Birleşik Kamu-İş Konfederasyonunun hesaplamalarına göre:
2023 Yılı Ekim ayında AÇLIK SINIRI 15 BİN 420 TL'YE ve YOKSULLUK SINIRI ise 43 BİN 859 liraya yükseldi…
· TÜRKİYE’DE AÇLIK VE YOKSULLUK RİSKİ GİDEREK BÜYÜYOR.
· DÖRT KİŞİLİK BİR AİLENİN AÇLIK SINIRI EKİMDE 878 LİRA ARTARAK 15 BİN 420 LİRAYA KADAR YÜKSELDİ.
· YOKSULLUK SINIRI DA 2 BİN 202 LİRA DAHA ARTARAK 43 BİN 859 LİRAYA TIRMANDI.
· SON BİR YILDA AÇLIK SINIRI 7 BİN 197 LİRA, YOKSULLUK SINIRI DA 19 BİN 346 LİRA ARTIŞ KAYDETTİ.
Bütün bu veriler Türkiye’deki enflasyonun şiddetini ve yarattığı hayat pahalılığının geniş kitlelere etkisini son derecede açık ve net olarak ortaya koymaktadır.
Bugün için Türkiye’nin en büyük sorunu gelirlerin enflasyona paralel olarak artmaması sonucunda yaşanan hayat pahalılığı ve ortaya çıkan gelir çöküşüdür.
Tamam, eskiden de bu ülkede ücretli ve dar gelirlilerin geçinmesi kolay değildi bir ev ya da bir otomobil almak söz konusu olduğunda her zaman dar gelirliler sıkıntıya girerdi. Fakat bu gün artık bırakın bir ev almayı ücretlilerin geliri bir ev kiralamaya dahi yetmemektedir, bırakın bir otomobil almayı otobüse ya da dolmuşa binmek bile bir ücretli için pahalı ve ağır bir iş haline gelmiştir.
Enflasyonu durdurmak öyle kısa bir süre zarfında başarılabilecek kolay bir iş değildir. Bu yüzden dar gelirlileri biraz olsun rahatlatacak, hayat pahalılığını oluşmasını önleyecek ciddiyette ücret artışları yapmak tek çaredir.
Enflasyonun yükünü ücretlilere bindirmek asla ve kat’a kabul edilebilir ve doğru bir önlem değildir.
Bakınız demedi demeyin bu politikalar uygulanmaya devam eder ve gelirler böyle çökerse halkımız yokluk ve yoksulluk içinde böyle boğulmaya mahkûm edilirse bunun çok ciddi siyasi ve hatta adli sorunlar yaratması kaçınılmaz olacaktır.
Atalarımız “testi kırıldıktan sonra yol gösteren çok olur” demiştir, bakın ben testi kırılmadan yol gösteriyorum gelin girdiğiniz bu yanlış yoldan yol yakınken dönün diyorum.
Ücretlileri, emekliyi dul ve yetim aylığı alanları yokluğa yoksulluğa mahkûm etmenin ne akli ve ne de ahlaki bir yanı bulunmamaktadır.
Vatandaşın gelirini düşürerek enflasyonu durdurmaya çalışmak ise beyhude bir gayretten başka bir şey değildir, vatandaş acı çeker ama enflasyon düşmez daha da hızlanır ve hatta karaborsanın ortaya çıkmasına dahi neden olabilir.
Enflasyonu durdurmanın yolu bellidir:
1- Parayı basan otoritenin itibarını artırmak gerekir.
2- Dolaşımdaki para miktarını azaltmak gerekir.
Dolaşımdaki para miktarını azaltmak içinde devletin kemer sıkması, harcamalarını azaltması ve gelirlerini artırması gerekmektedir yoksa para basmaktan dolaşımdaki para miktarını artırmaktan başka çare kalmaz.
Bunu yapmak yerine halka kemer sıktırmaya kalkarsanız bunun bir faydası olmaz, üstelik küçülen bir ekonomide kar edemeyen firmalardan umduğunuz vergiyi toplamanız da mümkün olmaz.
Küçülen bir ekonomide üreticiler talep düşüklüğüne karşı kapasitelerini tam olarak kullanamaz ve en nihayetinde daha az üretmek zorunda kalır. Daha az üretmek ise birim başına düşen dolaylı maliyetleri artırarak maliyetleri ve dolayısı ile de satış fiyatlarını yükseltir. Sonuçta fiyatlar genel seviyesi artmaya devam eder.
En nihayetinde kaş yapayım derken göz çıkarırsınız, hem enflasyon doludizgin artmaya devam eder ve hem de dar gelirlinin ezildiği yanına kar kalır.