Sanırım son 20 yılda 11 vergi affı oldu, şimdi yeni bir vergi affı yahut da iktidarın söylemiyle yeni bir vergi yapılandırması gündemde. Türkiye Büyük Millet Meclisine Matrah ve stok affı, vergi artırımı, yeniden yapılandırma gibi birçok unsuru içeren bir torba kanun teklifi sunulmuş bulunuyor. Kanun teklifi kapsamında 30 Nisan 2021 öncesi vergi, vergi cezaları, idari para cezaları, covid kapsamında idari para cezaları SGK borçları vb gerçekleştirilmemiş ödemeler yapılandırılabilecek. Teklif ile işletmelerin bilançolarında yer alan gayrimenkuller ile amortismana tabi diğer iktisadi kıymetler için yeniden değerleme imkanı sağlanacak.
Kanun teklifinin genel gerekçesinde, bir önceki yapılandırma sonrası salgın nedeniyle yeni imkan talebinin yoğunlaşması gösterildi.
Birkaç yılda bir çıkarılan onca vergi affına rağmen görünen o ki devlet saldığı vergileri tahsil etmekte çok büyük ölçüde zorlanıyor. Dahası yaptığı yapılandırmalar da sorunu çözmüyor, yapılandırılan vergi borçları da ödenmiyor.
Bir işletme, yahut da kişi vergisini niye ödemez?
İktidar muhakkak bu sorunun cevabını araştırıp bulmalıdır. Araştırmanın masa başında yapılması da sorunu anlamaya yetmez, sokağa inilmeli ve özellikle de vergisini ödeyememiş ya da ödememiş olanlar ile yüz yüze görüşmeler yapılarak vergilerin neden ödenmediği araştırılmalıdır.
Bana sorarsanız ödenmeyen vergilerin iki ana sebebi olabilir:
1- İktidarca salınan vergiler kişilerin ve işletmelerin ödeme gücünü aşıyor, bu kesim istese de, çabalasa da vergiyi ödeyemiyordur.
2- İktidarca salınan vergiler işletmelerin ve kişilerin rıza göstereceği seviyenin çok üstündedir. Toplum vergilerin doğru yönde kendisine fayda sağlayacak şekilde kullanılmadığını düşünüyor ödemeye direniyordur. Nasılsa yeni af çıkar kimse ödemiyor ben enayimiyim niye ödeyeyim? Diye hesap yapıyordur. Sonuçta ödeme gücü ve imkanı olduğu halde ödemiyordur.
Muhtemelen bu her iki temel sebepte farklı yüzdelerle de olsa toplumun vergi ödemekten kaçınmasını etkiliyordur.
Lakin ikinci sebep özellikle, sağlıklı çalışan ciddi işletmeler için pek kolay değil. Vergi dairelerinin yakın takibi, özellikle de elektronik haciz ve benzeri uygulamalar işi gücü parası pulu olan işletmelerin beyan edilmiş gelirleri üzerinden kesinleşmiş vergilerini ödememesini çok zorlaştırmaktadır. Bir işletme ancak ve ancak iflas etmiş, çalışamaz bir hale gelmişse bu tip vergi sigorta ödemelerini yerine getirmekten kaçınabilir ve bu da bizi birinci seçeneğe yönlendirmektedir.
İkinci seçenek kapsamında vergiye direnen işletmeler daha ziyade vergi kesinleşmeden gelirini beyan etmeyerek ya da gerçekten çok daha az beyan ederek vergiden kaçınmaya çalışır ki bu ayrı bir sorundur.
Vergilerin tahsil edilememesinin büyük ölçüde asıl sebebi kişilerin ya da işletmelerin ödeme gücünün yetersiz kalmasıdır. Bu şekildeki işletmeler aslında zombiye dönüşmüş tabela şirketleridir. Büyük bir olasılıkla sadece vergilerini değil kredi, maaş, çek, senet borçlarını da ödemekten acze düşmüşlerdir. Batık haldeki bu şirketlere yönelik ne kadar yapılandırma yaparsan yap emin ol ki tahsilat yapabilmen asla mümkün olmayacaktır.
Bu şirketlerden tahsilat ümit edip bu beklenen tahsilat alacak olarak bilançoda ya da bütçede tutmak sonuçta anlamsızdır.
Bu ödenmeyen vergileri tahsil edebilmek için yapılan her yeni girişim ise vergisini düzenli ödeyenleri de caydırmakta, nasılsa yeni bir yapılandırma gelir diye beklenti oluşturmaktadır.
Malum her devlet giderlerini karşılayabilmek için vergi toplamak zorundadır. Fakat vergi toplarken toplumun rızasının alınması çok önemlidir, yoksa beklenen vergiyi toplayamazsın. Burada da iki önemli husus var birincisi toplanan vergilerin toplum yararına ve toplumu onaylayacağı şekilde harcanması. İkincisi ise kişinin gelirinin ancak makul bir yüzdesinin vergi olarak talep edilmesi, makul haddi aşarsan da vergi toplayamazsın.
Toplum çocuğuna okul, hastasına hastahane, güvenliği için ordu polis teşkilatına ödeme yapmaya razı olur, lakin yönetenlerin keyfine saray yapmaya kalkarsan, lüks araçlar satın alır, yandaşa maaş ödemeye kalkarsan toplum doğal olarak buna tepki koyar ben boğazımdan kesip yemezken vergi vererek bunlara neden yedireyim diye sorar.
Bu yüzden de yapılandırma ile uğraşmak yerine vergi politikalarını harcama ve bütçe politikaları ile birlikte toptan gözden geçirmek gerekir.