Ankara

“Sabrın, emeğin ve geleneğin sesi: Tesbih”

31 Temmuz’da ATO Congresium’da başlayan “Ankara Taş, Tespih, Sanat, Antika ve Doğal Taşlar Zirvesi”ne renk katan isimlerden biri de Gaziantepli Tespih Ustası Haluk Sevmen’di.

SEVGİ GÜLDOĞAN

Ankara'da düzenlenen ve doğal taşlardan antikaya, el işçiliğinden kültürel mirasa kadar birçok değeri bir araya getiren “Ankara Taş, Tespih, Sanat, Antika ve Doğal Taşlar Zirvesi” bu yıl koleksiyonerler ve meraklıları için adeta bir buluşma noktası oldu.

Bir avuç malzeme, bir ömürlük sabır... Tespih, sadece elde çekilen bir nesne değil; geçmişle bugünü birbirine bağlayan, her tanesinde ayrı bir hikâye barındıran ince bir zanaat. Ankara'da 31 Temmuz’da kapılarını açan “Ankara Taş, Tespih, Sanat, Antika ve Doğal Taşlar Zirvesi” bu kültürel mirası yaşatan ustaları bir araya getirirken, Gaziantep’ten gelen tespih ustası Haluk Sevmen de sabrın, emeğin ve geleneğin sesi oldu. Yaklaşık sekiz yıldır bu işi severek yapan Sevmen’le tespihin yolculuğunu, yapım aşamalarını ve değişen tespih kültürünü konuştuk.

"TESPİHE SEVGİYLE BAŞLADIM"

Yaklaşık sekiz yıl önce hobi olarak başladığı tespih yapımını bugün profesyonelce sürdüren Haluk Sevmen, süreci şöyle özetliyor:

“Başta bu işe sadece bir merakla girdim. Tespih seven bir insandım. Eğitim almadım; sadece görseller izleyerek, videolar seyrederek ve ustalarla istişare ederek öğrendim. Zamanla geliştim ve bugün kendi tarzımı ortaya koymaya çalışıyorum.”

Bugün koleksiyonerler için özel üretim yapan Haluk Usta, üretim sürecinde sabrın en temel malzeme olduğunu vurguluyor.

KATALİN, SIKMA, KEHRİBAR... HER BİRİ AYRI BİR KARAKTER

Haluk Sevmen’in çalıştığı malzemeler, işin sadece zanaatkârlık değil, aynı zamanda tarih bilinci de gerektirdiğini gösteriyor. Katalin, Osmanlı sıkma kehribar, damla kehribar gibi antika ve değerli malzemelerle çalışıyor:

“Özellikle koleksiyonerler, bu özel malzemelere büyük ilgi gösteriyor. Mesela Osmanlı sıkma kehribar dediğimiz malzeme 1800’lerin sonu, 1900’lerin başında üretilenlerden. Bir tespih üretmeden önce elimizdeki malzemeyi inceliyoruz, milimi milimine hesap yapıyoruz. Hazır hiçbir parça kullanmıyorum, her şey el işçiliğiyle yapılıyor.”

SABIR VE SANAT ARASINDA İNCE BİR BAĞ

Sevmen’in tespihleri yalnızca görsel değil, aynı zamanda duygusal bir emeğin de ürünü. Ona göre, bu işi herkes yapabilir ama sadece sabırlı ve tutkusu olanlar bu yolda kalıcı olabilir:

“Bu işin anahtarı sabır ve sevgidir. Para için değil, gerçekten severek yapmak lazım. Yoksa bir süre sonra bırakılır. Ben bu işe gönül verdim. Sadece üretmiyorum; aynı zamanda her gün kendimi geliştiriyorum. Koleksiyoner talepleri, ustalıkla buluştuğunda ortaya eşsiz işler çıkıyor.”

TESPİHE YATIRIM GÖZÜYLE BAKANLAR ARTIYOR

Tespihin Türkiye’de son yıllarda giderek artan bir ilgiyle karşılaştığını belirten Sevmen, bu değişimin yatırım boyutuna da işaret ediyor:

“Artık insanlar sadece aksesuar olarak değil, yatırım aracı olarak da tespih alıyor. Antika ya da özel işçilikli tespihler zamanla değer kazanıyor. Bu da bizim gibi ustaların işine olan ilgiyi artırıyor.”

ANKARA ZİRVESİ: KOLEKSİYONCULARLA BULUŞMA NOKTASI

Haluk Sevmen için Ankara’daki bu zirve, yeni koleksiyoncularla tanışmak, işini ve sanatını anlatmak için önemli bir fırsat olmuş:

“Zirveler bizim için çok kıymetli. Buraya sadece tespih almak için değil, tespih kültürünü tanımak için gelen insanlar da var. Sohbet ederek, dokunarak, deneyimleyerek öğreniyorlar. Bu işin ruhu da zaten burada.”