Bağcılar’da yaşayan, 2 çocuk babası 30 yaşındaki güvenlik görevlisi Adem Şimşek, 15 yıldır beyninde taşıdığı 6 santimetrelik damar yumağından, 16 saat süren ameliyatla kurtuldu. Daha önce birçok kez tedavi arayışına rağmen sonuç alamayan Şimşek, son çare olarak Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Abuzer Güngör’e başvurdu. Hasta, Prof. Dr. Güngör ve ekibinin gerçekleştirdiği 16 saatlik zorlu ameliyatla sağlığına kavuştu. Ameliyat sonrası yaşadığı değişimi anlatan Şimşek, "Şu an çok iyiyim, nöbetlerim yok. Kanama riskim de ortadan kalktı. İşe giderken bayılıyordum. Sokakta düşüyordum, evimde çocuklarımın yanında da bayılıyordum. Onları da korkutuyordum. Ameliyattan sonra en büyük değişim artık çocuklarımın benden korkmaması oldu. Şimdi rahat bir yaşam sürüyorum” dedi.
Güvenlik görevlisi olarak çalışan, evli ve 2 çocuk babası 30 yaşındaki Adem Şimşek, 15 yıldır beyninin derinlerinde yerleşmiş dev bir damar yumağı ile yaşıyordu. Yıllar boyunca farklı tedaviler denemesine rağmen hastalığına çözüm bulamayan Şimşek, sık sık epilepsi nöbetleri geçiriyor ve hayatı ciddi risk altına giriyordu. Son olarak beyin damarlarında kanama nedeniyle bir ay yoğun bakımda kalan genç adam, Medical Park Bahçelievler Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Abuzer Güngör’e başvurdu. Güngör ve ekibinin 16 saat süren başarılı ameliyatıyla beynindeki 6 santimetrelik damar yumağı tamamen çıkarılan Şimşek, artık nöbetsiz ve sağlıklı bir yaşam sürüyor.
‘AMELİYATTAN SONRA NÖBETLERİ DURDU’
Şimşek’in tedavi sürecini anlatan Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Abuzer Güngör, “Bu hasta çok uzun zamandır beynindeki damar yumağı nedeniyle takip edilen bir hastaydı. İlk tanısı nöbet geçirmeyle konulmuştu. Ameliyatı çok riskli olduğu için önce diğer tedavi yöntemleri denenmiş, ışın tedavisi uygulanmış. Ancak iki kez ışın tedavisi uygulanmasına rağmen hastanın kanamaları ve nöbetleri devam etmiş. Uzun süren, yaklaşık 1-2 ay yoğun bakımda makineye bağlı olduğu dönemleri olmuş. Nöbetlerinin ve kanamalarının devam etmesi üzerine bize geldi. Biz de bu şikayetleri çözmek için ameliyat önerdik. Ameliyatın riskleri vardı ama daha önce de yaptığımız bir ameliyat olduğu için kendisine ameliyat önerdik, o da kabul etti. Ameliyatı başarılı geçti. Oradaki damar yumağını tamamen çıkardık. Hastanın ameliyattan sonra nöbetleri durdu. Şu anda hayatına devam ediyor. Bu hastalık, bu hastadaki gibi nöbetle başlayabiliyor. Veya sadece baş ağrısıyla gelebiliyor. MR’da AVM (Arteriovenöz Malformasyon) saptanan hastalar oluyor. Bazen kanama yaptığında sadece nöbet değil, bütün fonksiyonların kaybı, hatta hayat kaybına kadar gidebiliyor” ifadelerini kullandı.
