EBRU APALAK
Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2023 yılına ilişkin ölüm ve ölüm nedenleri istatistiklerine göre, dolaşım sistemi hastalıklarından kaynaklı ölümler incelendiğinde, ölenlerin yüzde 42,3'ü iskemik kalp hastalıklarından, yüzde 23,5'i diğer kalp hastalıklarından, yüzde 19,2'si ise serebro-vasküler hastalıklardan yaşamını yitirdi.
Dünyada ve Türkiye’de en sık görülen ölüm nedeni olan kalp damar hastalıkları, artık sadece ileri yaş gruplarını değil, gençleri de tehdit ediyor. 13-24 Nisan Kalp Sağlığı Haftası kapsamında SONSÖZ’e konuşan Kardiyolog Doç. Dr. Ersin Sarıçam, özellikle stresin ve sağlıksız beslenme alışkanlıklarının genç yaşta kalp krizi riskini artırdığına işaret ediyor. Sarıçam’a göre, kalp sağlığını korumak için beslenmeden uyku düzenine, egzersizden ruhsal dengeye kadar birçok alanda yaşam tarzı değişiklikleri gerekiyor. Ancak yüksek enflasyon koşullarında sağlıklı gıdalara erişimin zorlaştığını belirten Sarıçam, devletin bu konuda somut adımlar atması gerektiğini vurguladı.
- Kalp sağlığı neden bu kadar önemli ve toplumda bu konuda farkındalık düzeyi yeterli mi?
- Doç. Dr. Ersin Sarıçam: Şu an dünyada ve Türkiye'de bir numaralı ölüm nedeni kalp damar hastalıkları. Bu nedenle kalp sağlığı oldukça önemli bir konu. Teşhisinden tedavisine kadar tüm aşamalar önem arz ediyor. Türkiye'de de bu konu pandemiden sonra daha fazla dikkat çekmeye başladı. Özellikle sanatçıların ani kayıpları bu duyarlılığı ve farkındalığı arttırmaya başladı.
Genel olarak farkındalık düzeyinde bir artış söz konusu olsa da yaşam tarzına yansıtma konusunda eksiklikler mevcut. Zaman zaman sanatçıların ani ölümleri, bu farkındalığı bir miktar daha arttırıyor, pik yapmasına neden olabiliyor. Ama bunun yaşam tarzına nasıl yansıdığı konusunda şüphelerimiz var.
KALP DAMAR HASTALIKLARI, 35 YAŞ VE ÜZERİNDEKİ BİREYLERDE DE GÖRÜLÜYOR
- Kalp damar hastalığı açısından Türkiye'deki durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Hangi yaş grubu daha fazla risk altında?
- Doç. Dr. Ersin Sarıçam: Öğrencilik ve asistanlık yıllarımızda “İleri yaş hastalığı olarak daha çok görülür” derken maalesef artık 35 yaş üzeri dönemler başta olmak üzere daha genç yaşlara doğru bir kayma söz konusu.
- Stres kalp sağlığını nasıl etkiliyor? Özellikle büyük şehirlerde yaşayan insanlara hangi önlemleri almalarını önerirsiniz?
- Doç. Dr. Ersin Sarıçam: Stres özellikle gençlerin ani kalp krizlerinde çok önemli bir etken olarak karşımıza çıkıyor. Stresle beraber uyku bozuklukları ve uyku apnesinin bu durumda doğrudan etkisi var. Stresle birlikte artan adrenalin etkisi -özellikle gençlerin stresi- kalp krizlerinde önemli bir risk faktörü haline geldi.
"ARTIK SANAL ANJİYO GÖRÜNTÜLEME YÖNETİMİNİ, RİSKLİ HASTALARDA KULLANIYORUZ"
- Türkiye'de ve dünyada son yıllarda kalp sağlığı alanında önemli, yeni gelişmeler ve tedavi yöntemleri oldu mu?
- Doç. Dr. Ersin Sarıçam: Oldu. Öncelikle tanı konusunda hem muayene yöntemlerimiz hem de yardımcı görüntüleme yöntemleri özellikle tomografik (halk arasında ‘sanal’) anjiyo görüntüleme yöntemini artık riskli hastalarda kullanıyoruz. Bu sayede birçok hastamıza herhangi bir olay yaşamadan, enfarktüs geçirmeden erken tanı koyduğumuz oldu.
- Sağlıklı bir kalp için günlük hayatta neleri değiştirmemiz gerekiyor? Beslenme, egzersiz ve uyku düzeni açısından neler önerisiniz?
