Dervişoğlu “Sayın Bahçeli nereye isterse oraya gitsin. İster İmralı’ya, isterse Kandil’e… Dedim ya Salın Gitsin! Milletin gideceği istikamet bellidir ve hiç kimse bunu değiştiremeyecektir. Vatan bölünmeyecek, Millet parçalanmayacak, Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” diye konuştu
BU KEZ İSİM VEREREK ELEŞTİRDİ
Dervişoğlu konuşmasının büyük bölümünü Terörsüz Türkiye komisyonu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye ayırdı. Devlet Bahçeli’yi ilk kez isim vererek eleştirdi.
Devlet Bahçeli’nin önce İmralı’nın sözcülüğünü, yaptığını belirterek “Önce İmralı’nın sözcüsü çıktı, Umut hakkı verilsin dedi, olmadı. Çıktı, meclise gelsin konuşsun dedi, olmadı. Allem etti güllem etti, Cani başının gönül dostu Kurtulmuş’u kattı yanına, Meclisi caninin ayağına götürmek istedi. Baktı o da olmadı, Çünkü Akl-ı selim direndi, Türk Milleti kanmadı, Korkuya, baskıya, açlığa rağmen yılmadı.
Sonunda da çıktı, gerekirse ben ve üç arkadaşım İmralı’ya gideriz dedi. Bir de alkışçılarından izin istedi;
“İmralı’ya gitmeme izin veriyor musunuz?” diye sordu. Bunlar yine ayakta alkışladılar.
Uğur bey, en çok da seninki alkışlamış…
“İMRALI FENERİ”
İmralı Feneri, Öcalan’a görüş izni istiyor Alkışçı mürettebat da izin verdiğini sanıyor.
Anlaşılan o ki Cumhurbaşkanından izin alamadın Salondakilerden izin istiyorsun.
Vah ki vah! Lafı uzatmaya gerek yok; Bunların hasreti kucaklaşmadan bitmeyecek, O yüzden, salın gitsin!” diye konuştu.
“MİLLET İHANETİ NOT EDİYOR”
İYİ Parti Genel Başkanı Dervişoğlu şunları söyledi :
“Bu Cumhuriyetin gördüğü ilk ihanet değil, son da olmayacak. Ama büyük Türk Milleti, bir ihaneti daha not edecek. Gereğini de yapacaktır!
Sana İpi attık, anlamadın, O ip, aklının iplerini daha fazla salma diyeydi. Anlamadın, dilsiz uşağına astın. Benim dilimin kemiği yok dedin. Bunu da fazlasıyla ispatladın.
Artık vakit tamam. En erkeninden düş yola, İhanet bir ömür sürer, Kavuşmak bir dakika!
Sana can simidi atmak isterdim Ama madem aklının iplerini saldın, Gemileri de yaktın, Bu yolun dönüşü olmasın demektesin. Madem alayınız bu yolda bir nefer, Her biriniz artık Kandil, Her biriniz artık İmralı. Alayınıza uğurlar ola. İmralı’ya gidecekmiş… Millete ihanet edenin ayağına gidip hayaller kuracağına, Milletin yanına git de gerçekleri gör. İmralı’ya gidip cani başıyla hasbihal edeceğine,
Genel merkezinin karşısında bir Pazar var git de milletin halini hatırını sor. Teröristin derdini merak edeceğine, gençlerin halini merak et. Bir eve uğra mesela. Bak bakalım mutfakta tencere kaynıyor mu? Millet sana o oyu, ihanet etmen için vermedi.
Eğer milletimiz için iyi bir şey yapmak istiyorsanız bunları düşünün. Mağrurların peşine takılacağınıza,
Türk Milleti’ni mağdur eden caninin yanına koşacağınıza, Türk Milleti’yle hemhal ol.
Bu iktidarın anlayışıyla hayatın her alanına egemen olan ahlaksızlıklarla uğraşın mesela.
Et ve Süt Kurumu’na gidin de, dönen dolapları sorun. Gümrük üzerinden kaçak ve ahlaksız ticaret yapanlara dur deyin mesela. Kilis’te patlak veren kimlik skandalına bir göz atın.
“MECLİS SUÇA ALET EDİLEMEZ”
Adalet Bakanından izin alıp, istediği cezaevine ziyarete gidebilir. Ama “bak işte devleti ayağına getiriyorum” diyerek böyle bir suça meclisi alet edemez.
Ayrıca bu inat niyedir? Öcalan canisiyle devleti eşitlemeyi istemek, muhatap kılmaya çalışmak hangi murada hizmettir? Kurucu önder diyerek, hangi oyunun kaçıncı perdesi açılmak istenmektedir?
Bu devlet senin malın mıdır? Bu millet senin kölen midir? “Kendi imkanlarımla, İmralı’ya giderim” demek, Hükumete ve komisyona aba altından sopa göstermek,
Bir irade beyanı olmanın ötesinde, bir çürüme itirafıdır.
Son bir yıl içinde yaşananlara bakarsak, Öcalan’ı “bebek katili” imajından sıyırıp,
“lider”, hatta “önder” figürü olarak yeniden gündeme taşınması sebepsiz değildir.
Bu dönüşüm, bireysel bir imaj rehabilitasyonu değil, Bir siyasal mühendislik projesinin parçasıdır.
Bahçeli’nin “yeni bir kimlik inşa edeceğiz” söylemi de, Bu bağlamda yalnızca retorik bir çıkış değil, ideolojik bir yeni kurgunun ipuçlarını taşımaktadır.
Eğer bu süreç gerçekten planlı bir kimlik inşasının parçasıysa, Hedef yalnızca Öcalan’ın konumunu değiştirmek değil; Türkiye’nin ulusal kimlik tanımını, birlik anlayışını ve hatta devletin ideolojik omurgasını yeniden tanımlamaktır.
“BIRAKIN GİTSİN”
"Önümüzdeki günlerde çok şey değişecektir, inşallah Türkiye değişmez" sözü de Devlet Bahçeli'ye aittir. Asla unutulmamalıdır ki; Türkiye’nin geleceği, ne İmralı’nın kanlı düşüncelerinin narsizmine,
Ne de bir siyasi taktiğin satır aralarına sığar. O gelecek, Türk milletinin vicdanında ve Ankara’nın kalbinde yaşar.
Hükumet, bu oyuna gelmemelidir. Komisyona dahil partiler, bu tuzağa düşmemelidir.
Bu orta oyunu artık mutlaka ama mutlaka son bulmalıdır.
Sayın Bahçeli nereye isterse oraya gitsin. İster İmralı’ya, isterse Kandil’e…Dedim ya Salın Gitsin!
Milletin gideceği istikamet bellidir ve hiç kimse bunu değiştiremeyecektir. Vatan bölünmeyecek,
Millet parçalanmayacak, Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.”