Genel

“Tarım politikası sorununu çözmeden gıda enflasyonu düşmez”

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası ikinci Başkanı Mehtap Ercan Bilgen, gıda enflasyonunun yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda sosyal bir kriz haline geldiğini belirterek, “Tarım politikası sorununu çözmeden gıda enflasyonunu düşürmek mümkün değil. Üretici üretimden uzaklaşıyor, halk da sofradan” dedi.

GONCAGÜL KONAŞ

Türkiye’de artan gıda fiyatları, her geçen gün vatandaşın temel ihtiyaçlarını karşılamasını zorlaştırıyor. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası II. Başkanı Mehtap Ercan Bilgen, gıda enflasyonunun temelinde yanlış tarım politikaları, yüksek girdi maliyetleri ve iklim krizinin yarattığı üretim kayıplarının bulunduğunu söyledi. Bilgen, ithalata dayalı üretim modelinin sürdürülemez olduğunu vurgulayarak, “Kendi kendine yeten bir tarımsal üretim sistemi kurulmadıkça ne gıda fiyatları düşer ne de üretici ayakta kalır.” ifadelerini kullandı.

“GIDA ENFLASYONU DOĞRUDAN HALKIN SOFRASINI ETKİLEYOR”

Bilgen, gıda enflasyonunun doğrudan halkın sofrasını etkileyen bir olgu olduğunu belirterek, “Gıda enflasyonu, düşük ve orta gelirli halkın beslenme kalemlerini etkileyen bir faktördür. Genel enflasyon ise sadece gıdayı değil; sanayi ve diğer sektörleri de kapsayan bir göstergedir.” dedi.

“GİRDİ MALİYETLERİ YÜKSELDİKÇE ÇİFTÇİ ÜRETİMDEN UZAKLAŞIYOR”

Türkiye’de gıda enflasyonunun temelinde tarımsal üretimdeki yapısal sorunların bulunduğunu vurgulayan Bilgen, “Bir ülkenin tarımsal üretiminde yaşanan sorunlar, gıda enflasyonunun doğrudan nedenidir. Girdi maliyetlerinin yükselmesi, kur ve dövizdeki artış, iklimsel faktörler — don, kuraklık gibi olaylar — üretimi düşürmekte ve fiyatları artırmaktadır.” ifadelerini kullandı.

Çiftçilerin artan maliyetlerle baş edemediğini söyleyen Bilgen, “Üretici, hasat ettiği üründen gelir sağlayamadığı için alandan uzaklaşıyor, üretimi bırakıyor. Bu da gıda arzını düşürüp fiyatları yükseltiyor.” dedi.

“KURAKLIK VE DON OLAYLARI FİYATLARI UÇURUYOR”

İklim değişikliğinin son yıllarda tarımsal üretim üzerindeki olumsuz etkilerinin arttığını vurgulayan Bilgen, “Son yılların en büyük don olaylarını yaşadık. Birçok ürün yandı, yok oldu. Bu, arzın azalması ve talebin sabit kalması nedeniyle fiyatların otomatikman artması anlamına geliyor.” diye konuştu.

“DÖVİZDEKİ DALGALANMA GIDA FİYATLARINI İKİ YÖNDEN ETKİLİYOR”

Bilgen, döviz kurlarındaki hareketliliğin gıda fiyatlarını iki aşamada etkilediğini belirtti: “Birincisi, tüm tarımsal girdiler — tohum, mazot, gübre — dövize bağlı. Döviz arttığında çiftçi bu girdilere ulaşamıyor. Üretim azalınca fiyatlar artıyor. İkincisi, ithalat ve ihracat dengesi dövize bağlı olduğu için ürün arzı da bundan doğrudan etkileniyor.”

“GIDA ENFLASYONU YOKSULLUĞU DERİNLEŞTİRİYOR”

Bilgen, artan gıda fiyatlarının en çok düşük gelirli haneleri vurduğunu belirterek, “Gıda enflasyonu, yoksul halkı doğrudan etkileyen bir unsur. Dar gelirli vatandaş, masasına koyacak yiyeceğe ulaşmakta güçlük çekiyor.” dedi.

“İTHALATA DAYALI ÜRETİM MODELİ SÜRDÜRÜLEMEZ”

Devletin gıda enflasyonunu kontrol altına almak için üreticiye destek veren politikalar uygulaması gerektiğini söyleyen Bilgen, “İthalata dayalı bir üretimden çıkıp kendi kendine yetebilen bir tarımsal üretime geçmemiz gerekiyor. Döviz kurlarına bağlı olmayan, girdi maliyetleri azaltılmış bir üretim modeli oluşturulmalı.” ifadelerini kullandı.

Bilgen, yerli üreticiyi korumayan ithalat politikalarının iç pazarı olumsuz etkilediğini vurguladı:
“Tam hasat döneminde ithalat kotalarının sıfırlanması, yerli üreticinin elinde ürün kalmasına neden oluyor. Bu da üreticiyi zarara uğratıyor ve üretimden uzaklaştırıyor.”

“PANDEMİDE GÖRDÜK: GIDADAN VAZGEÇİLEMEZ”

Pandemi döneminde gıda arzının öneminin bir kez daha ortaya çıktığını hatırlatan Bilgen, “Pandemide gördük ki vazgeçemediğimiz tek şey yemek, içmek ve gıda. Gıda erişimini kolaylaştırıp üretimi kendimiz yapabilir hale gelirsek hem iç pazarda rahatlama sağlanır hem de ihracata dayalı güçlü bir tarım ekonomisi kurulabilir.” dedi.

“GENÇLERİ YENİDEN TARLAYA DÖNDÜRMELİYİZ”

Tarımsal üretimin geleceği için genç nüfusun yeniden üretim sahasına kazandırılması gerektiğini vurgulayan Bilgen, “Gençleri artık tarlada, bahçede göremiyoruz. Çünkü gelir sağlayamıyorlar. Onları tekrar üretime döndürebilmemiz gerekiyor. Bunun için çiftçiyi borçtan kurtaracak, destek paketleri içeren gerçekçi tarım politikaları hayata geçirilmeli.” ifadelerini kullandı.

“TARIM ÜLKESİYİZ AMA TARIMI İHMAL EDİYORUZ”

Son olarak Bilgen, Türkiye’nin tarım potansiyelinin doğru politikalarla yeniden canlandırılabileceğini belirterek, “Tarımsal üretimi ülkemizin ana konusu haline getirmeliyiz. Boş araziler kalmayacak şekilde üretimi planlarsak hem çiftçimiz kazanır hem de halkımız gıdaya daha kolay ulaşır.” dedi.