UZAY YUTTURMASI-1

Kimi devletler uzaya gider de Türkiye gitmez mi?  Gider tabii… Ama bu gidiş Türkiye’nin uzay yolculuğuna 55 milyon Dolar tutarında bir yolcu için bilet almasıyla başladı. Oysa İlk kadın Suudi astronotu, Axiom-2 Misyonu ile 2023 yılı Mayıs’ta uzaya fırlatıldığında ağzından çıkan ilk sözler, “Ağam sağ olsun” kıvamında “Kral Salman ile vizyoner veliaht Muhammet bin Salman’a” teşekkür olmuştu.  Suudi Krallık, Kadınların beş yıl öncesinde araba direksiyonuna dahi geçmesine izin verilmeyen bir ülkeden çıkıp, harem selem tanımayan bir karma heyetle birlikte (biri gene Suudi 2 erkek ve 2 kadın) uzaya tırmanmak, elbette ki yadsınamayacak bir sıçrayış olmuştu.

Ama ülkesinin kadınlarına örnek teşkil ederek damardan çağ atlatmalarına aracılık eden biyomedikal alanda uzmanlaşmış 35 yaşında 21. yüzyılın mensubu bir bilim kadının, feodal şükran mesajlarıyla uzayı karşılamasını kimse beklemiyordu.  Ama düne kadar Türkiye’de halkın hakkında hiç bir şey bilmediği Alper Gezeravcı ters köşe yaptı. Suudi Arabistan’a mesajlar verircesine Atatürk’ün, tam da Suudi Arabistan da sahip çıkılamayan mirasını, uzayda sahipleniverdi.  Türkiye’de başta RTE ve ekibi, destekçileri MHP, Hüda-Par, BBP, DSP ve ötekileri olmak üzere hepsinin kulaklarının pası açıldı. Gezeravcı’nın uzay yolculuğunu gerçekleştirdiği kapsül Ejderha/Dragon’un ilginç bir öyküsü bulunuyor.
1960’ ların Puff the Magic Dragon/Sihirli Ejderha Puff şarkısını bilen vardır, bilmeyenler vardır... O yılların tanınmış folk üçlüsü Peter, Paul and Mary’nin çocukluk düşlerini yitirmekle ilgili çok tatlı, yumuşak ve hüzünlü bir ezgisidir.  Elon Musk uzay sektörünü işte baştan sona sil baştan tasarım eden Space X roketinin başındaki kapsüle, bu şarkıdan ilhamla Dragona dını koymuş: “Düşlerinizi yitirmeyin, kovalayın” anlamında bir şarkıdır. Öğrendiğim pek çok şey arasında şu da var. Hani hep soruluyor ya:“Alper Gezeravcı’yı uzaya taşıyan teknolojiye Türkiye’nin ne katkısı var?” diye.

Türkiye’nin yok ama Bülent Altan isimli bir Türk mühendisin var. Kitapta, mühendisliği kadar gulâş (tas kebabı?) pişirmekteki mahareti ile tanıtılan Stanford mezunu Altan’ın dehasını, kuşkusuz Musk keşfetmiş. Ama şaka değil, 46 yaşındaki bu genç mühendis uzay yolculuğunu düşük maliyetli kılan Falcon roketlerinin bundan böyle babası olarak biliniyor.  Eğer bulup okursanız Bülent Altan’ın “uzayın özel sektörleştirilmesindeki” payı, Isaacson’un 670 sayfalık kitabında uzun uzadıya anlatılıyor.  Dünya, uzayda devrim boyutlarında değişim yaşıyor. Öyle ki uzay yarışının gerçek anlamda yeni başladığını varsayabiliriz.  Bizler “Alper Gezeravcı acaba niye FETÖ kumpasıyla kovuldu?” gibi dedikodularla vakit kaybederken, baksanıza Japonlar aya indi. Onlardan hemen bir önce Hintliler inmişti. Bu muazzam dönüşüme biz uyanana dek uzay trafiği bu gidişle İstanbul’u, Ankara’yı ve İzmir’i aratmayacak...

Uzay yutturmacısı ile başlayan uzay teknolojisi her geçen gün kendini yeniliyor. Buna yeni uzay ekonomisi de diyebilirsiniz. “Ne değişti? Neler oluyor?” sorularının yanıtını almak için Alper Gezeravcı’nın katıldığı misyonun İtalyan pilotu Albay Walter Villadei’e kulak verelim.  Gezeravcı gibi hava kuvvetlerinden gelen bir Albay olan Villadei (50), daha yaşlı ve deneyimli. Geçtiğimiz yaz Virgin Galactic ile uzayda bir uçuş yapmış.
Bizde propagandaya gömülen Türk medyasının aksine, İtalyan basınında bol bol enformasyon var.  “Uzay sektöründe son on yılda çok radikal bir değişim yaşanıyor” diyor örneğin Villadei ve şu değişimleri sıralıyor: “Uzayın özelleştirilmesi, ticarileştirilmesi, uzaydaki oyuncu sayısında artış, uçuş sistemlerinde çeşitlenme, rekabetle birlikte işbirliği ve görevdeşlik, tüm bunlarla yaratılan yeni uzay ekonomisi... Bu güne kadar Uzaya 700’e yakın astronot gitmiş. Ama Türkiye için gerçek olan kendi ülkesinin yaptığı bir araç ile uzaya gitmekti. Uzay yolculuğu “uzay yutturmacasına” dönüşmemeliydi. Ne dersiniz? (Devam edecek)