Eğitim

“Eğitimde En Büyük Sorun Plansızlık ve Liyakatsizlik”

Eğitim-İş Genel Eğitim Sekreteri Veli Fırat Şimşek, Türkiye’de eğitim sisteminin en büyük sorunlarının plansızlık ve liyakatsizlik olduğunu belirterek, fırsat eşitliğinin ortadan kalktığını ve öğrencilerin sınav odaklı bir düzende sıkıştığını söyledi.

GONCAGÜL KONAŞ

Türkiye’de eğitim sisteminin yapısal sorunlarına dikkat çeken Eğitim-İş Sendikası Genel Eğitim Sekreteri Veli Fırat Şimşek, mevcut düzenin öğrencilerden öğretmenlere kadar herkesi zorladığını ifade etti. Plansız açılan üniversiteler, liyakatsiz kadrolar, sürekli değişen müfredat ve sınav sisteminin eğitimi çıkmaza sürüklediğini söyleyen Şimşek, “Eğitim aracılığıyla iyi insanlar yetiştiremeyen bir ülke, toplumsal sorunlarla baş edemez” uyarısında bulundu.

“MİLLİ EĞİTİM ŞU ANDA LİYAKATSİZ KİŞİLERİN ELLERİNDE”

Şimşek, eğitimdeki yapısal sorunlara dikkat çekerek, “Biz sorunlar yumağına dönüşmüş halde eğitim, tepe taklak aşağı doğru giden bir sistem içerisindeyiz. Burada en çok da zorluğu öğrencilerimizin çektiği bir düzen var. Öğretmenlerimizin sorunlarıyla birlikte büyüyen bir yumak halinde eğitim sorunları devam ediyor.” dedi.

Eğitimin uzun vadeli planlama gerektirdiğini vurgulayan Şimşek, “Türkiye eğitim sistemindeki en büyük sorun şu anda plansızlık. O kadar üniversite açtık, mezun verdik. Ama o üniversite mezunu gençlerimizin hepsi şu anda işsiz ya da yurt dışına kaçmak istiyor. Çünkü bir planlama doğrultusunda açmadık buraları.” ifadelerini kullandı.

Milli Eğitim Bakanlığı’ndaki kadroları da eleştiren Şimşek, “Milli eğitim şu anda liyakatsiz kişilerin ellerinde. Milli Eğitim Bakanı’ndan en küçük okul müdürüne kadar okulları yönetecek liyakatli bir kadro yok.” diye konuştu.

Eğitimin temel amacının çocukları topluma faydalı bireyler olarak yetiştirmek olması gerektiğini vurgulayan Şimşek, “Ama şu anda milli eğitim sadece kendilerine seçmen yetiştiren ve kendilerine oy vermeyi amaçlayan bir sistem içerisinde devam ediyor. Eğitim aracılığıyla iyi insanlar yetişmemesi; rüşvete, kadın cinayetlerine, çocuk cinayetlerine, doğa katliamlarına sebep olur.” değerlendirmesinde bulundu.

“HAFTADA 7-8 SAAT DİN KÜLTÜRÜ DERSİ ALDIRILMAYA ÇALIŞILIYOR”

Müfredatın sık sık değiştirilmesini de eleştiren Şimşek, “Bir planımız olmadığı için ya da gelen iktidarların kendi planlarını uygulamaları için sürdürdükleri bir program olduğu için bu sürekli bir değişikliğe yol açıyor. Sınav sistemi değişiyor, müfredat değişiyor, öğretmen atama sistemi değişiyor. Şu anda her kademeye din dersi sokmaya çalışıyorlar. Bir çocuğun haftada 7-8 saat din kültürü ve ahlak bilgisi dersi aldırılmaya çalışılıyor. Bu da siyasi bir anlayışın dini görüşlerini empoze etmek anlamına geliyor.” dedi.

