YENİ YIL MI ? “Yeni Yıla Bombalarla Girdiler”

31 Aralık 2023 Pazar. Türkiye’ye göre uzakta ve Doğu’da olan ülkeler, 2024 yılına birkaç saat önce girmiş. Çevremde 2023 yılını uğurlama, 2024 yılını karşılama çabalarını görüyorum.

Duygularımı, umutlarımı, kaygılarımı, korkularımı, acılarımı, başkalarının yaptıklarının ürettiği utançlarımı tam anlatacak kelimeleri bulamıyorum.

Aklım, hapishanelerdeki bana göre suçsuz insanlarda, gazeteci, yazar meslektaşlarımda, öldürülen, şiddet gören kadınlarda, gözyaşı döken annelerde, çocuklarda, gençlerde, kıyılan, aç susuz bırakılan, doğal ortamları işgal edilen, katledilen, ana yurtlarında avlanarak, ailelerinden, topluluklarından vahşi insanlarca koparılan ve uzak diyarlara satılarak camlı havuzlara, demir parmaklıkların arkasına veya daracık yerlere  hapsedilen  hayvanlarda, yağmalanan, yok edilen, yakılan ormanlarda, üstüne beton dökülerek, demir yığınları altında bırakılan meralarda, tarlalarda, meyve bahçelerinde, kirletilen tatlı ve tuzlu sularda, soluduğumuz havada.

İyi yürek taşıyan insanların akılları ne kadar geniş ki, bunları taşıyabiliyorlar. Dahası da var. Aklım, İsrail saldırılarında, çoğunluğu çocuk, kadın, anne olan 22 binden fazla insanın katledildiği Filistin’de, Afganistan’da, Libya’da, Ukrayna’da, iki gün önce terör saldırılarında 100’den fazla insanın öldürüldüğü İran’da, demokrasi ve adaletin olmadığı diğer ülkelerde, depremle ağır zararlar gören kentlerimizde, çadırlarda yaşamak veya ana evlerinden başka yerlere göçmek zorunda kalan yurttaşlarımızda, daha dün diyebileceğimiz kadar geride kalan zamanda kucaklaşıp toprağa verdiklerimizde.

Belki çok iddialı bir ifade, ancak hep söylerim, yazarım yıllardan beri, insana, hayvana ve doğaya yönelik bu kadar ağır şiddet çeşitlerinin yaşandığı tarihe “İnsanlık tarihi” diyemiyorum. Gerçek insanlık tarihi, işte bu şiddet çeşitlerinin bittiği gün başlayacak bana göre.

01 Ocak 2024 Pazartesi, Ankara, evdeyim. Televizyonlarda haberleri izlemeye çalışıyorum. İçimdeki umut ile ateşi bana kadar gelen utanç verici şiddet olaylarının ürettiği acı kavga ediyor. Umut savunmada, şiddet kullanmadan.

Karşımda FOX Televizyonu ve sevgili Selçuk Tepeli. Çok güzel bir genç insan, gazeteci meslektaşım, arkasında, bombaların yıktığı Filistin yerleşim yerleri. Ekranda “YENİ YILA BOMBALARLA GİRDİLER” yazıyor. Beyaz zeminde kırmızı harfler, kırmızı zeminde beyaz.

Kırmızı, bayrağımızın ana rengi. Çoğunlukla kanı anımsatır.  Öldürülen, kıyılan canlılardan dökülen kanların rengi. Renklerin tümüne güzel olarak bakarım, siyah, kırmızı, yeşil, mavi ve diğerleri.

Yüzlerce, binlerce, milyonlarca, hatta milyarlarca yıl geçse bile, gerçek insanlık tarihi başladığında, kırmızı renk, korkusuzluğu, sevgiyi, Dünya ailesi olmanın huzurunu  simgeleyecek renklerden olacağına inanıyorum. Gerçek insanlık tarihinde, renklerin tümü, ayrı ayrı, güzellikleri, iyilikleri simgeleyecek mutlaka.

