Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank Twitter’dan paylaştığı mesajında AK Parti öncesi ve AK Parti iktidarı yıllarını kıyasladı. Varank, kıyaslamasında 2002’de Türkiye nüfusunun 65 milyon 2021’de ise 85 milyon olduğunu belirterek, satılan buzdolabı, Çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, fırın ve kurutucu sayısını karşılaştırdı.
Varank’ın paylaşımına göre Türkiye nüfusu 65 milyondan 84 milyona çıktı. Satılan buzdolabı sayısı 1.08 milyondan 2.24 milyona, satılan çamaşır makinesi 823 binden 2.14 milyona, bulaşık makinesi sayısı 281 binden 1.64 milyona, fırın sayısı 339 binden 1.07 milyona çıktı.
Varank’ın paylaşımında en dikkat çekici veri ise çamaşır kurutma makineleri için olandı. Varank paylaşımda 2002’de 0 olan kurutma makinesi satış rakamının ise 2021’de 249 bine çıktığını söyledi bunu çok büyük bir başarı olarak takdim etti…
Öncelikle şunu söyleyeyim Varank yanılıyor 2002 yılında çamaşır kurutma makinesi satışı sıfır olamaz hani övünmek gibi olmasın ama o yılardan önce alınmış bir Arçelik marka çamaşır kurutma makinesi benim evimde zaten vardı dolayısı ile öncelikle kıyaslamada kullandığı elindeki bilgi yanlış!
Bakın çamaşır kurutma makinelerinin tarihi epeyce eskidir. 1800’lü yılların başında Fransız M. Pochon, kol gücü ile çalıştırılan bir çamaşır kurutma makinesi icat etti. Brooks Stevens, 1940’larda ilk elektrikli ve pencereli kurutma makinesini tasarladı. Elektrikli kurutucular 1950 sonrası gelişmiş ülkelerde yoğun olarak talep gördü ve konutlarda yerini aldı.
Son birkaç yüzyılda insan emeği ve zamanından büyük ölçüde tasarruf sağlayan makineleşme olgusu zaten çok hızlı gelişmiştir. Ne yazık ki bizim toplumumuz bu gelişmeye aynı hızda uyum sağlayamamış yani bu gelişme kervanına geç katılmıştır.
Bu sadece üretimde makineleşmeye geç katılma değil aynı zamanda günlük yaşam ve tüketimde de makineleşmeye geç katılma manasına gelmektedir.
Fakat hala makineleşmeye katılamadığımız bir alan var oda makine icat alanı insan ihtiyaçlarını karşılayacak yeni bir makine keşfi bu ülkede geçmişte hiç olmadı ve bugünde olmuyor.
Bu gün olan ise artık modası eskimiş, teknolojisi bilinen, üretimi ayağa düşmüş bazı makinelerin kopyalanarak ve yahut lisans altında üretiminden ibarettir ne yazık ki. Ayrıca çamaşır yıkama kurutma, bulaşık, buzdolabı ve süpürge gibi bazı ürünler elbette ki yaklaşık 50 yıldır bu ülkede üretiliyor ve tüketiliyor bunu abartıp bununla övünmek akla mantığa aykırı bir şeydir.
Üstelik biz çağdaş uygarlığa icat, keşif ve tasarım yolu ile henüz hiçbir katkı yapamamış bir toplumuz yapabilmek için önce durumumuzun farkına varmamız gerçekleri idrak edebilmemiz gerekir yoksa gerisi boşa övünmek ve algı operasyonundan ibaret olur.
Bundan 25 yıl kadar önce bir konferansımda uygarlığın gelişimini anlatıyordum. Genç esmer bir adam kalktı “ben okumadım, dört çocuğum var, geçinemiyorum, sizin bu anlattıklarınızın bana ne faydası var?” Diye sordu.
“Bak anlatayım, bundan sadece ve sadece 200 yıl önce İngiltere Kraliçesi üzerinde güneş batmayan imparatorluğun hükümranıydı. Kraliçenin dişi apse yapıp ağrısa yapılacak pek bir şey yoktu. Ağrısını azaltmak için biraz viski içirecekler, sonra kerpeten ile asılıp dişi çekeceklerdi. Çekerken çene kemiğini kırmazlar, apse patlayıp kana karışarak kan zehirlenmesine yol açmazsa kraliçe epey bir acı çekerek iyileşecekti. Oysa sen bu gün geri kalmış bir ülkenin fakir bir bireyisin senin dişin bu gün apse yapsa bundan 200 yıl önce kraliçenin sahip olmadığı bir tıbbi hizmete kolayca ulaşır, yeşil kartın ile bedavaya dişini tedavi ettirebilirsin. Tedavi sırasında önce diş röntgenin çekilir, sonra dişin uyuşturulur hiç acı çekmeden ne gerekiyorsa yapılır ve daha sonrada iltihaplanmaya karşı antibiyotik alarak herhangi bir tıbbi risk olmadan bu badireyi atlatabilirsin işte uygarlıktaki gelişmenin sana kazandırdığı budur” dedim.
Genç hocam vallahi haklısınız hiç öyle düşünmemiştim diye cevapladı…
Kıssadan hisse uygarlık gelişiyor, gelişen uygarlığın nimetlerinden birçok halk bu gelişmeye hiçbir katkı sunmasa da faydalanıyor. Uygarlıktaki gelişmeye herhangi bir katkı sağlamadan nimetleri ile övünüp algı yaratmaya çalışmak en azından emeğe saygısızlıktır.