Fransa da pazar gecesi Meclis seçiminin ikinci tur sonuçları açıklandığında, Marine Le Pen'in Ulusal Birlik partisi iki sene önceki milletvekili sayısına 50 ekleyerek 142'ye ulaştı ancak 289'luk mutlak çoğunluktan çok uzakta kaldı. Bunun sebebini aşırı sağa karşı çıkan ılımlı orta sağ ve sol yelpazede olan tüm partilerin geçici olarak kurdukları Yeni Halk Cephesine bağlamak doğru olur. Sayiları 188’i bulan Yeni Halk Cephesi ittifakı ve 161 milletvekiline sahip Cumhurbaşkanı Macron'un Hep Birlikte partisi, mecliste en büyük iki siyasi gücü oluşturdular. Olmasına oldular ancak hiçbir grup iktidara gelmek için gereken çoğunluğa sahip değil. İlerleyen günlerde milletvekilleri hangi grupla birlikte oturacaklarına karar verdikçe bu sayılar da değişecektir.
2022 seçimlerinin sonuçlarıyla karşılaştırırsak, Ulusal Birlik partisi etkisini artırırken aynı zamanda Yeni Halk Cephesi'nin daha fazla seçmen kazandığını da göstermekte ve son olarak Macron'un Hep Birlikte partisi de kayıplara maruz kalmasına rağmen haritadan silinmedi. Elbette seçim çok farklı şekilde sonuçlanabilirdi. 30 Haziran'daki ilk turda, Ulusal Birliğe bağlı adaylar pek çok seçim bölgelerinde en fazla oyu aldılar; ancak milletvekillikleri tamamen güvence altına almayı başaramadılar. Önceki seçimlerde katılımın ilk turdan sonra düşme eğiliminde olmasının aksine, ikinci tura karşı ilgi son 20 yılın en yüksek katılımını sağladı. Bundan dolayı da üç veya dört aday 577 kişilik mecliste 300'den fazla seçim bölgesinde ikinci tura geçebildi. İlk turdaki şoku atlattıktan sonra 200'den fazla aday, genellikle Ulusal Birliği yenme şansı daha fazla olan adaya yer vermek için yarışlarından çekildi ki seçmene gayet açık ve net tercih sunuldu: ya aşırı sağ, ya da tüm eksikliklerine rağmen ılımlı partiler.
Sadece sayılara bakıldığında sol blokun kazandığını söylemek mümkün ama bu kısa vadede kurulan ittifakın içindeki grupların birlik ve beraberlik içinde hareket etmesi hiç de kolay olmayacak. Özellikle Sosyalistler, Yeşiller ve Komünistlerin aralarında tutarlı ve kucaklayıcı bir liderden bahsetmek mümkün değil. Burada asil rekabet Boyun Eğmeyen Fransa partisi ile Sosyalist Parti arasında, zira Sosyalistler hem nispeten daha az milletvekiline sahipler ve de Jean-Luc Mélenchon kadar tanınmış ve belagat konusunda başarılı olan bir parti liderleri yok.
Sonuçta 577 kişilik Mecliste hiçbir grubun 200 sandalyeye bile yaklaşamadığı parçalanmış bir tablo ile karşı karşıya tüm partiler. Burada muhtemelen üç ana grup - sol, Macron'un merkezcileri ve aşırı sağ - istikrarlı bir çoğunluk oluşturmak için mücadele edecek ve bu hedefte başarılı olmak için tekrar büyük tavizlerin verilmesi şart olarak gözükmekte. Taviz veren partinin de ağır bedel ödeyeceği de kesin olunca, Cumhurbaşkanı Macron’un, Le Pen'in zaferini engellerken ülkeyi bir siyasi çıkmaza soktuğunu söylemek mümkün. Beşinci Cumhuriyete her ne kadar Paris Olimpiyatı şan ve şeref katsa bile zor günler ve haftalar ufukta.