YEMEK VE TATLILARIMIZ

Uzun yıllardır doğa yürüyüşü yaptığımı birkaç yazımda sizlerle paylaşmıştım.Yine bir doğa yürüyüşü sonunda Ankara'nın Çamlıdere ilçesinde akşam yorgunluğumuzun ardında lokantada yemeğimizi yedik ve son menümüz tatlıya sıra gelmişti,lokantanın aşçısı yöresel tatlı olarak “HÖŞMERİM” tatlısını bizlere önerdi.Güzel hafif bir tatlıydı,daha sonrasında bu tatlının hikayesini bizlerle paylaştı.

Bu Tatlının hikayesi üzerinde ülkemizin mutfaklarındaki yemek ve tatlıların hikayesine bir göz attım,o yemeklerin bakın hikayeleri kulaktan kulağa günümüze kadar nasıl gelmiş.

HÖŞMERİM TATLISI

Höşmerim, Marmara bölgesi başta olmak üzere Ege, İç Anadolu bölgelerinde çok üretilen ve tüketilen bir tatlıdır. Türk Patent ve Marka Kurumunun coğrafi işaretli gıdalar listesine baktığımızda Balıkesir, Kırşehir,Sivrihisar, Çamlıdere,Çankırı Höşmerim Tatlısı olarak farklı tariflerde ve isimlerde tescillenmiş Höşmerim tatlılarını görebiliyoruz. Beypazarı, Dörtdivan ve Mengen ilçelerinin de höşmerim tatlısı tescili için başvuruları bulunmaktadır.

Rivayete göre, savaşın başlaması üzerine erini cepheye yolcu eden gelin, uzun yıllar geri dönmesini beklemiş. Aradan uzun zaman geçmesine rağmen eri geri dönmeyen gelinin bütün ümitleri tükenmiş ve şehit düştüğünü düşünmeye başlamış. Fakat uzun yıllar sonra da olsa eri geri dönmüş. Gelin, canından çok sevdiği hayat arkadaşını birden karşısında görünce çok sevinmiş ve bir sofra hazırlamaya karar vermiş. Ama yoksulluk nedeni ile mutfakta pek bir şey bulamamış.”Ne yapsam acaba” diye düşünürken ellerinde kalan tek ineğin sütünden mayalayıp duvara astığı peynir gözüne ilişmiş. Taze peynirin içine yumurta, şeker ve irmik katarak ateşte pişirmiş. İlk defa yaptığı bu lezzeti erine sunmuş ve merakla “Hoş mu erim? Hoş mu erim?” diye sormuş. Hayat arkadaşı memnuniyetle “Hoş hoş” diyerek gelini takdir etmiş. Öncelikle Balıkesir yöresinde sonra da tüm ülkede hikayesi kulaktan kulağa anlatılarak yapılan tatlı, hikayesinden dolayı “Höşmerim” adını almıştır.

BABAGANUŞ

Aslen bir Lübnan yemeği olan Babaganuş iki kelimenin birleşmesinden oluşuyor. Baba, bizdeki anlamıyla aynı. Ghanoush ise şımartılmak, zevkten dört köşe olmak, keyiflenmek anlamlarına geliyor. Baba bayıldı gibi düşünün...

VEZİR PARMAĞI

Bu tatlının ismi rivayetten çok bir hikayeden geliyor. Zamanın birinde padişah, veziriyle birlikte ava gidiyor ve kazara baş parmağı kesiliyor. Bunu gören vezir 'Vardır bir hayır padişahım'
diyor. Ardından başka bir gün padişah, insan yiyen bir kabileyle karşılaşıyor ancak vücudunda kesik olan insanları yemiyorlar. Padişah da bu sayede kurtuluyor.

GAVURDAĞI SALATASI

Adana-Gaziantep arasında bulunan ve Toros Dağları'nın güneydoğu uzantısında bulunan bu dağ, muhteşem salataya da ismini vermiştir.

ANALI KIZLI

Başta Adana'nın en meşhur yemeklerinden biri olarak bilinen bu lezzetli çorbada içi kıyma dolu büyük köfteler ana, küçük köfteler ve nohutlar da kız olarak kabul edilir.

