ÜÇ KONUDA HALKI İKNA EDEMİYORLAR

Muktedirler ellerinin altındaki muazzam medya ve iletişim gücüne rağmen aşağıda sıraladığım şu üç konuda vatandaşı ikna edemiyor:

1- İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve yoldaşlarının suçlu olduğuna ikna edemiyor.

2- Öcalan başta olmak üzere PKK’lı teröristlerin affedilmesine ikna edemiyor.

3- Enflasyon seviyesine ikna edemiyor.

İktidar ve yandaşları her ne derse desin, hangi gerekçeye sığınırlarsa sığınsınlar bu üç konuda vatandaşı hiçbir şekilde inandıramıyorlar.

Bakın bizim halkımız binlerce yıldır devlet sahibi olduğu kadim bir kültürel geçmişe ve ortak hafızaya sahiptir!

Halkımızın devlet ile ilişkilerinde Bizans ve Osmanlı saray entrikaları dahil görmediği kalmamıştır bu yüzden de kül yutmaz, “he beğim he” der ama gider gene bildiğini okur, öyle kolay kolay inanıp ikna olmaz.

Böyle bir kadim kültürden gelen halkımızı ikna edebilmek için onun önüne sağlam bir gerekçe, delil ve veri koymak gerekir.

İlk iki konu hukuk ve siyasetin alanı ama üçüncü konu yani enflasyon seviyesi ekonomi biliminin sahasına giriyor, ben ilk iki konunun değerlendirilmesini başka makalelere bırakıp bu makalede halkımızın enflasyon seviyesine neden ikna edilemediğini açıklayacağım.

Öncelikle insanlar enflasyon seviyesini değerlendirirken kimin ne dediğine, hangi rakamları açıkladığına değil kendi gözlem ve yaşadıklarına bakarlar. Vatandaş açıklanan rakamlar ancak gözlem ve yaşadıkları ile uyumlu olursa inandırıcı bulur, aksi takdirde “bunlar sallıyor” der geçer, inanmaz.

Aslında bu son derecede doğal bir tepkidir, çünkü her bir birey ekonominin içinde yaşar ve ekonomik faaliyetlere dahil olur, bu yüzden de herkes enflasyonu doğrudan deneyimler.

Şöyle bir düşünün ortada üzerinde çaydanlığın fokur fokur kaynadığı bir soba olsa, sobaya yaklaştığınızda yüzünüze sıcaklık vursa ve dokunduğunuzda eliniz yansa biri size bu soba yanmıyor derse inanır mısınız?

Elbette inanmaz, söylenen lafa değil kendi gözlem ve deneyiminize itibar edersiniz değil mi?

Pekala, aynı sobanın üstündeki termometre ısının seviyesini ekside gösterse ne düşünürsünüz?

İşe bak termometre bozuldu der geçersiniz değil mi?

İşte enflasyon konusu da aynen böyledir!

Eğer halkın deneyimlerine paralel veriler açıklamaz, laflar söylemezseniz halkı ikna edemezsiniz birde üstüne üstlük lafınız sözünüz yere düşer, inandırıcılığınızı hepten kaybedersiniz.

Şu anda iktidarın başına gelen şey de aynen budur!

Ne yazık ki artık iktidar tarafından açıklanan verilere inanan bulunmamaktadır, halkın çok büyük bir çoğunluğu iktidarın enflasyon verilerini gerçek verinin çok altında açıkladığından şüphelenmektedir. Üstelik genellikle memur ve emekli maaşlarına zam yapılacağı dönemin hemen öncesinde enflasyon verilerinin tuhaf ölçüde düşük gelmesi şüpheleri daha da artırmaktadır.

Ama sadece bu da değil daha da kötüsü iktidarın enflasyon ile mücadele ettiğine, edeceğine ve gelecekte enflasyonu düşürebileceğine inanan da bulunmamaktadır.

Bu güven erozyonu ortadayken enflasyon ile mücadele etmek isteseniz bile ki bu konuda ciddi şüphelerim bulunmaktadır, enflasyon ile mücadelede başarılı olabilmeniz mümkün değildir.

Bunu ben biliyorum da vatandaşlarımız bilmiyor mu?

Elbette biliyor...

Bildiği içinde ikna olmuyor...

Peki, ne yapmak gerek?

Bilimsel yöntemin temelidir: “Ölçemediğiniz şeyi anlayamaz, anlayamadığınız şeyi de yönetemezsiniz.”

Bu yüzden öncelikle ölçüm sorununu ortadan kaldırmak gerekmektedir.

Yapılması gereken öncelikli iş enflasyon verilerini gerçekçi olarak yayınlayacak şekilde iktidarın vesayetinden kurtarılmış özerk bir TÜİK yapısı kurmaktır. Böyle siyasetten ari bir yapı kurar, bu yapının yönetimini liyakat ehli bilim insanlarına bırakırsanız onlar enflasyonu doğru ölçer ve ölçtükleri enflasyonu açıklamaktan da korkmazlar.

Ancak ve ancak bu yapıldıktan ve ölçüm sorununu ortadan kaldırıldıktan sonra enflasyon ile ciddi ciddi mücadele etmeye niyetiniz olduğu görülür ve uygulanan politikalara inanan bulunur.