Ve Biden Başkan

Amerika Birleşik Devletleri, Kasım ayında yapılan seçimlerin ardından kanlı kongre binası baskınına da şahit olunan tarihinin en tartışmalı ve gergin dönemlerinden birini yaşadı. Bu kaotik dönemin, yeni başkanın ve başkan yardımcısının resmen yemin ederek göreve başlamasıyla son ermiş olduğunu umuyorum.

Amerika Birleşik Devletleri, Kasım ayında yapılan seçimlerin ardından kanlı kongre binası baskınına da şahit olunan tarihinin en tartışmalı ve gergin dönemlerinden birini yaşadı. Bu kaotik dönemin, yeni başkanın ve başkan yardımcısının resmen yemin ederek göreve başlamasıyla son ermiş olduğunu umuyorum.

Tamam biliyorum, bir çok kişi o ya da bu sebepten, haklı ya da haksız olarak çok ciddi bir Amerikan düşmanlığı taşıyor, lakin hatırlatmak isterim ki dünyanın en büyük ekonomisi ve askeri gücünün kanlı ve kaotik bir sürece sürüklenmesi, dünyanın en ücra köşelerinde bile kaosun hakim olması ile sonuçlanabilecek son derecede tehlikeli bir olaydır.

Trump dönemi alışık olduğumuz ciddi devlet adamı yönetimine sahip değildi, başkanın parmakları klavyede dolaşıp, durmadan tweet atıyor, paylaşım yapıyordu. Sanırım sosyal medya ile uğraşmaktan ciddi işler ile uğraşmaya vakit bulamıyordu gene de Amerika’da bir kesimin ciddi ölçüde hayranlığını kazanmış olduğu da görmezden gelinemez. Aslında seçim kampanyası başladığında Trump açık ara favoriydi, o kadar ki Demokratlar pek bir kazanma umudu beslemedikleri için olsa gerek Trump’ın karşısına güçlü bir aday bile çıkarmadılar.

Fakat Trump aniden ortaya çıkan Covid-19 pandemisini o kadar kötü yönetti ve o kadar gayrı ciddi bir tutum sergiledi ki bir anda çok ciddi bir oy kaybına uğradı ve sonra da bir daha toparlayamadı. Sonucu hepiniz biliyorsunuz Demokratlar sadece aday gösterdikleri Joseph Robinette Biden Jr.’u Amerika Birleşik Devletlerinin 46’ncı başkanı olarak seçtirmekle kalmadılar hem Senato’da ve hem de Temsilciler Meclisin’de çoğunluğu ele geçirerek Mavi Dalga olarak adlandırılan siyasi çoğunluğu yakaladılar.

Demokratların Mavi Dalga ile seçimleri kazanması Biden’in güçlü ve iktidar sahibi bir başkan olmasını sağlayacaktır. Mavi Dalga daha fazla politika desteği, mali destek ve parasal destek anlamına geliyor, bu durumun piyasaya yansımalarını önümüzdeki günlerde göreceğiz.

Biden yönetiminde Trump’ın Çin Halk Cumhuriyeti ve Avrupa Birliği ile başlattığı ticaret savaşları büyük bir olasılıkla sakinleşecek, rasyonel aklın egemen olduğu bir müzakere süreci başlayacaktır. Bu küresel ekonominin toparlanması ve büyümenin artması yönünde iyi bir fırsat olarak görülmelidir.

Biden’in Trump’ın resmen çekildiği Paris İklim Anlaşmasını tekrar gündeme getirmesini ve küresel ısınmanın yarattığı iklim değişikliği tehdidine rasyonel akıl ve bilimsel yöntem ile yaklaşmasını beklememiz doğaldır.

Amerikanın küresel iklim değişimi ile mücadeleye ciddi olarak ağırlık vermesi emin olun bu günkü üretim ve tüketim biçimimizi çok derinden etkileyecek bir olgudur. Üretimi fosil yakıt kullanıp çevreye zarar vererek sürdürmeye çalışan bütün ekonomiler bu gelişmeden son derecede olumsuz etkilenecek, bu ülkeler karbon vergisi başta olmak üzere bir çok ekonomik ve hukuki yaptırımlar ile karşılaşacaklardır.

Demokrat Biden yönetimindeki Beyaz Saray, küresel ölçekte demokrasiyi tehdit eden yönetimleri ve liderleri de pek hoşnut etmeyecektir. Ukrayna sorunu yüzünden Rusya’nın, insan hakları ihlalleri yüzünden Çin’in başı çok ağrıyacaktır.

Türkiye’nin ise demokrasi rotasından savrulan yeni rejimi ve otokrat yönetim anlayışı yüzünden Biden yönetimi ile çatışması büyük olasılıktır. Kongreden geçen lakin Başkan Trump tarafından veto edilen yaptırımlar şimdi Biden’in önüne gelecek ve onun seçimine sunulacaktır. İran ambargosunun delinmesi ve bu çerçevede Halkbank soruşturması, Rusya’dan S400 alınması, Rusya’nın doğal gaz ihracatında kullanılacak boru hatları ve Suriye meselesi, Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri arasında başlıca anlaşmazlık konuları olacaktır.

Biden’in yaptırım yasasını onaylaması ve CAATSA yani Amerika’nın hasımları ile yaptırımlar yolu ile mücadele yasasında bahse konu olan yaptırımlardan özellikle de Türk ekonomisini ağır bir şekilde etkileyecek olanlarını seçmesi durumunda yaşamakta olduğumuz ekonomik krizin daha da derinleşeceği açıktır. Avrupa Birliği tarafından gündeme getirilen yaptırımların beklemeye alındığını ve Biden yönetimi ile koordineli bir yaptırım politikası izleme eğilimi taşıdıklarını da biliyoruz. En büyük ekonomi partnerlerimizin, aynı anda koordineli bir şekilde yaptırım uygulaması halinde Türk ekonomisinin çok ciddi sıkıntılar ile karşılaşacağı kesindir.

Bir taraftan sürmekte olan sağlık krizi, diğer taraftan da gittikçe derinleşen ekonomik kriz ile boğuşan Türkiye’nin önünde son derecede zorlu bir dönem görünüyor, bu dönemde iktidarda bulunan Erdoğan süreci çok iyi yönetemezse başımız çok büyük bir belaya girer, demedi demeyin…