Magazin yıldızı Sevda Demirel Narin’in katli hakkında konuşmuş ve: “Eğer şeriat kanunları yürürlüğe girecekse, ben sonsuz kapanmaya hazırım, yeter ki bunları assınlar assınlar. Tabi ki çözüm caydırıcıdan yani çok çok ciddi bir caydırıcılık, ben şeriat kapanmak ve saire sonsuz kabul ediyorum yeter ki assınlar, vinçle sallansınlar. Olmaz ne hayvanlara ne çocuklara ne bebeklere olmaz yani. Yani bunlar gerçekten insan değiller. Bunları şeytan görevlendirmiş, iblisin çalışanları bunlar. Normal insan bunu yapmaz. İblisin çalışanları gerçekten öyle.” Demiş…
(Konuşmasını aynen deşifre ettim, cümle düşüklükleri bana değil Sevda Demirel’e aittir)
Sevda Demirel konuyu nereden şeriata bağlamış, şeriat hakkında ne biliyor, şeriatın olmadığı düzenlerde de idam cezasının bulunup bulunmadığını biliyor mu bilmiyor mu bilmem ama böyle önemli bir konuda her önüne gelenin konuşmasının, bilip bilmeden fikir beyan etmesinin yanlış olduğunu biliyorum.
Bu arada biri bu hanım kızımıza şeriatın sadece örtünmek ve ölüm cezası vermek olmadığını, şeriat gelirse vatandaşlarımızın tüm egemenlik hak ve özgürlüklerinden yoksun kalacağını anlatıversin lütfen…
Dahası, Sevda Hanım bu konuda yalnız da değil
Konu hakkında konuşan Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici, idam cezasının geri getirilmesi için çağrı yaptı ve: "Narin Güran yavrumuzun maalesef cansız bedenine ulaşıldı. İlk günden beri gözümüz, yüreğimiz kan ağlıyor. Ciğerlerimiz parçalanıyordu. İşte ona bu acıyı, bu kötülüğü yapanlara, adalet işleyecek. İdam gelecek. İbreti âlem için sallandıracaksın. Bir daha hiçbir zaman hiç kimse çocuklarımızın canına, ırzına tasallut etmeyi dahi aklından geçiremeyecek." dedi.
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan da idam cezasının yeniden tartışmaya açılması gerektiğini söyleyerek: “Narin yavrumuza Allah gani gani rahmet etsin, gerçekten çok üzüldük. Millet olarak başımız sağ olsun. Bu konuyla ilgili çok daha ciddi yasal düzenlemelerin oturulup konuşulması ve Meclis'teki bütün partilerin de sorumluluğunda olan bir konuda el birliğiyle yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesi gerekiyor. Bu noktada idam cezasının da tekrardan gündeme gelmesinin mutlaka tartışılması lazım. Caydırıcılık bakımından bunu biz daha önce de defaten söylemiştik. Özellikle çocukların bu şekilde katledilmesi gerçekten de korkunç bir olay. Vicdanımızı sızlıyor, millet olarak büyük bir üzüntü içerisindeyiz. Bu gibi olayların bir daha yaşanmaması için idam cezasının da gündeme getirilmesi gerektiğini ifade ediyorum” demiş.
Toplumu infiale sürükleyecek bir suç işlendiğinde bir takım zevat hemen ortaya çıkar ve idam tartışmalarını ateşler, idam olsaydı bu suçlar işlenmezdi çünkü idam çok caydırıcı bir cezadır derler.
Bakınız idam, organ kesme ve işkence gibi arkaik cezalar çağdaş hukukta verilmez!
Bunun birinci nedeni; çağdaş hukuk sistemleri olası bir hatalı hüküm sonucunda bir masumun geri dönülmez şekilde cezalandırılması riskini ortadan kaldırmak ister.
İkincisi idam cezasının diğer cezalardan daha caydırıcı olduğu, suçun önlenmesinde işe yaradığı iddiası tamamen bir şehir efsanesidir!
Eğer bu iddia doğru olsaydı idamın yasal olduğu ABD ve benzeri ülkelerde idamlık suç sayıları bu kadar yüksek idamın yasak olduğu AB ülkelerinde ise bu kadar düşük olmazdı.
Bakın dünya da en fazla cinayet işlenen ülkeler:
ÜLKE | CİNAYET | ORAN |
Kuzey Kore | 45.597 | 4,40 |
Endonezya | 42.005 | 0,40 |
Hindistan | 41.651 | 3,08 |
Bangladeş | 30.376 | 2,37 |
ABD | 22.941 | 6,82 |
Rusya | 11.964 | 8,21 |
Pakistan | 8.241 | 3,88 |
Çin | 7.525 | 0,53 |
İran | 1.936 | 2,47 |
***Oran: 100.000 kişi başına düşen kasıtlı cinayet oranları
Bakın cinayet idamlık bir suç olduğu halde idam cezasının yürürlükte olduğu yukarıda yazılı ülkelerde cinayetler çok fazla sadece bu veri bile idam cezasının bir caydırıcılığı olmadığını ispatlamaya yetecektir.
Diğer yandan idam gibi cezalar genellikle siyaseten kullanılır ve bazı muktedirler muhaliflerinden sonsuza kadar kurtulabilmek için idam cezasını kullanır, bu demokrasi için çok büyük bir tehdittir.
Bugün Türkiye’de hemen hemen herkes Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu, Hasan Polatkan, Deniz Gezmiş gibi isimlerin idam edilmelerinin yanlış olduğu konusunda hemfikir değil mi?
Türkiye çağdaş bir hukuk düzeni kurmakta bunca yol aldıktan sonra neden gerisin geriye dönsün?
Sonuç olarak: “yeter ki assınlar” önü arkası düşünülmeden, anlık infial ile söylenmiş boş beleş bir sözden ötesi değildir, suçu cezalar değil eğitim önler…