Sendika Genel Başkanı Baki Gülbaba, “Alo hatları olarak bilinen çağrı merkezlerinde ve Pusula şirketinde sendikal örgütlenme hakkını kullanan çalışanlara, emekçilere işverenin yaptığı darbenin de ötesine geçmiştir. Burası muz cumhuriyeti değil, burası Afrika değil, burası çağdaş, modern ve sosyal bir devlet olan Türkiye Cumhuriyeti. Sabrımızı daha fazla zorlamasınlar ve yasaya uysunlar. İşten atılan emekçiler derhal iş başı yapmazsa biz gerekeni yapacağız” denildi.
27 Mayıs 2025 Salı günü sendika tarafından düzenlenen basın toplantısında konuşan Genel Başkan Baki Gülbaba, şu açıklamalarda bulundu:
“Bugün burada kamu görevi yaptığı halde taşeron sayılan 10 binlerce çağrı merkezi çalışanı adına ve özel olarak Pusula Şirketi’nde çalışan emekçilerin yaşadığı baskı, mobbing, yıldırma ve işten çıkarmaların konuşacak olmanın üzüntüsünü yaşıyoruz. Kamuoyunda ‘Alo hatları’ olarak bilinen çağrı merkezlerinde 7/24 sorulan sorulara cevap veren, dert dinleyen, çözüm öneren yani kamu hizmeti gören çağrı emekçilerinin sendikalı olma taleplerini baskı, tehdit, yıldırma ve işten atmalarla bastırmaya çalışan Pusula Şirketini protesto ediyor, bu yanlışından derhal dönmeye çağırıyoruz.
Çalışanları ‘ya sendika ya iş’ tehdidiyle baskı altına alarak yasal örgütlenme hakkını çiğneyen Pusula Şirketi açık olarak suç işlemektedir. Pusula şirketini uyarıyoruz, çalışanların anayasal örgütlenme haklarını yok sayarak güç kullanmanın TCK’nın 118. Maddesine göre 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası gerektiren bir sonucu vardır.
Üyelerimiz, bir yandan işini aksatmamak için olağanüstü bir gayret gösterirken, bir yandan da bu baskılarla başa çıkma sorunu yaşamaktadır. Bu baskıcı tutum derhal durdurulmadığı taktirde sadece çalışanlar değil, aynı zamanda kamu hizmetinin de işleyişi tehdit altında olacaktır. Üyelerimizin üzerindeki baskı ve işten atmalar derhal durdurulmadığı taktirde sendikamız, elindeki bilgi ve belgelerle Cumhuriyet Başsavcılığına gerekli başvuruları yapacaktır.
Diğer yandan Kamu emekçilerinin toplu iş sözleşmelerinin hala imzalanamamış olmasını doğru bulmuyor ve kabul etmiyoruz. Yanlış yönetilen KÇP süreci, başta kamu çalışanları olmak üzere tüm sendikaları sıkıntıya sokmuştur. Hazırladığımız taslakların sağlıklı bir şekilde müzakere edilmesinin KÇP gerekçesiyle önüne geçilmiş olması, çalışma yaşamı açısından tehlikeli bir durumdur.
Toplu iş sözleşmeleri emeğin gerçek karşılığının alındığı, verimliliğin, motivasyonun, iş barışının güvence altına alındığı metinler olamama riskiyle karşı karşıyadır. Bu olumsuzluğun sorumlusu iki konfederasyondur. Konfederasyonların KÇP kompleksi hem süreci zora sokmuş hem belirsizliğe neden olmuş hem de hazırlanan işyeri gerçekli ve emekçilerin taleplerini içeren akıllı taslakların müzakere edilmesi engellenmiştir.
Sayın Cumhurbaşkanımızdan beklentimiz, sürece müdahale ederek, Kurban Bayramı’ndan önce yüzbinlerce kamu emekçisini sevindirmesidir. Tekrar hatırlatmak gerekirse; öncelikli taleplerimiz sırasıyla: İnsanca yaşam ücreti, Gelir vergisinin %15’de sınırlandırılması, Haftalık çalışma süresinin 40 saat olması, Meslek kodlarının güncellenmesi, Yıllık izinlerde yol ve yemek ücretlerinin kesilmemesi, Tahsil farkı ve tayin hakkının kayda alınmasıdır. Bu talepler, an itibariyle ciddi bir ekonomik kriz yaşayan kamu emekçilerinin hakkıdır.”