Hatırladınız değil mi? Çocukken bu tekerleme ile birbirimizin etrafında koşuşturur, ebe bizi biz ebeyi kovalar, oynar dururduk….PTT’nin yağ satmaya başlaması üzerine bu tekerleme biraz modifiye edilerek sosyal medyada epeyce döndü, durdu ve bir anda trend topic oldu….
Pandemi ile beraber zaten sanal mağazalar ve internetten alışveriş gündeme gelmiş ve yoğunlaşmıştı. Virüsün yoğun bulunabileceği, kalabalık ortamlarda bulunmaktan korkan yahut da karantina tedbirleri uyarınca sokağa çıkamayan bir çok kişi internet üzerinden alışverişe başlamıştı.
İnternet üzerinden satış yapan sanal mağazalarda ciro patlaması yaşandığı ve hatta kurye şirketlerinin teslimata yetişmekte çok zorlandığı da biliniyor.
Alışverişin sanal ortama kayması ise pandemi koşullarında zaten can çekişmekte olan esnafı daha bir zora sokmuş bulunmaktadır.
Yükselen gıda fiyatları ve önlenemeyen enflasyon karşısında önlem almaya çalışan iktidar başta temel gıda ürünleri ve ayçiçeği yağı fiyatlarındaki gözlemlenen artışa çare olarak PTT’nin internette bulunan alışveriş sitesi üzerinden ucuz ürün satışına başlayacağı duyurdu.
Duyurdu da ne oldu?
PTT’de 5 litrelik ayçiçek yağının 85,01 TL’den, markette ise aynı marka yağın 74,95 TL’den satıldığı görüldü…
Hepimiz biliyoruz gıda fiyatları büyük bir hızla yükseliyor. Birleşik Kamu-İş Konfederasyonun Ar-Ge birimi KAMUAR’ın, fiyatlarını Ankara’daki pazar ve marketlerden her ay düzenli olarak derlediği ve halkın en fazla tükettiği 77 gıda maddesinden oluşan bir sepeti esas alarak yaptığı “halkın enflasyonu” araştırmasının aralık ayı sonuçlarına göre gıda harcamalarında 2020 yılının tümünde bir önceki yıla göre yaşanan fiyat artışı yüzde 29,9 olarak gerçekleşmiş bulunmaktadır. Özellikle yoksul kesimin gelirinin çok büyük bir kısmının gıda harcamalarına ayrılması, bu kesimin gıda enflasyonunu çok daha can yakıcı bir şekilde hissetmesine yol açmaktadır.
Dört kişilik bir ailenin dengeli ve sağlıklı beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcamasının aralıkta 3 bin 146 liraya çıkarak, 2021 yılı için geçerli olan 2.825,90 TL net asgari ücretin üzerine tırmandığı göz önüne alınırsa durumun vahameti çok daha da iyi anlaşılacaktır.
İktidar gıda fiyatlarındaki artışı durduramayınca hayali düşmanlar uydurarak bir algı operasyonu sürdürmektedir. Dün soğan patates depolarını basarak, köylüleri terörist ilan edenler, bu gün de esnafı suçlamaktadır.
Esnaf ne yapsın? Pandemi koşullarında zaten işi düşmüş, giderleri artmış, alacaklarını tahsil edemiyor zarara atıyor, aldığından ucuza mı satsın? Esnafın kullandığı elektrik, gaz fiyatları artıyor, benzin mazot almış başını gidiyor, vergi desen, vergi vergi üstüne, esnaf bu artışları fiyata yansıtmayacak mı?
Esnaf mı dedi size çiftçiyi besiciyi ithalat baronlarına ezdirin, çiftini çubuğunu bozdurup ineğini davarını kestirin diye?
İktidar ülkeyi de ekonomiyi de çok ama çok kötü yönetmektedir. Üstelik hem kötü yönetiyor ve hem de zeytinyağı gibi üste çıkarak; kâh çiftçiyi, kâh esnafı, kâh da dıj güçleri suçluyor, kendini sütten çıkma ak kaşık olarak takdim ediyor.
Gıda fiyatlarındaki enflasyon ortalaması OECD ülkeleri için sadece yüzde 3.3 seviyesinde iken TÜİK verilerine göre bile Türkiye’de yüzde 20.6 seviyesinde olması iktidarın tarım ve ekonomi politikalarında nasıl başarısız olduğunun açık ve net olarak ispatıdır. OECD verilerine göre durumu Türkiye’den kötü olan ise sadece Arjantin, fiilen batık halde bulunan Arjantin’de 2020 yılı gıda enflasyonu yüzde 40.4’e ulaşıyor.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün verilerine göre Dünyada gıda fiyatları 2011 yılındaki tarihi zirvenin ardından son 10 yılda yüzde 17 düşerken, Türkiye’de yüzde 225 artmış bulunmaktadır.
Görünen odur ki Türkiye’de gıda fiyatlarının artışının nedenleri konjonktürel değil yapısaldır, üretim eksikliğinden ve üretimin biçiminden kaynaklanmaktadır.
Ülkenin ekonomi ve tarım politikaları rasyonel akla, bilime ve ekonomi kuralarına uygun olarak yeniden belirlenmezse, bu tip gelip geçici önlemlerin herhangi bir faydası olmayacaktır. Devletin o ya da bu şekilde gıda ürünlerini sübvanse etmesi ise sorunu çözmeyecek, verilecek devasa bütçe açıkları yüzünden enflasyon ve hayat pahallılığı daha da artacaktır. İktidarın daldığı hayallerden uyanıp, acilen aklını başına devşirmesi gerekmektedir.