İnsanlık tarihi boyunca üç soru belirleyici oldu. Nedir? Niçin? Nasıl?
İlkini Çin ve Hint düşüncesi sordu, varlığın özünü aradı. İkincisini Aristoteles sordu, neden-sonuç ilişkisini kurdu. Üçüncüsünü Newton sordu, doğayı anlamakla kalmayıp değiştirmeye başladı. Ve insanlık o andan itibaren bambaşka bir yola girdi.
Bugün Türkiye’de de mesele tam bu .Artık “ne” olduğumuzu, “neden” bu halde olduğumuzu herkes biliyor. Ama hâlâ bir türlü “nasıl değişeceğimizi” konuşamıyoruz.
İktidar yıllardır “niçin” sorusuna takılıp kalmış durumda. Niçin dış güçler, niçin faiz, niçin muhalefet… Ama halk artık sabırla bekliyor ve çok net soruyor. Nasıl düzelecek bu işler?


Nasıl geçineceğiz? Nasıl üretim yapacağız? Nasıl huzur bulacağız? Nasıl bir gelecek kuracağız?
Ve bu sorulara sadece iktidarın değil, muhalefetin de yanıt vermesi gerekiyor. Çünkü artık halk, “ne yapılmalı”yı değil, “nasıl yapılacak” kısmını duymak istiyor.


Kuru vaatlerin değil, somut yolların zamanı. Sloganların değil, yöntemlerin çağı.
Ekonomide “nasıl” sorusu, refahın kimin için üretileceğini belirler. Borçla mı büyüyeceğiz, bilgiyle mi? Rantla mı kalkınacağız, üretimle mi? Tüketimle mi ilerleyeceğiz, teknolojiyle mi?
Eğitimde “nasıl” sorusu, çocuklarımızın geleceğini çizer. Ezberle mi öğrenecekler, düşünen bireyler olarak mı yetişecekler?
Tarımda, sanayide, istihdamda da aynı şey geçerli. Bu ülkenin toprağı bereketli, genç nüfusu dinamik, halkı üretmeye hazır. Yeter ki onlara nasıl üretileceğini gösterecek bir plan, bir akıl, bir umut olsun.


“Nasıl” sorusu aslında bir kader sorusudur. Çünkü bu soru, düşüncenin eyleme dönüştüğü andır. Yani artık bir şey yapma zamanı demektir.
Siyaset, bu topraklarda çok uzun zamandır “niçin” tartışması yapıyor. Oysa artık herkesin sorması gereken tek soru kaldı: Nasıl olacak bu iş?
İktidar halkın bu sorusunu duymuyor. Ama muhalefet duymak zorunda. Çünkü halk, sadece değişim istemiyor; değişimin yolunu görmek istiyor.
Bugün Türkiye’nin ihtiyacı büyük laflar değil, büyük yöntemlerdir. Plan, program, uygulama, yol haritası… Bunlar olmadan hiçbir sözün karşılığı kalmaz.


O yüzden artık, halktan iktidar isteyen herkesin kendi kendine sorması gereken soru şudur: “Nasıl yapacağım?”
Cevabı olmayanlar, iktidar da olamaz. Çünkü bu ülke, artık sadece neden yoksul olduğunu değil, nasıl zenginleşeceğini bilmek istiyor.
Artık halk, “ne oldu?” ya da “neden böyle?” sorularıyla oy vermiyor.Karsizlar sürekli artıyor ise biraz da bu sorunlara bakmak lazım.Halkın beklentisi “Nasıl düzelir?” sorusuna cevap arıyor. Ana muhalefet partisi ve iktidara talip olan her yapı, bu soruya çözüm odaklı, uygulanabilir ve toplumsal karşılığı olan yanıtlar üretmek zorundadır. Çünkü halk, artık sadece umut değil, yol haritası istiyor.
“Türkiye artık ‘niçin böyle olduk’ tartışmasını geçti. Şimdi tek bir sorunun zamanı: Nasıl düzelteceğiz?”