolculuğun sonunda Alman Kültür Merkezinde konuşmacı olarak dinlediğim Prof. Dr. Mithat Sancar’ın “Geçmişi İşlemek” başlıklı konuşmasıyla taçlandı. Geçmişi görmezden gelmenin (saplanıp da kalmadan) günümüzde hangi bedeller ödememize yol açtığını; ikinci dünya savaşı, Nazi soykırımı ve sonrasında sessizliğe gömülmenin, görmezden gelinerek yaşanmamış sayılan acıların, günümüze etkisi, geçmişin nasıl işlenmesi gerekliliğini belirten derin ve düşündürücü bir sunumla sürdü.

Ardından Aldemir, Alman/Fransız edebiyatı, Avrupa edebiyatı ve günümüz bağlanımda sanat, edebiyat ve felsefenin geleceğe yansımalarını genç felsefi bir bakışla konuklarına aktardı.

Söyleşide Melisa Yıldırım “gündelik yaşam” gibi çarpıcı bir konuyu üretim ilişkisi ve emek bakımından basit olarak algılanan “gündelik” kavramının yaşam içindeki değerini aktararak bu projenin önemini ortaya koyan bir sunum yaptı.

Ayla Aksoyoğlu’nun çizimleriyle tablolaşan portrelerse sergi salonunda bütün bu anlatılanlara tanıklık eden canlı kişiler olarak karşımıza çıkıyor.

Bütün bu çalışmalar ve emek insanda iyi yönde dönüşüme uğradığı zaman ve bilgiye eriştiğinde hizmet edinilen amaca ulaşılmış demektir. Değerler ve etik insana ivme kazandırıyorsa gerçek sanat, edebiyat ve felsefe ortaya çıkmış olacaktır.