Selçuk Tepeli ve FOX TV, saat 19.00’un gelmesini beklemeye değer değerlerimiz. Sevgili Selçuk Tepeli’nin, FOX TV’nin 01 Ocak 2024 haberlerinde dile getirdiklerini hüzünle ve gururla izledim. Çünkü, insanın tarihinin utançlarından biri olan İkinci Dünya Savaşının ortalarında, Rize, Pazar, Apso köyünde, Fatma-Tahsin çiftinin ilk çocukları olarak doğan bu köşenin yazarı ile Selçuk Tepeli önemli bir görüşte birleşti.

Selçuk Tepeli, 2024 yılına dilek enflasyonu altında girildiğini, oysa iyi yıl veya yıllar için çalışmak, çabalamak ve sorgulamak gerektiğini dile getirdi. Hepimizi, uluslararası barış örgütlerini düşündürmesi ve utandırması gereken günümüz savaşlarından örnekler verdi.

“Yeni yıla bombalarla girdiler”.

Bombalar varsa yıl yeni değil, yıl yeni ise yine bombalar, yine insan vahşeti, yine dileklerimizin  ve beklentilerimizin hayal kırıklığına uğraması, yine değişen bir durumun olmaması demek.

Nitekim, günümüz savaşlarında ve şiddet saldırılarında cinayetler sürdü ve yeni denilen 2024 yılının ilk günlerinde çok sayıda masun insan öldürüldü., yaralandı.

Sevgili Tepeli’nin, şu sözleri de çok çok değerli. “Patron sizsiniz”. Sadece TV izleyenlerine ve halkımıza değil, Dünya’daki tüm halklara yöneliktir bu sesleniş, herkesi yüreklendirmesi,  düşündürmesi gereken bu iki kelime.

Siyasetçi, gazeteci, hukukçu, bilim insanı, yerel yönetici, emekli, kadın, erkek, Selçuk Tepeli’nin “Patron Sizsiniz” dediği herkesin, köyden kente önce ulusal, sonra da uluslararası düzeyde, haklara, sözleşmelere ve ülkelerin demokratik yasalarına uygun bir biçimde derneklerde, federasyonlarda, konfederasyonlarda, siyasal partilerde, eğitim ve meslek alanlarında örgütlenmesi, dayanışma içinde olması gerekiyor.

Selçuk Tepeli ve demokrasiye inananların, silahsız ve şiddetsiz örgütlenmenin önemini her fırsatta dillendirmelerini öneriyorum. Sevgili Tepeli, “Patron  Sizsiniz” dediği  milyonlarca, milyarlarca insana örgütlenmelerini önermeli. Çalışmak, çabalamak ve sorgulamak için “Patron sizsiniz” diye seslenilen hedef kitlenin gönüllü örgütlenmeleri, birlikte olmaları zorunlu. Gönüllülükte zorunluluk olamaz, ancak bu gönüllülük, sevgi, dostluk ve barış için gerçekten zorunlu.

Bir zorunluluk daha var, paylaşayım.

İnsan soyu, insan türü, iyilikleri,  güzellikleri, sevgiyi, barışı, sağlığı, başarıyı yıllardan beklemekten artık vazgeçmelidir. İnsan, bunları, bu özlemleri, sadece kendisinden ve diğer insanlardan beklemelidir. Yıl, insan tarafından zamanın dilimlenmesinden başka bir şey değildir. Ellerimizle tutamadığımız en büyük değerimiz, yaşamak ve zamandır.

 “Patron sizsiniz”, sevgili anneler, kadınlar. Haydi erkeklerle, babalarla birlikte, her yeni yılda, canlı, mutlu ve umutlu olarak yerin üstündeki cennete girilen bir Dünya hedefi belirleyelim, her yerde ve her zaman, şiddetsiz ve dayanışma içinde olalım.