“TÜRKİYE’DE HALK ŞU ANDA FAKİRLİKTE EŞİTLENMİŞ DURUMDA”

Türkiye’de eğitimde fırsat eşitliği sorunu olduğuna da değinen Şimşek, “Türkiye’de halk şu anda fakirlikte eşitlenmiş durumda. Ülkenin bütün kaynaklarını kullanan yüzde ikilik, üçlük bir kesim var. Geri kalan yüzde 95-97 fakirlikte eşitlenmiş durumda. Çocuklar da eğitim fırsatında fakirlikte eşitlenmiş durumda.” sözlerini kullandı.

Eğitim masraflarının ailelerin bütçesini aştığını belirten Şimşek, “Bugün bir ilkokul çocuğunun okula başlaması için eylülde gereken para yaklaşık 25 bin lira. Bir asgari ücretlinin tek çocuğu olduğunu varsaysak bile o çocuğuna bir çanta alabilmesinin imkanı yok.” dedi.

“TÜRKİYE’DE EĞİTİMDE FIRSAT EŞİTLİĞİNDEN BAHSEDEMEYİZ”

Şimşek, fırsat eşitliği konusuna dikkat çekerek, “Sırasında arkadaşı daha böyle gösterişli çantayla geliyor, kendisi belki de okula bir poşetle, torbayla geliyor. Şimdi burada bir fırsat eşitliğinden bahsedemeyiz. Yani o çocuğun aynı sınıfta ders alması, aynı öğretmenden ders alması bir fırsat eşitliği doğurmaz.” dedi.

Türkiye’nin “sınavlar ülkesi” haline geldiğini vurgulayan Şimşek, “Çocuklar birbirinin aynı zamanda hem arkadaşı hem rakibi. Yan sıramda oturan arkadaşım benim rakibim. Onu geçemezsem iyi bir üniversiteye giremem. Ya da onu geçemezsem iyi bir liseye giremem.” ifadelerini kullandı.

Şimşek, bölgesel eşitsizliklere de değinerek, “Diyarbakır’ın Kulp ilçesinin bir köyünde lise eğitimi alan bir öğrenciyle İstanbul’da Beşiktaş Anadolu Lisesi’nde okuyan öğrenciyi aynı sınava tabi tutuyoruz. Buradaki fiziki şartlarla oradaki şartlar bir değil. Bu durumda fırsat eşitliğinden bahsetmek mümkün değil.” diye konuştu.

“ÇOCUKLARIN YETENEKLERİNİ GÖZ ARDI EDEN EĞİTİM SİSTEMİ BENİMSENİYOR”

Sınav odaklı eğitim sistemini eleştiren Şimşek, “Çocukların bütün yeteneklerini göz ardı ederek tek bir sınavı geçme amaçlı bir eğitim sistemi yürütüyoruz. Müziğe, resme ya da spora yeteneği olan çocuklara ‘hayır, sen üniversite sınavına gireceksin’ deniyor.” ifadelerini kullandı.

Öğretmenlerin ekonomik koşullarına da değinen Şimşek, “Sınıfına, dersine kafasında ekonomik sorunla giren bir öğretmenin çok da faydalı olmasını bekleyemeyiz. Ev kirasını, kredi kartı borcunu düşünen bir insanın bir çocuğa ne kadar faydalı olabileceğini sorgulamak lazım.” dedi.

Yeni atanan öğretmenlerin büyük şehirlerde yaşama şansının kalmadığını belirten Şimşek, “Bugün İstanbul’da idareten yaşayabileceğiniz bir yerin kirası 25 bin lira civarındadır. Öğretmen maaşı 50 bin lira civarında olsa bile bunun yarısı kiraya gidiyor. 2-3 öğretmen aynı eve çıkmak zorunda kalıyor. Öğretmenin ekonomisi eğitimi yakından ilgilendiren bir şeydir.” ifadelerini kullandı.

Türkiye’deki ekonomik tabloya da dikkat çeken Şimşek, “Yüzde ikisi insanların rahat geçinirken, ülkenin bütün kaynaklarına sahipken geri kalan tamamı yoksulluk içinde eşitlenmiş durumda yaşamaya çalışıyor.” Diye konuştu.