HANIM GÖBEĞİ

Osmanlı saraylarına dayanan bu tatlı, aslında bir benzerlik sayesinde isim buluyor. Neden yemek değil de tatlı? Hanımların göbeği pek tatlı olur da ondan.

ŞILLIK TATLISI

Çok eski bir Güneydoğu Anadolu yemeği olan bu tatlının asıl adı 'Şileki'. Kürtçe'de ıslak, sulu gibi anlamlara gelen Şileki kelimesi, 90'lı yılların başında bazı köşe yazarlarının deformasyonu sayesinde bugünlere Şıllık olarak gelmiş.

İMAM BAYILDI

Bu yemek ile ilgili birçok rivayet var. En fazla bilineni şöyle: Eski bir dönemde bir imam, karısı tarafından yapılan bu yemeği ilk kez yediğinde lezzetinden veya yemeğe katılan malzemenin maliyetinden dolayı bayılmıştır.

Bir başka rivayete göre, gene eski bir zamanda bir imam zengin bir zeytinyağı tüccarının kızı ile evlenmiştir. Eşinin çeyizinde bol miktarda kaliteli zeytinyağı bulunmaktadır. Kadın ilk günlerde kocasına bu zeytinyağı ile içine domates ve soğan eklenmiş patlıcan yemeği hazırlamış. On üçüncü günde yemek masasında zeytinyağlı patlıcan dolması yemeğini bulamayınca. Buna şaşıran imam artık zeytinyağının kalmadığını öğrenir ve üzüntüsünden bayılır.

HÜNKAR BEĞENDİ

Sultan Abdülaziz, İSTANBUL'a gelen Fransız İmparatoriçesi ve Napolyon'un karısı Eugene için bir kır gezisi düzenliyor. Bu gezi esnasında da saray mutfağından bu yiyecek hazırlanıyor. Abdülaziz'in hastası olduğu, Eugene'in tarifini olarak Fransa'ya götürdüğü bu yemek işte hünkar beğendi!

KÖPOĞLU MEZESİ

Trakya'da yaşayan ve biraz da serseri olan adamın, bütün parasını rakıya yatırdıktan sonra bahçesindeki domatesten, patlıcandan yaptığı meze olarak biliniyor.

DUL AVRAT ÇORBASI

Yıllar önce eşini kaybeden bir kadının evde ne varsa içine koyarak çocuklarını doyurduğu çorbanın adı oluyor.

SÜTLÜ NURİYE TATLISI

İhtilal döneminde askerle yönetilen belediyeler, baklava fiyatlarına bir üst sınır getirmişler. Fakat bu düzenleme, üreticilerin maliyetini kurtarmadığı için perişan olmasına sebep olmuş. Onlar da daha düşük maliyetli tatlılar üretmeye başlamışlar. Fıstık yerine fındıkla yapılan, şerbet yerine süt konulan Nuriye’nin hikayesi böyle. İsminin ise hiçbir anlamı yok.

ALİ NAZİK

Yavuz Sultan Selim'in bayılarak yediği bu yemeğin ismi yine padişahtan geliyor. Aslında kendisi 'Hangi eli nazik yaptı bunu?' diye yapan aşçıyı methetmiş.

KADINBUDU KÖFTE

Bu yemek de yine bir benzetmeden isim almış. Hanımların çoğu bunu okuduktan sonra eğilip baldırlarına bakacaktır; bakmayın çok benzemiyor. Bu arada köftenin adından rahatsız olup ismini kendine göre değiştiren çok tuhaf insanlar da yok değil.

YENGEN

Uydurma değilse bunun da hikayesi şöyle: Yeni tanıştığı kız arkadaşını her zaman takıldığı büfeye götüren eleman, hanım kızın siparişini verirken 'Yengen' diyerek malzemesinin bol konulması için kaş göz işareti yapıyor, adamlar da sandviçi verirken 'Buyrun yengen' diyor ve olaylar gelişiyor...

GENÇ KIZ RÜYASI TATLISI

Orijinal ismi 'Banana Split' olan bu tatlının dilimize neden 'Genç Kız Rüyası' olarak çevrildiği ve yıllar yılı bu isimle anıldığını biz de bilmiyoruz...