‘NORMAL DAMARLARI KORUMAK ZORUNDASINIZ’
Ameliyat sırasında en önemli noktalardan birinin normal damarların korunması olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Güngör, “Beyin damar yumaklarının kendi içinde bir derecelendirmesi vardır. En yüksek derecede olanlarda ameliyat komplikasyon riski çok yüksektir. Yani ameliyat sırasında bir kolda, bacakta güçsüzlük ya da hayati tehlike ortaya çıkabilir. Bu yüzden kendisi daha önce ameliyat edilmemiş. Ancak şikayetleri devam ettiği için ve başka bir çözüm kalmadığı için biz ameliyatı önerdik ve yaptık. Ameliyatlarda hastanın normal damarlarını korumak gerekir. Anormal damarlarda kanama, normal damarlara göre çok daha fazladır. Bu da ameliyat sırasında ciddi kan kaybına neden olabilir. Bazen bu ameliyatlarda beş ünite kan vermek gerekebiliyor. Çok riskli olduğu için normal damarları korumak zorundasınız ve bunu çok ince bir hassasiyetle yapmak gerekir” dedi.
‘ÜÇ TEMEL YÖNTEM MEVCUT’
Prof. Dr. Güngör sözlerini şöyle tamamladı:
“Bu ameliyatlardan sonra önce yoğun bakım süreci olur. Bizde iki gün yoğun bakımda, daha sonra serviste takip ediliyor. Yaklaşık 4-5 gün sonra da evinde istirahatine devam ediyor. Bu hastalık için daha önce ışın tedavisi uygulanabiliyor. Damarın içinden girilerek tıkama işlemleri yapılabiliyor. Bunun dışında cerrahi yöntem var. Yani üç temel yöntem mevcut; ışın tedavisi, damar içi tedavi veya cerrahi. Tabii ki ameliyat risklidir. Ancak diğer tedavilere rağmen kanaması ve nöbet şikayetleri devam eden hastalar, günümüzde güvenli şekilde cerrahi olarak tedavi edilebiliyor.”
‘KORKMADIM, DOKTORUMA GÜVENDİM’
Hastalığını ilk kez 2011 yılında beyin kanaması geçirerek öğrendiğini söyleyen Adem Şimşek, yaşadığı süreci şöyle anlattı:
“15 yıldır beynime yerleşmiş damar yumağı ile yaşıyordum. Yıllar boyunca farklı tedaviler denememe rağmen hastalığıma çözüm bulamadım. Bu hastalığımı 2011 yılının 12 Mayıs günü beyin kanaması geçirerek öğrendim. 15 senelik bir serüveni var. Birçok doktora gittim, hiçbiri ameliyatı yapmayı kabul etmedi. Bu yüzden tedavime sadece ilaçlarla devam ettim. Epilepsi nöbetleri geçiriyordum. Daha sonra Gamma- Knife ışın tedavisi gördüm. Buna rağmen, hastalığım artarak devam etti. Daha sonra Abuzer hocamla tanıştım. Bana ameliyat önerdi. Korkmadım, hocama güvendim. Hocam da bana güven verdi zaten. Beraber başardık. Şu an çok iyiyim, nöbetlerim yok. Kanama riskim de ortadan kalktı. Sadece ufak tefek şikayetlerim var ama geçici, hepsi tedaviyle düzelecek inşallah. Ben güvenlik görevlisiyim. İşe giderken bayılıyordum. Sokakta düşüyordum, evimde çocuklarımın yanında da bayılıyordum. Onları korkutuyordum. Çok tehlikeli geçiyordu.”
‘SOKAĞA ÇIKINCA BAYILIRIM DİYE KORKMUYORUM’
Geçirdiği başarılı ameliyatın ardından sağlığına kavuşan Şimşek sözlerini şöyle tamamladı:
“Ameliyatla yaşadığım en büyük değişim, artık çocuklarımın benden korkmaması oldu. Şimdi rahat bir yaşam sürüyorum. Sokağa çıktığımda düşerim, bayılırım diye korkmuyorum. Benim durumumdaki hastalara tavsiyem şu: Abuzer Hocam’a uğramadan ‘korkuyorum’ demeyin. Ben çok kötüydüm, ama Allah razı olsun hocam beni yeniden sağlığıma kavuşturdu.”