“VAHŞİ KEMER SIKMA” DÖNEMİ

Yeni yıl yeni umutlarla girildi. Herkesin 2026 yılından beklenti ve istekleri farklı! Yeni yılda sevdiklerine, ailesine, arkadaşlarına en dileklerini sundu.

Yeni yıl yeni umutlarla girildi. Herkesin 2026 yılından beklenti ve istekleri farklı! Yeni yılda sevdiklerine, ailesine, arkadaşlarına en dileklerini sundu.

Peki emekli ve dar gelirlilerin birbirlerine ne sundu. Hiçbir şey. Tek umutları hükümetin ne kadar zam vereceği.

Asgari ücretin yüzde 27 artışla net 28 bin 75 liraya yükselmesinin ardından, milyonlarca memur ve emeklinin gözü Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 5 Ocak 2026 Pazartesi günü saat 10.00’da açıklayacağı enflasyon verilerine çevrildi.

Açıklanacak bu oran, memur ve emeklilerin yeni yılda alacakları maaş zamlarını belirlemede belirleyici olacak.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in enflasyonla mücadele kapsamında sıkı para politikasını kararlılıkla sürdüreceği ifade edilirken, bu nedenle memur ve emeklilere yalnızca resmi enflasyon oranı kadar zam yapılacağı tahmin ediliyor.

Ünlü ekonomist Aziz Çelik ise 2026 yılında vatandaşları “vahşi kemer sıkma” olarak nitelendirdiği bir dönemin beklediğini belirterek, zam beklentilerine ilişkin şu öngörülerde bulunuyor:

Kemer sıkma politikası tüm hızıyla devam edecek, resmi enflasyonun dışında tek kuruşluk artış yapılmayacak.

Emeklilere ve memurlara enflasyon oranı dışında herhangi bir iyileştirme uygulanmayacak.

İşçi ve Bağ-Kur emeklileri Ocak 2026’da yaklaşık yüzde 12 oranında zam alacak.

En düşük emekli aylığı (yasal düzenleme yapılması halinde) yaklaşık 18 bin 900 TL olacak.

Ortalama emekli aylığı yaklaşık 23 bin 500 TL seviyesine çıkacak.

Memur ve memur emeklileri, enflasyon farkı dahil olmak üzere yaklaşık yüzde 18,4 zam alacak.

Özetle, resmi enflasyon dışında emekli ve memurlara herhangi bir ek artış yapılmayacak.

Yapılacak bu zamlar, “biraz daha fedakârlık, biraz daha sabır” çağrılarının devamı anlamına geliyor. Ancak uygulanan program sıradan bir kemer sıkma politikası değil; talebi daraltan, gelirleri baskılayan ve toplumun geniş kesimlerini doğrudan etkileyen vahşi bir kemer sıkma programı niteliği taşıyor.

Üstelik bu politika yalnızca ekonomik araçlarla değil, grev yasakları ve işçi direnişlerine karşı sergilenen sert tutumlarla da destekleniyor.

Bu vahşi kemer sıkma programı sadece zor yoluyla uygulanmıyor, ana akım sendikacılık büyük ölçüde etkisizleştirilmiş.

İstatistik verilerine göre çalışan sayısındaki genel artışa karşılık sendika üyesi işçilerin sayısında azalma görüldü. Sendika üyesi işçilerin sayısı Ocak 2025 istatistiğine göre yüzde 3,76 oranında düşerek 2 milyon 429 bin 527’ye indi.

Sendika üyesi işçilerde azalma yaşanırken, sendikaların sayısında genelde bir değişiklik olmadı. Tüm işkollarındaki istatistiğe giren sendika sayısı 235 olarak açıklandı

Emekçilerin önemli bir kesimi ise “Yeter ki enflasyon düşsün, zam almasak da olur” söylemiyle ikna edilmiş durumda. Bu nedenle iktidar, kemer sıkma programını bu denli pervasızca uygulayabiliyor. “Nasıl olsa seçim yok” ve “nasıl olsa sendikaların büyük bölümü kontrol altında” düşüncesiyle hareket ediliyor.

2026 yılında çalışanların ve emeklilerin işi hiç de kolay olmayacak.