- Doç. Dr. Ersin Sarıçam: Beslenme çok önemli. Günümüzde maalesef uzun raf ömürlü hazır gıdalar, ne olduğu belli olmayan özellikle dışarıda yemek yeme alışkanlığının artmasıyla birlikte yemek kültüründe bir bozulma yaşanıyor. Kalitesiz yemekler, ne yağı kullanıldığı belli olmayan, kaç kez kullanıldığı bilinmeyen yağların tercih edilmesi, gıda güvenliğini ön plana çıkardı. Günümüzde gıda güvenliğinde bir takım sıkıntılar var. O yüzden hastalarımıza ve herkese zeytinyağı ağırlıklı Ege mutfağını öneriyoruz. Uzun raf ömürlü gıdalardan kaçınmalarını öneriyoruz.
"TARIM VE SAĞLIK BAKANLIKLARI, ZEYTİNYAĞI VE BALIK TÜKETİMİNİ ARTTIRMAK İÇİN PROJE GELİŞTİRMELİ"
- Kalp hastalıkları konusunda toplumda yaygın bilinen yanlış inanışlar var mı?
- Doç. Dr. Ersin Sarıçam: Toplumda hâlâ zeytinyağı tüketimini arttıramadık. O yüzden en önemlisi zeytinyağı tüketimini arttırmamız. Zeytinyağı tüketimini artırmaya yönelik, adı ne olursa olsun mutlaka bir farkındalık çalışması yapılması gerekiyor. Zeytinyağı tüketiminin doğru kullanımını ve balık tüketimini ön plana çıkaracak teşvikler yapılması, farkındalıklar oluşturulması lazım. Özellikle beslenme konusu, gıda güvenliği, beslenmede zeytinyağlı yemekleri öne çıkarmak çok önemli. Et tüketiminde bir sorun yok; ancak özellikle balığın daha sağlıklı bir protein kaynağı olarak öne çıkarılması gerekiyor. Etli yemeklerin mutlaka zeytinyağı ile kombine edilmesi gerekiyor. Uzun raf ömürlü gıdalarda, ne olduğunu bilmediğimiz yemeklerde zehirlenmeler açığa çıkıyor, bu nedenle sağlıksız gıdalardan olabildiğince kaçınmak lazım. Dışarıda yemek yemek her zaman sağlık anlamına gelmiyor. Günlük yaşamımızda araçlar ön plana çıktı, ancak yürüyüş alışkanlığı da son derece önemli. Bazı durumlarda araçları daha uzağa park ederek yürüyüşü çoğaltmamız lazım. İş hayatında yoğun tempodan dolayı maalesef yoğun stres mevcut. Bunu yenmenin bir yolu da araçları daha uzak bir yere park etmek, iş yerine gidip gelirken yürüyüş mesafesini arttırmak.
- Türkiye'de özellikle doktorlarla yapılan söyleşi ve haberlerde yüksek enflasyonun ihmal edildiğini düşünüyorum. Bir hekim olarak insanlara nasıl sağlıklı beslenmeleri gerektiği ve daha uzun ömürlü yaşamaları için yol gösteriyorsunuz ancak Türkiye'de yüksek bir enflasyon söz konusu. Böyle bir ortamda insanlar düzenli olarak balık tüketmekte, zeytinyağı almakta çok zorlanıyorlar.
- Doç. Dr. Ersin Sarıçam: Bakanlığın bu konuda devreye girmesi gerekiyor. Yani teşvik anlamında toplum sağlığı açısından çok önemli. Tarım ve Sağlık Bakanlıklarının, balık ve zeytinyağı tüketimini artırmaya yönelik teşvik ve projeler geliştirmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu maliyetin nasıl azaltılabileceği ve toplumun bu gıdalara erişiminin nasıl artırılabileceği üzerine projeler geliştirilmesi gerekiyor. Sağlık Bakanlığı, Tarım Bakanlığı ve ilgili kurumların toplum sağlığı üzerine bir proje yürütmesinin faydalı olacağını düşünüyorum.
ERSİN SARIÇAM KİMDİR?
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 1998 yılında mezun oldu. Uzmanlık eğitimini 1998-2003 yılları arasında Türkiye Yüksek İhtisas Hastanesi’nde aldı. Bugüne kadar Çağ Hastanesi ve Koru Hastanesi’nde çalıştı. Tıbbi ilgi alanları arasında klinik kardiyoloji, stres ve kalp, periferik arter hastalığı bulunuyor. Şu anda Medicana International Ankara Hastanesi’nde Kardiyoloji ve Kalp Sağlığı ve Hastalıkları Merkezi’nde çalışıyor.