VAAT SEÇİMLERİ

Besim KAVUKÇU Genel hastalığımızdır unutmak. İsimleri, olayları, nedenleri, sonuçları bir anda siliveririz hafızamızdan. Milletçe bu özelliğimizi...

Besim KAVUKÇU

Genel hastalığımızdır unutmak. İsimleri, olayları, nedenleri, sonuçları bir anda siliveririz hafızamızdan. Milletçe bu özelliğimizi bilenler de bunu çok iyi kullanır. Ne demişti ünlü şair Murathan Mungan; “Türkiye`de her şey olursunuz ama rezil olamazsınız”. Bu kadar mı? Bir zamanların kudretli isimlerinden, şimdilerde süt şişesi gibi kapıya konduğu bile söylenen Bülent Arınç, ortalığı kasıp kavuran bir skandal iddiası üzerine; “Nasıl olsa üç gün sonra unutulur” dememiş miydi? Örnekleri uzatmak çok mümkün de, nereye bağlayacaksın diyenlere biraz ters köşe yapacağım sanırım, konumuz unutmakla bağlantılı ama yanlış anlamayın unutulan vaatlerden bahsetmeyeceğim, aksine hatırlananlardan bahsedeceğim.

Gazetedeki ilk yazımda her seçimin kader seçimi olarak nitelendirilmesinden artık yorulduğumuzu ve ülkenin kader seçimlerinden, bu ibarelerden kurtulması gerektiğini yazmıştım lakin bir kurtuluş söz konusu değil, çok takdirle takip ettiğim Erol Mütercimler`in de dediği gibi belki de siyasi tarihimizin en önemli seçimi arifesindeki vaatler yaşananlar, malumunuzdur.

Gelenektir, her seçim dönemi, bozuk yollar tamir edilir, etraf güzelleşir, akaryakıt fiyatları düşer, petrol ve gaz bulunur, enflasyon aşağı yönlü bir seyir izler, kredi faizlerinde ciddi indirimler olur vesaire. İlk milli ve yerli otomobilimiz olduğu söylenen TOGG`un yarısının krediyle alınabilmesine olanak sağlayan müjde Cumhurbaşkanı tarafından açıklandı (standart paketi bile 953.000 TL.) Yazın yaklaştığı bu günlerde doğalgaz indirimleri hatta ücretsiz dağıtımı söz konusu, elektrikte indirim geldi, kira artış oranındaki devlet kontrolünün devam edeceği söylendi (kontrol olsa da sonuç getirmiyor o ayrı), imar affı katalog suçlardan biri olacak dendi, kamuda mülakat bile kaldırıldı. Ha bu son iki saydığım yürürlüğe girdi mi? Hayır. Seçimden sonra ve Cumhur İttifakı kazanırsa… EYT`nin çıkması (maaşlar henüz alınamasa da), en düşük emekli maaşının 7500 TL`yi bulması ve daha bir sürü vaat dillerde dolaşıyor. Millet İttifakının Adayı Kılıçdaroğlu da vaatlerini tek tek sıralıyor ve açık söylemeliyim toplumda karşılık da buluyor, özellikle emeklilere asgari ücret oranında ikramiye vaadi ve depremzedelerin yeni yapılacak konutlarının maliyetinin tamamen devlet tarafından karşılanacağını söylemesi ciddi oy kazandırdı. Gerçi kamuoyunda Sayın Erdoğan`ın vaatlerini Sayın Kılıçdaroğlu`ndan kopyaladığı sıkça dillendirilse de vaat vaattir ve vatandaşın yararına olan her şey kabulümüzdür.

Bunların hepsi iyi hoş. Hatta şahane bile. İyi de seçim öncesi aklınız neredeydi diye sormayacak mıyız? Biz vatandaşlar sadece ve sadece seçim öncesi mi hatırlanacağız? Sanırım evet. Peki, bunu farkedip ona göre önlem alacak mıyız? Sanırım hayır.

Klasik serzeniştir ya, “oy istemeye geldiğinizde sırtımızı sıvazlıyorsunuz sonra bir dahaki seçime kadar sizi göremiyoruz bile” der ya vatandaş siyasetçiye. Siyasetçi de, propaganda dönemi yüzünden eksiltmediği gülümsemesiyle alttan alır ya hani hatırladınız mı o sahneyi? İşte o sahneden ne zaman kurtulacağız? Sorunlara çözüm bulma sanatı olan siyasetin aktörleri bizim yüzümüze bakmaya utanmadığına göre, biz vatandaşlar olarak bu utancı sağlamayacak mıyız? Yoksa bizim de işimize mi geliyor, en azından seçim önceleri hatırlanmak? Artık vatandaş olarak bizlerin akıllanması ve o kısırdöngüyü sonlandırması gerekmez mi? Sadece seçim dönemi hatırlanan ya da çıkarlar doğrultusunda değer verilen insanlar olarak kalmayı kendimize ne kadar daha layık göreceğiz?

Kalın sağlıcakla…