‘Yazı Odasında Yolculuklar’ ya da boşlukta hoşluk

Sevdiğim bir dostum bu kitabı hediye edip kendinden çok şeyler bulacak ve felsefesine de dalacaksın deyince...

Sevdiğim bir dostum bu kitabı hediye edip kendinden çok şeyler bulacak ve felsefesine de dalacaksın deyince bir solukta okudum. Önce kitap arkasındaki sinopsisinden içeriğini okuyalım; ‘Bir yatak, bir yazı masası ve bir iskemleden başka bir şey bulunmayan, tek kapılı, tek pencereli bir oda. Yaşlı bir adam, bu odada belleğini yitirmiş olarak uyanır. Kim olduğunu, buraya nasıl geldiğini anımsamaz. Odaya gelen belli belirsiz kişiler, Bay Boş’a anımsayamadığı suçlar yöneltirler, kimliği ve geçmişine ilişkin örtük sözler ederler. Tavana gizlenmiş bir kamera durmadan fotoğrafını çeker, bir mikrofon odadaki her sesi kaydeder. Biri izlemektedir sanki. Günümüz Amerikan edebiyatının en yaratıcı yazarı Paul Auster’ın yeni romanı Yazı Odasında Yolculuklar, gizemli metinleri, bilmece kimlikleri, kahramanının gizli geçmişi ve belirsiz işkencecisiyle belki de yazarın en tuhaf romanı. Auster’de ben yaşlarda Brooklyn’de yaşayan bir tuhaf adam zaten. Romanın kahramanı Bay Boş’da kendisi olsa gerek. Bay Boş’un dünyasının bizim dünyamızdan çok da farklı olmadığını düşünürsek, belki de o kadar tuhaf değil. Bay Boş’un kurmaca yaşamı, Kafka, Beckett ve Borges’in yarattıkları dünyadaki yerini alırken, günümüz gerçekliğini tüm ürkünçlüğüyle sezdiriyor okura.’ Yazı Odasında Yolculuklar’dan kimi sözcükler alıntılayıp, yanına parantez içinde ne düşündürdüğünü yazarak dostumun istediği felsefe yoğuşmasıyla sürdürelim yazıyı; Resimler yalan söylemez, ama baştan sona bütün hikayeyi de anlatmazlar. #İstediğimiz ve elde ettiğimiz şey nadiren aynı şeydir. (Sen iste gerisini merak etme çoğu zaman patlar) #İyi bir hikaye anlatmak istiyorsan, merhametli olamazsın. (Ancak acıtan öğretir.)#Önemli olan kendimi kandırmamak; umut beslemenin çekiciliğine karşı koymak. (Doğru ama zor dostum zor) #”Bu dünyada bir hayalet gibi dolaşıyorum, bazen var olup olmadığımdan bile emin olamıyorum. Daha önce var oldum mu, onu da bilemiyorum.” (Bütün varoluş özden önce gelir diyenlerin ortak kaderi.)

Latinceden hayatın kendisini anlatan bir deyiş vardır: “In solis sis tibi turba locis”. Anlamı “Issız yerlerde kendin için bir evren ol” yani “Yalnızken, kendin için kalabalık ol” demektir. Auster bunu başarabilmenin romanını yazmış. Pirimiz üstadımız Friedrich Nietzsche’de ‘Ben ışık olmaya, gecelerin susuzluğunu çekmeye ve yalnız olmaya mecburum.’ demez mi zaten. George Orwell’in ‘1984 Büyük ağabey sizi gözetliyor’ fantastik romanının günümüz kişiye indirgenmiş hali kitap gerçekten okunası…

YAZI ODASINDA YOLCULUKLAR

Paul Auster/ CAN YAYINLARI

ISBN 978-975-07-0711-7