Evrim Ağacı sitesinde yayınlanan, 'Hayvanların Dili Var mıdır? Yapay Zekâ Hayvanları Anlamamızda Bize Nasıl Yardımcı Olabilir?' adlı yazısı biz insanların en çok merak ettiği konulardan birine ışık tutuyor. İlk evcilleşmiş hayvanlardan bu yana insanlar, onların da bizim gibi bir dile sahip olup olmadığını merak etmekte. Hayvanlarında kendi aralarında bir dili var mı? Birbirleri ile nasıl anlaşıyorlar? Gibi sorular atlarımızdan bu yana hepimizin merak ettiği bir gizemdir.
CANLILARDA İLETİŞİM NASIL?
İletişim sistemlerinin doğası ve karmaşıklığı, türler arasında büyük farklılıklar gösterse de tüm canlılar öyle ya da böyle iletişim kurarlar. İletişim; ses, beden dili, kimyasal sinyaller ve elektrik sinyalleri gibi birçok yolla kurulabilir. Örneğin, bitkiler havaya veya toprağa salınan kimyasallar aracılığıyla iletişim kurarlar. Örneğin, bitkiler havaya veya toprağa salınan kimyasallar aracılığıyla iletişim kurarlar. Bitkiler, diğer bitkilere sinyal vermek ve tozlayıcılar veya otçulları, caydırıcı böcekler gibi faydalı organizmaları kendilerine çekmek için havaya uçucu organik bileşikler (VOC) salabilir. Organizmalar arasında kimyasal haberciler olarak hareket eden bu bileşikler, bitkiler tarafından salınan en yaygın kimyasal sinyal türüdür.
Hayvanlar ise ses, beden dili ve kimyasal sinyaller aracılığıyla iletişim kurarlar. Mesela kuşların ötüşmeleri günlük hayatta en çok karşılaştığımız hayvan iletişim yollarından birisidir. Farklı türlerin iletişim kurduğu belirli yollar genellikle biyolojileri, çevreleri ve davranışlarıyla yakından bağlantılıdır ve hayatta kalmaları ve üremeleri için kritik öneme sahiptir.

HAYVANLARIN DİLİ VAR MIDIR?
Biz insanlar en yaygın biçimde dil aracılığı ile konuşarak iletişim kurarız. Günümüzde yaklaşık olarak 7.000 insan dili vardır ve insanlarda dilin evrimi başlı başına uzun ve ilgi çekici bir konudur. Hiç şüphesiz dil insan medeniyetinin bu kadar gelişmesindeki en önemli etkenlerden birisidir, çünkü iletişim ve fikirlerin iletilmesi için temel bir araçtır. İnsanlar dil sayesinde karmaşık düşünce ve fikirleri iletebilir, bilgileri paylaşabilir ve projeler üzerinde iş birliği yapabilir.
Hayvanlar da belirli bir sembol sistemi kullanarak iletişim kurabilirler. Mesela, arılar dans ederek yönleri ve kaynaklara dair bilgileri diğer arılara iletebilirler. Ancak bildiğimiz kadarıyla, bu sembol sistemleri insan dillerindeki kadar kapsamlı değildir. Benzer şekilde çayır köpeklerinin farklı avcılar için farklı alarm çağrıları vardır; hatta avcıların boyutunu, şeklini, rengini ve hızını ayırt etmek için farklı çağrılar kullanmaktadırlar. Ancak yine de hayvanlar arasındaki iletişim, genellikle doğal ve otomatiktir, yani belirli bir öğrenme sürecine ihtiyaç duymaz. Öte yandan, insan dilinin öğrenilmesi ve kullanımı belirli bir öğrenme süreci gerektirir. Ayrıca insanlar geçmiş ve gelecekteki olaylar, soyut kavramlar, varsayımsal durumlar gibi konuları da tartışabilirler. Bu nedenlerle, hayvanlar arasındaki iletişim insan dilinden farklıdır ve tam anlamıyla bir dil olarak kabul edilemez.

CETI PROJESİ VE BALİNALAR İLETİŞİMİNİ ÇÖZMEK
Hayvanlarla iletişim fikri, insanların hayal gücünün bir ürünü gibi görünebilir; ancak bilim insanları yıllar içinde hayvanların iletişim sistemlerinin oldukça gelişmiş olduğunu ve zengin bir sosyal yaşamları olduğunu keşfetmişlerdir.
CETI ("Cetacean Translation Initiative"), Dünya dışı yaşam yerine doğrudan Dünya okyanuslarına odaklanarak Mart 2020'de başlatılan bir girişimdir. Amacı, özellikle ispermeçet balinaları için sağlam bir veri tabanı oluşturmak ve dillerini anlayıp analiz etmek için yapay zekâ algoritmalarını kullanmaktır. Bu proje, yapay zekâ teknolojisinin hayvan iletişiminin anlaşılmasında da kullanılabileceğini göstermesi açısından önemlidir. Öte yandan projede kullanılan dijital biyoakustik alanı da hızla gelişmektedir ve yazının ilerleyen kısımlarında değineceğimiz yaşam ağacının farklı dallarında evrimleşmiş iletişim şekilleri hakkında ilginç bulguları gün yüzüne çıkarmaktadır.
CETI projesi kapsamında, bilim insanları özellikle ispermeçet balinalarının dilini anlamak için Dominika adası ve Karayip çevresinde veri toplamıştır. Bilim insanları, ses kayıtlarına yapay zekâ teknikleri uygulayarak bir bilgisayarı ispermeçet balinalarını sesleri üzerinden tanımak için eğitmiştir. Bu çalışma sonucunda bilgisayarın doğru tahmin oranı %94'ün üzerinde ölçülmüştür.
Yapay zekâ konusundaki kaygıları bir kenara bırakıp pozitif yönlerine odaklandığımızda, bu teknolojinin genetikten astronomiye kadar birçok alanda bize rehberlik ettiğini, doğayı anlamamıza yardımcı olduğunu görebiliriz. Yapay zekâ, evrenimizi ve dünyamızı daha iyi anlamamızı sağlayarak insanlığın ilerlemesine büyük katkıda bulunabilir. İlerleyen zamanlarda, yapay zekâ ile uyum içinde yaşamayı öğrenmek kaçınılmaz bir hal alacak uyum içinde yaşayanlara farklı avantajlar sağlayacaktır.
Bu süreçte, hayvan iletişiminin çözümlenmesi gibi büyüleyici bir konunun ardından bile yapay zekâ destekli yeni keşiflerin ve gelişmelerin önünün açılacağı bir gelecek bizi beklemektedir.
