Doğan, sürece ilişkin açıklamasında, "2024- 2025 sürecinden bahsedeceksek şu an hasta sayısının en yüksek sayılara ulaştığı dönem içerisindeyiz. Okulların kapanmasıyla beraber toplumsal dolaşım, kişilerin birbirine teması azalacak.
Temas azaldığı gibi yayılım da azalmış olacak ve vaka sayılarında azalmayla karşılaşacağımızı bekliyoruz" dedi.
Gribin ana etkenlerinin başında influenza virüsü geldiğini söyleyen Doç. Dr. Doğan, "İnfluenza virüsünün kendi iç taksonomisinde alt kırılımdan da farklı gruplar var. Domuz gribi de bu grip türlerinden bir tanesi. Etkiler olarak birbirine benzer etkilere yol açabiliyor. Kişide ateş, halsizlik, kırgınlık, baş ağrısı, solunum semptomları, öksürük gibi semptomlara yol açabiliyor. Bazı insanlarda çok ciddi kas, eklem ağrılarına da sebebiyet verebiliyor. Bu da kişilerin yatağa bağımlı olmasını, birkaç gün istirahat edip ancak öyle iyileşebilir duruma gelmelerine sebebiyet veren ağır tablolara da yol açabilmekte" diye konuştu.
'BOL SIVI TÜKETİLMELİ'
Üst solunum yolu enfeksiyonlarında öncelikle bulaşın azaltılması gerektiğini kaydeden Doç. Dr. Doğan, "Bulaşı azaltmanın yolu da hasta kişilerin, enfekte kişilerin bu virüsü diğerlerine bulaştırmaması, yaymaması. Bu nedenle semptom olan, öksüren, aksıran kişilerin mümkünse bu tür durumlarda kollarının iki tarafına öksürmelerini ya da bir maske kullanmak süretiyle virüsün dışa yayılımının önüne geçmesini öneriyoruz. Artı el yıkama hijyen, el hijyeni de çok önemli. El temasıyla da yüze, göze vesaire temasla da bulaş sağlanabiliyor. Tedavide biz özellikle yüksek risk grubundaki insanların bir antiviral ilaç kullanması önerilebilir. Kimler yüksek risk grubunda yol açıyor? KOAH olanlar solunumsal hastalığı olanlar, kalp yetmezliği olanlar, bağışıklık sistemini zayıflatan hastalığı olanlar, diyaliz hastaları, bunlar yüksek risk grubundaki hastalardır. İnfluenza virüsünde yani domuz gribi dediğimiz tabloyu ağır geçirebilirler. Mümkünse bunların ilk 72 saat içerisinde bir antiviral ilaçla tedavilerin başlanması, istirahati bol sıvı tüketmelerini önermekteyiz. Hastaların bir grubu bunu daha ağır geçirebilir. Daha az solunum yetmezliğine sebebiyet vererek bu hastaların yoğun bakımda takibini zorunlu kılabilir. Hatta üzerine ikincil enfeksiyonlar eklenerek ağır zatürrelerle de karşı karşıya kalabiliriz" dedi.
Doç. Dr. Doğan, bu hastalıklarla ilgili, "Bunlar benzer aileden yani ikisi de RNA virüsü, etkileri de birbirine benzer. Üst solunum yolu enfeksiyonlarına yol açabildikleri gibi akciğer enfeksiyonuna da yol açma potansiyeli olan virüsler. Buradaki temel olan şey kişinin virüse karşı oluşturmuş olduğu yanıt hastalığı şiddetinde belirleyici oluyor" ifadelerini kullandı.