“OKULLAR ÇOCUKLARIN YETENEKLERİNİ GELİŞTİRECEK FİZİKİ ORTAMLARDAN YOKSUN”

Şimşek, öğrencilerin yaratıcılıklarını ortaya koyabilecekleri alanların olmadığını vurgulayarak, “Okul dediğimizde aklımıza gelen sınıfların, koridorların ve varsa küçük bir bahçenin olduğu bir yer. Ama bu mekanlar aslında okul için yeterli mi? Çocukların yeteneklerini ortaya çıkartacak aktiviteleri yapabilecekleri ortamların olması lazım.” dedi.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın verileri paylaşmadığını söyleyen Şimşek, “Türkiye’de kaç okulun spor salonu var, kaç okulun kütüphanesi var açıklamıyorlar. Bir kitaplık koyup içine 3-5 kitap yerleştiriyorlar, sonra da ‘kütüphane açtık’ diye reklam yapıyorlar. Bunların kütüphane olmadığını biliyoruz.” diye konuştu.

Müfredat ve sınav odaklı sistemin öğrencileri sosyal ve sanatsal aktivitelerden uzaklaştırdığını ifade eden Şimşek, “Bugün 8. sınıfa giden bir çocuk varsa yüzmeye gidiyorsa bırakıyor, enstrüman kursuna gidiyorsa bırakıyor. Hepsini bırakıp tamamen derslere yöneliyor. Bu çocukların buralardan uzaklaşmalarına sebep oluyor.” ifadelerini kullandı.

Okullarda ücretsiz sosyal ve kültürel imkanların sağlanması gerektiğini belirten Şimşek, “Çocukların kendi yeteneklerini keşfetmeleri için okullarda ücretsiz olarak bütün imkanların sağlanması gerekiyor. Bunun için de okulların fiziki ortamlarını değiştirmeli ve bu işleri anlayan liyakatli yöneticileri oralara göndermeliyiz.” dedi.

“PANDEMİDE ÖNGÖRÜSÜZLÜK YAŞANDI”
Pandemi sürecinin eğitimi olumsuz etkilediğini söyleyen Şimşek, “O dönem interneti, bilgisayarı olmayan öğrenciler derse giremedi. Benim öğrencilerimden biri ‘Hocam evde internet yok, telefonumdan bağlanıyor’ dedi. Telefonun interneti bitince derslere katılamadı. Bu bir öngörüsüzlüktü. Öğretmenlere ve öğrencilere internet ve cihaz desteği sağlanmalıydı.” diye konuştu.

Pandeminin etkilerinin bugün de devam ettiğini kaydeden Şimşek, “O dönemde dersleri verimli şekilde alamayan çocuklar şimdi üstüne koymakta zorlanıyor. Eğitim birikimli bir süreçtir, o eksiklik bugün de hissediliyor” dedi.

“EĞİTİMİ LİYAKATLİ KADROLAR YÖNETMELİ”
Eğitimde çözümün mümkün olduğunu belirten Şimşek, “Kurtuluşu basit. Öncelikle eğitimi yönetecek insanları doğru seçmeliyiz. Liyakatli kişilerin ve çağdaş, bilimsel, laik eğitimi dert edinen bir siyasi yapının ülkenin başında olması gerekiyor.” ifadelerini kullandı.

Eğitim politikalarının uzun vadeli planlarla yürütülmesi gerektiğini vurgulayan Şimşek, “En büyük hatalardan biri sabah birinin aklına bir şey geliyor, eğitim sistemi değiştiriliyor. Bu böyle olmaz. Eğitim sistemini uzun vadeli değiştirmemiz gerekiyor.” dedi.

Devlet okullarının şartlarının güçlendirilmesi gerektiğini belirten Şimşek, “Özel okulların fiziki şartlarıyla devlet okullarını karşılaştırın. Devlet okullarını mutlaka güçlendirmeliyiz. Çocuklara bir öğün yemek vermeliyiz. Doğru kişilerle ve doğru planlamayla eğitim sistemimizi çok hızlı düzeltebiliriz.” diyerek sözlerini tamamladı.